-Bölüm 2-

49 4 0
                                    

 "Seni affetmemi gerçekten istiyormusun?"  dememle şaşırdı. Bunu yaptığım için bende şaşkındım. Ne yapıyordum ben? Belimde hissettiğim elleri beni sıkıca sarmaya ve kendine çekmeye başlamıştı. Sıkıca sarıldı ve "Herşeyden fazla" dedi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Öylece ellerim boynunda kalakalmıştım. Ondan ayrılarak "Zamana bırakmalıyım. B-ben ü-üzgünüm bundan dolayı." dedim ve kafamı öne eğdim. Güldüğünü hissedebiliyordum. Konuşmaya başladığında kafamı ona çevirerek dinledim. "Betül ben inanamıyorum(!). Beni affetmen için bir umut var. İnanamıyorum. Beni affetmen için bir umut var(!)" diyordu. Ona umut vermiştim. Belki de asla yapmamalıydım. Hareketlerimi kontrol edemiyordum bunu ona nasıl söyleyecektim ki? Çağlar evde 'beni affetmen için umut var' diyerek turlarken Esra aşağıya indi ve bu napıyor bakışlarını yolladı. Okuldayken anlatırım diyerek geçiştirdim. Çağlar ben ve Esra evden çıktığımızda Çağlar'ın arabasıyla geldiğini farkettim. Benimde arabam vardı fakat kullanmak istemiyordum. Esra'yla yürümeyi seviyorduk. Ama bugün arabaya binmek zorunda gibiydik. Çağlar'ın arabasına binerek okula geldik. Arabada hiç konuşma geçmemişti fakat Çağlar gülümsemesini hiç soldurmamıştı. Çağlar'ın arabasını her zaman parkettiği yer okulun bahçesindeydi ve bu saatte lisedeki herkes bahçede olurdu. Bu demek oluyordu ki okuldaki herkes Çağlar ve benim barıştığımı sanacaktı...

 Dediğim gibi oldu. Çağlar arabasını her zamanki yere parkedip hemen indi ve kapımı açtı. Kapımı açınca ona ölümcül bakış yolladıktan sonra göz devirdim. Ben indikten sonra Esra'nın kapısınıda açtı ve Esra'nın inmesini bekledi. Esra'da indikten sonra kapıları kilitledi ve yanıma geldi. Of! Yanımda yürümesi yetmezmiş gibi elini omzuma atmıştı (!). Elini omzumdan çekerek "Olan bir umududa yok edeceksin Çağlar. Yapma şu hareketleri, hoşlanmadığımı bilmiyormusun böyle hareketlerden." dedim bıkkın bir halde. Kendine ve hareketlerine hemen çeki düzen verdi ve yanımda yürümeye devam etti. Okulun bahçesinde biri bu şekilde gören Can ve tayfası şoktaydı. Esra'nın koluna girerek Esra'yı Can ve tayfasının bulunduğu tarafa yönelttim. Esra'da gönüllü tabii gitmeye. Hiç ısrar etmeden yürümeye devam etti. Onlara doğru geldiğimizi anlayan Can oturduğu çimenlerden kalktı ve üstünü çırptı. Esra öküz gibi çocuğa bakmasaydı iyiydi ama neyse. Yanlarına vardığımızda Ela ve Sevda yerinden kalktı. Onların ardında Mehmet ve Doğukanda kalkarak bize sarıldılar. Selamlaşma şeklimiz buydu. Sevda'ya sarılırken Sevda kulağıma "Çağlar'la barıştınız mı tatlım?" diye fısıldadı. Merak etmekte haklıydılar. Sevda'dan ayrılınca 'hayır' anlamında başımı salladım. Çağlar'da grubun yanına gelince Herkese günaydın dedi ve yere oturdu. Esra ve bende bugün onlarla oturacaktık. En azından şimdilik. Herkes yere oturduğunda ben ayakta yer beğenmeye çalışıyordum. Herkes bağdaş kurarak oturmuştu ve yukarlar oluşturmuşlardı. Yer aradığımı farkeden Can Çağlar'ın yanından uzaklaşarak Esra'nın yanına yaklaştı ve "Buraya oturabilirsin" diyerek pis pis sırıttı. 

 Kafanı kırarım Can!


Bravo iç ses! Helal! Can'ın ayırdığı yere -neredeyse Çağların dibine- oturdum ve çimlerle oynamaya başladım. O sırada sesini tanımadığım birisi yanımıza gelerek "Oooo okulun popüleri Betül Akan'ın sevgilisi mi varmış" dedi. Duyduğum ses kız sesiydi. Başımı yukarı kaldırdığım an kızın bana bakarak sırıtmasını gördüm ve sakin kalmaya çalıştım. Kız konuşmaya devam etti. "Yoksa okulumuzun gözde kızı sevgilisinin yanında utanıyormu. Yazık ama." dediği anda oturduğum yerden kalkarak kızın üstüne yürümeye başladım. Ben üstüne yürüdükçe kız geri gitti. "Hey millet! Bakın biraz önce bana o lafları söylerken gülen kız şuan korkudan titriyor. Zavallı.!" diye bağırdığımda kız daha da korkmuştu. Sinirlerimi tutamayan biriydim ben. Kızın üstüne yürümeye devam ederken kimse birşey yapmaya cesaret edemiyordu. Edemezlerdi çünkü herkes biliyordu ki sinirlendiğim zaman felakete yol açabilirdim.  Kızın arkasında duvar vardı. Ve gittikçe duvara yaklaşıyordu. Benim işime gelirdi. Üstüne yürümeye devam ettim. Kız duvara geldiğini anladığında daha fazla titremeye başlamıştı. Bana bulaşmamalıydı. Herkesin yaptığı gibi Betül Akan'a bulaşmamalıydı. Kızın dibine kadar yürüdükten sonra bir elimi yumruk yaparak duvara vurdum diğer elim ise yumruk şeklinde hazırda bekliyordu. "Anlaşılan birileri Betül Akan'a karışmamayı öğrenmeli." diyerek güldüğümde kız bir anda gülmeye başladı ve "Öğretmelisin." dedi. Böyle durumlarda müdüre falan şikayet olayları olmuştu bir seferinde. Ama takmıyordum. Duvardaki elimi duvardan aldım ve kızla aramdaki mesafeyi biraz açtım. Ardından gülerek "İsteklisin bakıyorumda." dedim. Arkamdan sesler gelince arkama baktım. Esra korkan gözlerle bakarak yanıma geldi ve kolumdan tuttu. "Betül bırak, yapma. Bak krize girme olasılığın yüksek biliyosun..." derken sözünü kestim ve kolumu ellerinden kurtardım. "Bırak Esra. Krizse kriz sürekli sinir krizi geçirdiğim zamanlar oldu ve sen yanımdaydın. Eğer yine krizim gelirse ne yapman gerektiğini biliyosun." dedim ve Çağlar'a baktım. Korkuyla bana bakıyordu herkes gibi. Çağlar'dan sonra sinir hastası olmuştum. Sinirlerimi tutamıyordum ve krize girme riskim çok yüksekti.  Kıza döndüğümde duvardan ayrılmıştı. Omuzlarından sertçe duvara ittim. Sırtı duvara çarptığında acıdan olsa gerek inledi. Kızın üstüne yürüdüm ve kolunu tutarak büktüm. Sırtı bana dönükken kafasının duvara gelme olasılığını umursamadan onu duvara ittim. Yine inledi. Tekrardan titremeye başlamıştı. Kulağına eğilerek "Bu sefer bununla kurtulursun ama birdaha sakın bana bulaşma. Kurtulamazsın." diye açık açığa tehdit ettim. Daha sonra kolunu bıraktım ve gitmesine izin verdim. Çağlar'dan sonra boksa gitmiştim. En üst seviyedeydim. Sinirimi alamamıştım. Dağılmayan kalabalığa yüzümü döndüğümde herkes şaşırmıştı. "Daha neden burdasınız. İşinize bakın." diye gürlediğimde herkes yanındakiyle konuşarak gitmişti. Gitmeyen yedi kişi vardı. Esra, Can, Çağlar, Mehmet, Doğukan Ela ve Esma. Onları umursamadan yanlarından geçerek okulun arkasındaki ağaçlıkların olduğu yere gittim. Genelde buraya ağlamak, kafa dinlemek için gelirdim. İlk kez bugün sinir atmak için geliyordum. Gözüme çarpan ilk ağaca doğru ilerledim ve ağacın önüne geldiğim an ağaca yumruk attım. Canım yanmıştı ama umursamamıştım. Aynı elimi ağaca vurmaya devam ederken bir anda elimde gördüğüm kanla midem bulanmaya başlamıştı. Pamaklarımı oynatmaya çalıştığımda oynatamadığımı farkettim. Acısını hissetmiyordum. Sanırım kırılmıştı. Elime çok fazla bakmamaya gayret ederek arkamı döndüm. Kan gördüğüm zaman midem bulanırdı ve bayılırdım. Arkamı döndüğüm an bana bakan birini farkettim. Yanıma geliyordu. Başım dönmeye başlamıştı ama umursamadan gitmek için adımımı attığımda başım daha çok döndü ve gerisini hatırlamıyorum...

 Uyandığımda beyaz bir odadaydım. Elime baktığımda alçıda olduğunu farkettim. Kırılmıştı. Tamam ama ben buraya nasıl gelmiştim? Odanın kapısı açıldı ve hemşireye benzeyen birisi yanıma gelerek "Eliniz kırılmış. Ve bayılmışsınız. Sanırım kan nedeniyle." dedi ve birşeyleri kontrol ettikten sonra odadan çıktı. Tekrar kapı açıldığında odaya gelen kişinin okuldaki çocuk olduğunu anladım. Acaba  beni buraya  o mu getirmişti? Ona anlamaz bakışlarımı yolladığımda "Ben Arda. Okulda yaşadıklarını biliyorum hatta izledim de açıkcası. Ağaçlık alana giderken iyi görünmüyordun bende arkandan geldim. Tam geldiğim sırada arkanı döndün ve beni gördün. Ardından bayıldın ve tam yere düşecekken seni tutup buraya getirdim. Arkadaşlarına gözükmeden tabii. Bu arada seni buraya getirdiğimden onların haberi yok." dedi. "Peki saol. Bu lanet yerden ne zaman gideceğim?" dediğimde güldü ve "Birazdan çıkacaksın merak etme. Fakat birşey sormama izin vermelisin." dediğinde Çağlar hakkında bir soru geleceğini anladım ve "Peki sor." dedim. "Çağlar'a aşıkmısın? Yani ona karşı eskiden hissettiğin şeyleri hissediyormusun?" dedi. Başını öne eğmişti ve yerden gözünü ayırmıyordu. "Yani ben bilmiyorum. Ona karşı pişmanlık gibi bir duygu besliyorum. Ama asla aşk değil." dediğimde yüzünü yerden kaldırdı ve gülümseyerek bana baktı. O sırada birisi geldi ve artık çıkabileceğimi söyledi. "Şükür" diyerek yataktan kalktım ve kalkar kalkmaz tekrar oturmak zorunda kaldım. Başım dönmüştü. Arda farkederek beni tuttu ve yardımcı oldu. Eve tek başıma gidebileceğim konusunda ısrar ettim fakat işe yaramadı. Arabasına kadar beni taşımak zorunda kalmıştı. Taşımak dediysem yani işte yardımcı oldu.

 Betül bu çocuk çok tatlıııııııııııı diyen iç sesime iç sesimle küfrettim. Arda arabanın kapısını açtığında koltuğa geçtim ve emniyet kemerini taktım. O sırada Arda'da binerek emniyet kemerini taktı ve ben evi tarif etmeden beni eve kadar bıraktı. Şaşırmıştım. Benim evimi nerden biliyordu ki? Evin önüne geldiğimizde hiç beklemediğim birşeyle karşılaştım. Çağlar merdivenlere oturmuştu kollarını dizlerine koymuştu ve başı elinin arasındaydı. Esra ise Çağlar'ın önünde durmuş ona bağırıyodu. Neler olmuştu? Arda yine bana yardımcı olarak kapının önüne kadar getirdi. O sırada Çağlar sinirlenmişti ama kimse takmamıştı. Esra hemen yanıma gelerek Arda'ya sorgulayıcı sorular sordu. Arda bana anlattıklarını Esra'yada anlattı ve Çağlar'a ölümcül bakışlarını attı. Arda'ya teşekkür ederek gidişini izledim. Tatlıydı yani. Sanırım.

 Direk tatlı desene şuna ya! 


Sus iç ses sus! 

 Çağlar oturduğu yerden kalkarak yanıma geldiğinde Esra "Uzak dur ondan!" diye bağırdı ve Çağlar geri çekildi. Bana baktığı sırada bilmiyorum anlamında surat ifadesi yaptım. Esra tekrar Çağlar'a bakarak "Git burdan Çağlar. Betül'den uzak dur artık!" diye bağırdı. Ve Çağlar gitti. Neler oluyordu? Esra odama kadar bana yardım etti ve anneme açıklama yapma görevini üstlendi. Anneme açıklama yaptıktan sonra yanıma geldi. "Neler oluyor" diye sorduğumda anlatmaya başladı. "Sen ağaçlık alana gittikten sonra arkandan gelecektim ama Çağlar salağı kolumdan tutarak yalnız kalmalı dedi. Senin ne yaşadığın hakkında hiçbir fikri yok ama nedense çözüm üretebiliyor. O senin hayatını mahvetti. Onun yüzünden sinir hastasısın, onun yüzünden aylarca ondanda kaldın. Onun yüzünden ağladın. Ve ben onun bunları yapmamış gibi davranmasını sevmiyorum. Betül. Bana doğruyu söyle ona karşı ne hissediyorsun?" dediğinde sonlara doğru sakinleşmişti. Biraz bekledikten sonra "Bak Esra. Ben artık ona karşı sadece pişmanlık hissediyorum. Asla ona karşı sevgi beslemiyorum. Hele aşk asla!" dedim. Anlayışla karşıladı ve odamdan uyuyabilmem için gitti. O gittikten sonra Arda'yı düşündüm. Adresimi nerden bildiğini, yüz ifademden neler yapacağımı bilmesini garipsemiştim. Ama yani sanırım hoş birisiydi...

Yasak Mutluluklar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin