Peçetelerinizi hazırlayın askolar ben çeviriken çok ağladım 💔
🥛🍞🥛🍞
Takımlar, Hanamaki- Kyoutani- Kindaichi- Watari'ye karşı Iwaizumi- Matsukawa- Yahaba- Kunimi'ydi. Oyun, Kyoutani dışında genel olarak dengeliydi, Yahaba onunla dalga geçmeye başladığında gerçek Kyoutani tarzında kolayca kızardı. Hanamaki ve Matsukawa, Iwaizumi onlara bunu kesmelerini yoksa onları oyundan çıkaracağını söylese de birbirlerine kalitesiz sözler söylemeyi bırakmadılar. Kindaichi ve Kunimi, tüm bu dramada kaybolmuş gibi görünüyorlardı. Oyunu ciddiye alan tek kişi şaşırtıcı bir şekilde pasör olarak görev yapan Watari'ydi.
Oyunun sonunda, nefessiz kaldılar ve sadece fiziksel aktiviteden değil, dayanmak zorunda kaldıkları sonsuz gevezeliklerden de tükenmişlerdi. 'En azından biz kazandık', Iwaizumi'nin rekabetçi zihni bunu söylüyordu. Final skoru açıklandığında gülümserken ve alkışlarken gözlerinden serbestçe düşen gözyaşlarını bulmak için Oikawa'ya baktı.
Tüm saha sessiz kaldı, sadece tek başına iki el onları tezahürat etti. Kimse nasıl bir tepki vereceğini, ne söyleyeceğini bilmiyordu... Iwaizumi, Hanamaki'nin, ağlamasını engellemek için alt dudağını ısırmasını ve gözlerini kapamasını izledi. Ve bunu yaptığında, hemen hemen herkes gözyaşı dökmeye başladı... şu an kenarda izleyen muhteşem kaptan için
(ç.n: ben de dahil...)Iwaizumi ağlamadı. Oikawa'ya doğru yürüdü, önünde diz çöktü ve gözyaşlarını sildi. "Seni seviyorum." Oikawa, "Bunu yaptığın için teşekkür ederim." diye fısıldadı. Iwaizumi gülümsedi, gözleri Oikawa'nın yüzünden hiç ayrılmadı,
"Mutlu olduğun sürece..."Diğer üyeler onun yanına gelecek kadar sakin oluncaya ve ona yankılanan bir "Teşekkürler, kaptan!" diyene kadar öyle kaldılar. Başları öne eğikti. Aiko'nun telefonu çaldı ve hem Oikawa hem de Iwaizumi bu telefon görüşmesinin ne anlama geldiğini biliyordu. Gitmek zorundaydılar.
Oikawa, gözlerinin tanıdık sahada dolaşmasına izin verdi-- öğrenci hayatının en mutlu yıllarındaki evi. Burası bu takımla tanıştığı yerdi... Bu aileyle. "Benim için bunu yaptığınız için teşekkür ederim çocuklar." Kelimeleri boğuk ve rahatsız edici çıksa da konuşmaya zorladı kendini, "Buraya ne kadar geri dönmek istediğimi bilemezsiniz... burayı görmek ve sizinle voleybol oynamak..." derin bir nefes verdi, "Son bir kez."
Hanamaki yine ağlıyordu ve bu sefer saklamaya çalışmadı. "Bugünden sonra... buraya geri dönemeyebilirim." Gülümsedi, "Ama ben her zaman... bu sahanın dört köşesinde sahip olduğum her anıma her zaman değer vereceğim."
Kimse tek kelime etmedi, herkes anı bozmaktan korkarak orda öylece durdu. Iwaizumi devreye girdi, "Sanırım gitmemiz gerekiyor çocuklar. Ama gerçekten, bunu yaptığınız için teşekkür ederim." Hem o hem de Aiko, Oikawa'yı sahanın dışına çıkarmaya başladığında cevap vermelerini beklemedi... sadece Kindaichi "Kaptan!" diye bağırınca durdu.
Iwaizumi durdu ve tekrar onlara bakması için Oikawa'yı çevirdi. Hepsi gülümsüyordu ve bir anda tekrar lise öğrencisi oldular... genç, korkusuz ve ulusallara gitmekten başka bir şey istemeyen liseliler.
"Sana güveniyoruz!"
Bu bölüm benim moralimi alt üst etti. Bir süre odama kapanıp ağlamayı planlıyorum.
Bi de hiç kimse cidden Oikawa kadar hak etmemişti ulusallara gitmeyi. Keşke gidebilseydi. Bunu düşünüp okuyunca daha çok moralim bozuluyor offf
Her neyse bir sonraki bölümde görüşürüz askolar. 🥛🍞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oikawa's Last Wish-iwaoi (çeviri)
Fanfiction"Sadece seç." Iwaizumi sesini kontrol etmeye çalışıyordu ama bu her geçen dakika daha da zorlaşıyordu. Özellikle de en iyi arkadaşı aşırı derecede zor olduğunda... "Hmn... Yüzlerce yavru kediyle kucaklaşmaya ne dersin?" Oikawa kuru dudaklarını büzer...