Ertesi gün Kyungsoo, Chanyeol'ün Sweatini çantasına koydu ve Üniversite kampüsüne doğru yola çıktı.
kampüse geldiğinde gözü Chanyeol'ü aradı. Sınıfta olabilme ihtimaline karşı telefonla aradı.
bir kaç çalışta açıldı telefon.
-" Alo? asalak dev nerdesin?"
Chanyeol göz devirdi.
-" Sınıftayım. Küçük Penguen."
dedi vurgulayarak. kızacağını biliyordu.
-" Sensin küçük! dev canavar."
-" Hyung dil çıkardığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam."
Kyungsoo dil çıkardı.
-" Şimdi kanıtladın işte. Herneyse, sweati getirdim sınıfa geliyorum o halde."
-" Aslına bakarsan, bugün getirmek zorunda değilsin."
-" Gerek yok. Teşekkür ederim yeniden Chan."
-" Ne demek."
telefonu kapattı ve çantasını sırtından çıkarıp içindeki sweati aldı. Kolunun altına koyup çantayı tekrar sırtladı.
koridorda yürürken, Chanyeol'un sınıfını gördü ve girmek için adımladı.
kapıda dikilip içeri baktı ve gözleriyle aradı.
Chanyeolu gördüğünde yanına adımlamak istesede, konuştuğu kızla konuşmasını bozmak istemiyordu.
Bir süre sonra Chan, başını çevirince Kyungsoo'yla göz göze geldi.
-" Hyung gelsene içeri."
dedi gülümseyerek.
Kyungsoo, başını onaylar biçimde sallayıp içeri sessizce girdi.
-" Ashley , bu Kyungsoo. Lise 3. ten beri arkadaşız. Kyungsoo bu Ash, yeni öğrenci."
Ashley gülümsedi ve başını salladı.
Kyungsoo, belli olmayan sahte Bir tebessüm attı ve Chanyeol'a bakmayı yeğledi.
kolunun altından sweati çıkardı ve Chanyeol'un önüne koydu.
-" Teşekkürler Kyungsoo Hyung."
-" Ben teşekkür ederim. ders başlamadan kaçayım ben en iyisi."
Chanyeol şaşırdı.
-" İyi de... daha 30 dakika var."
Kyungsoo kaşlarını havalandırdı. Çok mu erken gelmişti?
-" ııı, olsun varana kadar kampüsü yarılarım zaten."
-" Peki Hyung. Madem öyle diyorsun. görüşürüz."
dedi kaşları havalanarak.
Kyungsoo üzülmüştü aslında bu duruma.
-" Bye."
diyerek uzaklaştı. Düşüncelere dala dala adımlıyordu koridorda.
iç sesi onunla konuşuyordu.
*Sana hiç ismini kısıltarak seslenmedi.*
~evet, hemde hiç.~
*kalman için ısrar etmedi. oysa eder miydi?*
~Etmesini istedim. Ama belli edemezdim.~
*Sence samimi oldular mı? daha bilmem kaçıncı dakikadan kıza "Ash" dedi.*
~bilmem ki. Aman neden düşünüyorsam of!~
vücudunu dikleştirip yürüyeyim derken, yanlış yere yürüdüğünün daha yeni farkında varmıştı.
Eliyle yüzünü ovuşturdu.
-" Kahretsin!"
dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle.
yine Chanyeol'un sınıfının önünden geçerken gözüyle Chanyeolü aradı.
yine aynı kızla konuşurken gördü.
direk kendi kampüsüne doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.
~Çok fazla mı takıldım?~
*Bence gayet normal.*
~Ama baksana. Moralim bozuldu, kıskandım mı yoksa?~
*Neden olmasın? ama haklısın.*
~Değil mi? baksana çok samimi olmuşlar.~
*Şimdi farkettim de... Sen harbi kıskanmışsın.*
göz devirdi ve direk sınıfa geçip yerine oturdu.
öğle arasında Chanyeol'ü yine Ashley ile gördü.
Kyungsoo, tek başına otururken onların geleceğini tahmin etmemişti.
dikkat etmediği için ilk başta farketmemişti.
Ashley,Chanyeol'ün Kyungsoo'ya verdiği kazağı giyiyordu.
Kyungsoo anlam veremedi kendine. bir anda çok ciddi olmuştu, keyfi dahi kaçmıştı.
Sessizce başını eğmeyi yeğledi.
*Ashley yerini mi almaya çalışıyor?*
iç sesi Bile üzgündü.
~ iç savaş yaşamayalım lütfen sonuçta yeni geldi ve arkadaş edinmeye çalışıyor bende fazla düşünüyorum.~
*evet sanırım çok fazla düşünüp kıskandık.*
sıkkınca nefes verdi ve kafasını kaldırdı.
-" Ee nabersiniz? ben sormasam soracağınız yok gibi?"
imayla bakış attı Kyungsoo onlara.
-" İyiyiz. Sen Hyung?"
*Ay bide çoğul konuşuyor.*
iç sesin söylemiyle boğazını temizledi Kyungsoo.
-" Bende iyiyim. Niye olmayayım ki?"
-" iyi olmana sevindim."
dedi Chanyeol kıkırdayarak.
*zalımın oğlu.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heather || ChanSoo
FanfictionEn yakın arkadaşıma aşık olmam bir şaka değil mi? Ne demek Park Chanyeol'e aşık olmak!? Özellikle o kızla samimiyeti artarken ne demek aşık olmak? o kız çok güzel çok şirin üstelik çokta kibar ama onu daha çok seviyor... wish I were heather. başlan...