O benim en sevdiğim gömleğimdi

1.5K 55 113
                                    

Park Jimin..

Nasıl bu halde olduğunu bilmiyordu. Yanında yatan aynısının tıpkısı olan ama hiçbir şekilde kan bağı olmayan adamlara baktı.

Onlarla sevişmişti.

Tanrı aşkına, onlar sevişmişti.

Gecesi güzeldi. Çok güzeldi ama yaptığı yanlış mıydı?

Belki yanlıştı evet ama hiçbir yanlış Jimin'e bu kadar güzel ve zevk dolu gelmemişti.

Biraz kestirmişti ama şimdi gözüne uyku girmiyordu. Tekrar uyumayı denemişti ama uyuyamıyordu. Hem beynindeki düşünceler yüzünden hem de arka tarafındaki acı yüzünden.

O anları düşünürken tekrar erekte olabilirdi ama yine de düşünmeden duramıyordu.

Seviştiği kişilerin görsel olarak aynı ama farklı kişiliklere sahip oldukları da ayrı bir şeydi.

Kral Min Yoongi

O kraldı bir kere. Herkes ona ayak uydurmak zorundaydı. O Min halkı için her şeyi yapabilirdi. Halkı da onun için. Disiplinliydi. Sertti ki bunu bu gece çok güzel tatmıştı. Planlıydı ve planının değişmesinden, en ufak bir hata olmasından nefret ederdi. Gençti. Yakışıklıydı. Kral olmasına ve sarayının hareminde kadınlar olmasına rağmen yatağa kimseyi almamıştı. Bugün hariç. Bugün iki kişi girmişti koynuna ve pişman gibi gözükmüyordu.

Kim Seungmin

Kralın tam tersi bi kişiliğe sahipti. Plan yapmazdı. Disiplin denen bir şeyi bilmezdi. Arabaları çok sever genelde çoğu gün sabah erkenden arabasına atlar bir yere gider, akşam geri dönerdi. Siyah saçları vardı. Sol gözünde bir yara vardı ve Jimin bu yaranın nasıl olduğunu hep merak etmişti. Geleneksel kıyafetleri sevmezdi. Seungmin de sertti. Hep sert biri olarak gözükürdü.

Veee kendini düşündü Park Jimin

Sarı saçlarıyla ve sevimli kişiliğiyle komşuları hep melek derdi ona. Yardım etmeyi severdi. Bir şeyler okumaya bayılırdı. Boncuklar ile uğraşmayı da severdi. Ailesinden ayrı yaşıyordu. Ailesini onu pek sevmezdi çünkü onlara göre ailedeki erkekler sert ve duygusuz olmalılardı ama Jimin sanki onlarla aynı genden değilmiş gibi yumuşak ve duygularını dışarıyan yansıtan biriydi.

Sabah bitirdiği kitap geldi aklına. Çok seviyordu o kitabı. Kim sevmezdi ki zaten Tolstoy'un yazdığı kitapları. Gözünde canlandı bugün yaşadığı olaylar, teker teker.

Flashback

Kitabın kapağını kapattı. Birçok kez bitirmişti bu kitabı. Tolstoy'un en sevdiği kitabıydı. Okşadı yavaşça kitabın sert kapağını. Herhangi bi sayfasını açıp kokladı onu rahatlatan kokuyu. O sırada etrafı çığlıklar kaplarken bulduğu huzur yavaş yavaş dağıldı. Kaşlarını çattı istemsizce.

Hızla oturduğu sandalyeden kalkıp dışarıya çıktı. Kadınlar Jimin'in evinin önünde sıralı şekilde durmuşlardı ve hepsinin odaklandığı tek yer karşı komşusunun kapısıydı.

Sarı saçlı önündeki birkaç kadına nolduğunu sordu. Kadınların birkaçı ona dönerken Jimin'in yan komşusu olan dedikoducu Lee teyze cevap vermişti.

"Kralımız yaptığı seyehatta yaralanmış, yardım edecek kimsede yokmuş. O sırada tanrının kulu Seungmin arabasıyla oradan geçerken yardım etmiş. Şuan içeride kanamasını durdurmaya çalışıyorlar. Biz evli olduğumuz için yakışık almaz, kızlarımızı da gönderemeyiz. Saraya haber daha yeni gitti. Gelene kadar kralımız çok kan kaybeder."

DaechwitaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin