Bölüm 2

598 19 1
                                    

Yola çıkalı 3 gün olmuştu. Lord Eddard Stark’ın elleri ve ayakları kelepçeliydi. 3 gün boyunca yolda pek önemli bir olay olmamıştı. Kuzeyden gelen uydurma haberler ve ona bakan acıyan gözler dışında hiçbir şey… Lord Eddard Stark kuzeyden gelen haberlere pek aldırmıyordu. İnsanların bakışlarından ilk gün çok rahatsız olmuştu ama sonra alışmıştı alışmış olmasına rağmen bu bakışları daha fazla görmeye niyeti yoktu Lord Eddard’ın. Etrafında ki askerleri her gün inceliyordu. 3 Altın pelerinli vardı; 1 tanesi şişman ve zayıftı. Onu indirmek kolay olurdu anladığı kadarıyla, kılıç becerisi de pek olmayan birisiydi. Diğer iki altın pelerinli ise biraz daha iyi durumdaydılar. Yaralı bir bacağı olan güçsüz adamı zorlarlardı sonra Sör Meryn Trant’a baktı Lord Eddard Stark. 3 Gündür Sör’ün ağzından çıkan şeyler kibirden başka bir şey değildi. Sürekli Rahibe Mordane’yı nasıl ikiye ayırdığını kuzeyli seyisleri nasıl öldürdüğünü anlatıyordu ve bunu yaparken sürekli gülüyor. Eddard Stark’a “Duyuyor musun hain piç” diyordu her seferinde.  3 Gün bitmek üzereydi. Eddard Stark ile 3 gündür doğru düzgün tek konuşan Yoren’di. Ona sürekli saygılı davranıyor şarabını ve yemeğini paylaşıyordu. Eddard o gece Yoren’e kelepçelerin anahtarı kimde diye sordu. Yoren;

- “ Şişman olanda lordum, sanırım göbeğinin altına saklıyor ” diye kötü bir espiri yaptı ama espri Eddard Stark’ın umurunda bile değildi. Tek düşündüğü o anahtarı almaktı. Fazla bir şey yiyip içmiyordu Lord Eddard ama diğerleri her gece sarhoş oluyordu. Sadece Sör Meryn Trant ve Yoren sarhoş olmuyorlardı ama Sör’de erkenden uyuyordu ve dünya da hiçbir şey onu uyandıramazdı. Eddard Stark bu gece Yoren’e biraz daha baskı yaptı. ‘’Lütfen’’ dedi, ‘’biraz daha içelim.’’ Yoren Lordun ricasını kıramadı ve biraz daha şarap getirdi. Eddard Stark içiyormuş gibi yaparak sürekli eski yaşamını anlattı. Amacı onu sarhoş edip bıçağını almaktı. Saatlerce içtiler, altın pelerinliler sızmıştı bile ve Sör Meryn Trant’ta uyuyordu. Lord Eddard ve Yoren ise içmeye devam ediyordu. Yoren sert biriydi kolay sarhoş olmuyordu ama onun gibi birisi bile bu kadar içkiye dayanamazdı gözleri kaymaya başladı;

-“Lordum daha içmesek iyi olur sanırım. Yarın uzun bir yolumuz var” dedi. Eddard Stark rica ederek onu biraz daha içmeye ikna etti. Bu ikna onun için yeterliydi. Aradan fazla süre geçmeden Yoren’de sızmıştı. Lord Eddard zincirlerin sesini azaltmak için yavaşça hareket ederek Yoren’in bıçağını aldı. Kötü bir bıçak değildi, birinin boğazını kesmek için daha kötüsüne bile razıydı Lord Stark. Altın pelerinliler yedi sekiz metre kadar uzakta uyuyorlardı. Şişko olan Eddard Stark’a daha yakın duruyordu. Karar vermişti Lord Stark, ilk hedef şişko olandı. Onu öldürüp anahtarları alacak daha sonra diğer ikisinin işini bitirecekti ama oraya giderken sessiz olmalıydı ve zincirleri çok ses çıkarıyordu. Bunun için birazını eline doladı Lord Stark, yavaş yavaş sürünerek bacakları olmayan bir adam gibi şişkonun yanına varabildi adamın horlamasına önce küfür etti;

-“Tanrılar aşkına bu lanet ses tüm Kışyarını uyandırır.” Ardından bıçağı tek seferde boynuna sapladı, adamın sesi değişmişti. Önce tiz bir ses ardından bolca kanlı bir şekilde  ellerini hareket ettirmişti ama bir işe yaramamıştı. Artık ölü bir şişkoydu. Lord Eddard Stark hemen anahtarları belinden aldı, kanı sürekli  yayıyorlardu. Diğer arkadaşlarının eline varmadan bütün kelepçelerden zincirlerden kurtulmalıydı. Elleri güçsüzleşmişti ama yine de hızlıydı. Hepsini kısa sayılabilecek bir sürede çözdü Lord Eddard Stark ardından şişkonun kılıcını aldı. Eline bir kılıç almayalı yıllar olmuş gibiydi ama şimdi onu kullanmayacaktı, en azından bu iki salağı öldürmek için kullanmayacaktı. Kısa bir bıçak daha buldu; keskin ve sert bir bıçaktı. Uyuyan diğer iki altın pelerinlinin arkasına geçti ve bir anda boğazlarına sapladı. İkisi de ne olduğunu anlamadan ölmüşlerdi bile. Lord Eddark Stark daha sonra Sör Meryn Trant’ın çadırını gördü, onu da öldürmeliydi ve muhtemelen o uyuyordu ama onu uykusunda öldürmeyecekti. Ayağa kalkmak istedi Lord Eddard, ilk seferde yapamadı yere düştü sonra tekrar denedi bu sefer daha iyiydi. İlk başta ayakta durmak çok zor geldi uzun süredir ya yatıyordu ya da oturuyordu. Birkaç adımdan sonra bacakları tekrar kendine gelmiş gibiydi sessiz ve hızlı adımlar ile çadıra yöneldi. Sessizce içeri girdi. Gözü önce Sör Meryn Trant’ın zırhının yanında duran kılıcı takıldı;

-“Tanrılar aşkına bu Buz benim kılıcım” Lord Stark şişkodan çaldığı kılıcı yere bıraktı ve Buzu aldı. Karar vermişti Sör Meryn Trantı bununla öldürecekti sonra Sör’ün yanına gitti. Buzun ucunu yavaşça boynuna sapladı azıcık kan geldi ve Sör uyandı. Ne olduğunu anlamamıştı Lord Eddard;

“-Yolun bitmek üzere yalaka piç”….

Game of Thrones : Eddard StarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin