Medyada Will'in nasıl göründüğüne bakabilirsiniz.
Yağmur yağıyor, hava sonbaharın gelişinin keskin izlerini üzerinde taşıyordu. Kapalı hava iş günü trafiği ve korna sesleriyle şehri melankolik bir günle buluşturmuştu. Yollar kayganlaşmıştı ve sürücüler ilerlemekte zorlanıyordu. Will cebinden sigara paketini çıkarıp son dalını dudaklarının arasına yolladı ve bir elini sigaranın üzerine siper etti. Diğer eliyle çakmağını çıkardı ve yaktı. İçine çektiği dumanla birlikte şiddetle artan yağmura rağmen sakin adımlarla bara doğru adımlayarak beton duvara yaslandı ve sigarasını içmeye devam etti. Birkaç dakika geç kalmasının hiçbir sorun doğurmayacagına inandırdı kendini.
Will için artık bu günlük bir rutindi. İşine gelirken kirli duvara yaslanıp sigara içmek ve kısık sesle şarkı mırıldanmak favorilerindendi. Hayatında fazlaca favori şeylerinin olması saçma şeyleri favori yapmasını kolaylaştırıyordu. Mesela ne zaman yağmur yağsa evindeki minik şişeleri doldururdu. Ondan kaynaklı olmalı ki mutfağına girdiğinde her yer minik şişe doluydu. Yağmur suyuyla dolmuş minik şişeler ve üzerinde yüzen bitmiş minik sigaralar, ha bir de biricik Winston. Ona ev arkadaşlığı eden tatlı, uzun tüylü ve her gün kendisini dört gözle bekleyen Winston. Şişeleri ellemezdi ve hepsinin dolduğundan emin olurdu, ikisi için eğlence haline gelmişti bu, bazen tabii Winston Will kahve yapmakla uğraşırken şişedeki suları içmeye çalışırdı. Ta ki Will'in sinirli bir tonda, "Hadi ama Winston!" dedigini duyana kadar. Karamel tüylü köpek hemen kafasını başka tarafa çevirirdi ve arkadaşının suları içmediğine inandığını düşünürdü. Will de inanmış gibi yapardı.
E bu su şişelerine ne oluyordu ki? Yagmur dindiğinde bir dahaki yağmur için boşaltırdı hepsini, maalesef biriktirecek kadar şişesi yoktu. Bu yaptığı biraz aptallık olabilirdi ama Will zaten aptal biri olduğunu düşünüyordu.
Aptal ve... Aptaldı işte.
Ciddi anlamda hiçbir işe yaramayışı sinirlerini bozmuyor değildi. Evde akşama kadar boş bir şekilde oturuyor ve bira içiyordu, bazen duvarla bazen ise Winston'la konuşurdu. Topu ne kadar uzağa atabilirse atar ve Winston gelene kadar gözünü dinlendirirdi, uyuya kaldığında ise onu değerli ev arkadaşının aglamaklı uluyuşu uyandırırdı. Büyük ihtimalle Winston buna ücretsiz uyandırma servisi demeyi tercih ederdi.
Geceye doğru yaklaşınca ise bara gidiyor ve yine içiyordu. Düşüncelerini bir kez daha gözden geçirince hiçbir amacı olmadığını anlamıştı. Gerçekten, eğer bu hayatında varlığı silinse onu merak eden tek kişi köpeği ve kiracısı olduğu Josephine Teyze olurdu. O da kirasını vermediğinden dolayı. Yine de kiracı teyzeyi severdi, o iyi bir kadındı. İş para olunca pek de iyi olmuyordu ya da evden içki kokusu geldiğinde. Will bir keresinde teyzenin evindeki minik sigara dolu şişelerini görüp sinir krizi geçirmesini saymıyordu bile. Çünkü, bilirsiniz. Biraz korkunç ve gergin dakikalardı, Will bunu düşünmek istemiyordu.
Ne olursa olsun, bazen gerçekten sorguluyordu. Beynini ciddi anlamda çalıştırıyor ve mantıklı düşünmeye çalışıyordu. Pek de işe yarıyor sayılmazdı. Kim öylesine otururken, hiçbir sebep yokken cehennemde gözünün önünden geçecek günahlarını sorgulardı ki? Belki sorgulayan vardı ama kesinlikle Will'in sorguladığı türden değildi. Will hep garip düşünürdü, onu kimsenin düşünmediği şeyleri ve olasılıkları düşünürken bulurdunuz. Mesela Will elde tutulur bir günahı olmadığını düşünüyordu. İçki, belki olabilirdi ama onun dışında gerçekten günahı yoktu; bir iyiliği de yoktu. Hiçbir şey yapmayan bir insan nasıl iyilik ve kötülük yapabilirdi? İşte Will bu yüzden işe yaramaz hissediyordu.
Ölünce kimsenin olmadığı, cennet ve cehennemin tam ortasında bir yerde kalmaktan korkuyordu. Bu çok saçmaydı, daha dediği kavramların bile gerçekliği yok iken kendi kendine kafasında araf bir yer uyduruyordu. Belki de Tanrı ona hiçbir amaç uğruna yaşamadığı, kişiliksiz bir herif olduğu için arafta tek başına yaşaması için ceza verecekti. Ne hoş, Will butun hayatı boyunca arafta yaşadığını tam şu an fark etmişti. Orada da yanında Winston olacak mıydı yoksa hayvanlar gerçekten sonsuz karanlığa mı karışıyordu, umarım Winston'ın bütün gün sarı topuyla oynayabileceği bir bahçesi olur diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
habits, hannigram
Fanfiction[hannigram au] Will hıçkırıklarının ardından kendisine sıkıca sarılan bedeni üzerinden itmeye çalıştı. Elleri endişeden titriyordu, Hannibal'ın bu sefer hangi maddeyi kullandıgını anlayamamıştı, hiçbir zaman anlamamıştı. Hayatındaki tek kişiyi, evin...