2

206 26 143
                                    


"karman çorman hissedişin tane tane çözüleceğini, yeniden, bu kez mükemmel bir düzen içinde bir araya geleceğini ve hayatın bir anlama kavuşacağını hayal etmek: yazmak."

—barış bıçakçı,

sinek ısırıklarının müellifi

21 Haziran 2013

Bir şeyleri anımsamaya, hatırlamaya, unutmamaya, belki de hatıra en başından yerleştirdiğimden emin olmaya ve aklı yitirecek noktaya gelmemeye çalışıyorum. Nafile bir çabaya dönüşebilir, elbet ki dönüşebilir fakat tüm dervişler de bilir ki hayat zaten yalnızca nafile bir çabadan ibarettir.

Günlerdir sürüklendiğimiz facianın öncesini anımsamaya çalışıyorum, kısa süreli belleğin yitimiyle alakalı değil bu; başka bir şey, doğan felaketlerin her zaman berisini yitirmesi ve yalnızca ertesini yaşatmasıyla alakalı olabilir ancak asla unutmak değil.

Şayet çığlıklara gözümü açtığım anın gerisini kaybediyorum, hafızamdaki yel değirmenlerinin kanatlarına asılıp tur üzerine tur atıyorum da o çığlıklar ve alevlerin gerisini hatırlayamıyorum. Ne ara uyumuş, ne ara gözlerimi ayırmıştım Albay'dan? Ne ara tıbbi jargondan nefret ettirecek derecede sohbet eden Doktor ve vasıfsız Jimin susmuştu, nasıl bir zamandı ki tüm uçağımız nihai bir sessizliğe kavuşmuştu ve en sonunda, açıkçası hiç beklenmeyen bir sonla boylamıştık okyanusu? Peder, benim yaşlı peder, bu hikayeyi duyduğunda keyiflenmiş olmalıydı çünkü onun gibi bir sinema dehasının rastlayabileceği en güzel ters köşe örneklerindendi bu.

Giriş konusunda çuvallayışımın Albay tarafından mazur görüleceğini umut ediyorum, her ne kadar yazma eylemi ve akranlarıyla aram iyi olmasa da çuvallamalar her daim uzmanlık alanım olmuştur, bunu en iyi Albay bilir.

Gözlerimi çoğunluğu Seokjin'e ait olan çığlıklar eşliğinde açtığımda alevler içerisindeydik ve yere çakılmaya başlamamıza sanıyorum ki az bir zaman kalmıştı. Çok sevgili kaptanımız Yoongi'nin daha sonrasında anlattığına göre olay ana hatlarıyla şöyle yaşanmıştı; ilk önce motorlardan birinde arıza yaşanmış ve Yoongi acil ve beklenmedik durum prosedürünü uygulamaya sokmuştu, bu prosedürün hiçbir halta yaramadığı kanısına yardımcı pilotumuzla beraber vardıklarında acil alçalma durumuna geçip transponder kodunu bağlayarak merkeze haber vermeyi denemişti fakat bu sırada basınç değişikliği sağ olsun, ağzını açtığı anda tüm kelimeler birbiri ardına boğazına dizilmişti. Sikik fizik kuralları, diye yorumladı Namjoon bu kısmı.

Kabullenmem gerekir ki uçağın düşüşünü fark ettiğim an pek bir keyiflenmiştim. Elbet ki içimde ukde kalan bazı şeyler vardı; üç sene önce gidip aşık olduğum için yedi ayımı orada geçirdiğim Beyrut'a dönmek bunların başını çekiyordu mesela. Fakat yine de edinmek istediğim başka bir deneyimdi bu; bir uçak kazası yaşamak.

Diyorum, sahiden keyifliydim. Oksijen maskemi Namjoon'un küfürler eşliğinde kafama geçirdikten birkaç saniye sonra hatırlamış olacağım, evet, Albay'ı. Uçağa girdiği andan itibaren aklımı bir şekilde ele geçirmiş, fethetmiş, siyah postalları ile her bir köşesini asker adımları beraberinde turlamış Albay Jeon'u o an hatırlamış ve çaprazımdaki koltuğa bakmıştım. Boştu. Sol kanat yanıyordu, hostumuz Namjoon koridorda boylu boyunca koşarken Jimin ağlayarak Seokjin'i sakinleştirmeye çalışıyordu ve biz okyanusa çakılmak adına emin adımlarla ilerliyorduk fakat Jeongguk yoktu.

Kemerimi çıkarıp onu aramaya başlamam çok uzun sürmemişti, onu bulmam da, arka koltukların orada, bacaklarını kendine çekip öylece sinmiş bir halde, oksijen maskesinin ardından derin derin soluklanıp Namjoon'un bize verdiği can yeleğine sıkıca tutunmuşken ve gözleri bir çocuğunkinden farksızken. Jeon Jeongguk'u alevler arasında bulduğumda on dokuzu ruhuna sığdıramamış bir çocuktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

vol de nuitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin