Letter

1.1K 136 102
                                    

Merhabalar!

Bölüm başlarına yazmanın daha güzel olduğunu fark ettim, böyle devamke.

Umarım bu bölümü de beğenirsiniz. Biraz geçiş tarzı oldu, ısınma turları da denebilir (yine ortalığı birbirine katacağım da...)

Yakında veya uzakta, tam emin değilim, tekrar görüşürüz! Oy ve yorumları bekliyorum, okumayı sevdiğimi bilirsiniz💚

Letter

Riddle olmanın zor olacağını biliyordu Calista. Karanlık Lordun kızı olmak kolay olmayacaktı, bir dolu şeyle savaşması gerekecekti ve bu esnada yapayalnız olacaktı. Calista bunları biliyordu.

Ama bilmediği şey, Riddle olmanın bu denli hasarlı olmayı getireceğiydi.

Ağabeyi, Alexander Riddle, doğduğu günden beri babası tarafından itilip kakılmıştı. Değer görmemişti, sevilmemişti. Tom Riddle, babası, kimsesiz doğmuştu. Babası olan muggle onu kabullenmemiş, bir ucube olarak görmüştü.

Calista Riddle, yaşanan bir travmanın hatırlatıcısı olarak doğmuştu. Evet, annesi tarafından çok sevilmişti ama ömrü boyunca babasından kaçmıştı. Ağabeyi tarafından ihanete uğramış, babasının annesine yaptığı kötülüğü her aynaya bakışında hatırlayarak yaşamıştı.

Bir Riddle olmak hasarlı olmak demekti.

Anneciğim,

Belki bilmek istersin, beni uyarmıştın çünkü: Alexander bana ihanet etti. Gittiğimiz Cadılar Bayramı partisi meğer Lord Voldemort'un beni görebilmek adına düzenlediği bir partiymiş. Bana bir yem atıldı ben de üzerine atladım.

Üzgünüm, bir Riddle'a güvenebileceğimi sandığım için üzgünüm. Evet, belki ben de bir Riddle'ım ancak kendimi onlardan çok sana yakın görüyorum. Bir Impavi gibi görüyorum.

Umarım keyfin yerindedir, seni özlüyorum. Noel tatiline az kaldı, heyecanla seni görmeyi bekliyorum.

Kızın, Calista.

Calista mektubunu zarfa koyup mühürledi ve Baykuşhaneye çıkmak için ortak salondan ayrıldı.

Kalbindeki taş gibi ağrı hala duruyordu günler geçse de. Cadılar Bayramı hadisesinin üzerinden dört gün geçmişti ve bu dört gün boyunca Calista ne denli yalnız olduğunu fark etmişti.

Slytherin evinden daha önce kaçmadığı kadar fazla kaçıyordu, ağabeyinin yüzünü bile görmemek için onun bulunduğu ortama katiyen girmiyordu.

Ve belki de en kötüsü, Çapulcular ile arasına giren mesafeydi. Remus ile öpüştükten sonra yaşadığı reddedilişten sonra onlardan da uzaklaşmaya başlamıştı. Çünkü kehribar gözlere bakmak canını yakıyordu.

Şimdi yalnızca Marlene, Lily ve Dorcas ile sohbet ediyordu. Başka kimsesi kalmamıştı.

"Aylak! Ne bu somurtkan halin, dolunay mı yaklaşıyor sanki?" James kolunu Remus'un omzuna atıp gülerken Remus kendini gülümsemeye zorladı.

Onun da aklında Calista vardı. Zeki, hırslı ve bir o kadar cesur Calista. Kendisini öptüğü geceden beri aklını daha fazla meşgul eden bu kızın onlardan köşe bucak kaçıyor olduğunun farkındaydı.

Sirius ise bu kaçış anlam vermeye çalışıyordu. Aralarının iyi olduğunu düşünmüştü ve bu şekilde uzaklaşmış olmaları hoşuna gitmiyordu, kendisine göre bir şeyler kesinlikle yanlıştı.

"Çatalak üstüme abanmayı keser misin?" Remus oğlanı itelemeye çalışırken James gülerek ağırlığını onun üstüne daha fazla verdi.

Çapulcular sabah kahvaltısından dönüyorlardı, evlerinin kapısına yaklaşırken karşıdan gelen düşünceli Calista'yı gördüler. "Şşşt, Pati, saat on iki yönünde."

𝐋𝐄𝐓𝐀𝐍𝐓𝐄𝐌「ʟᴏʀᴅ ᴠᴏʟᴅᴇᴍᴏʀᴛ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin