Yanağımda bir acı hissetmiştim. Elimi yanağıma götürdüğümde bir ıslaklık vardı. Gözümü ıslaklık hissettiğim elime odakladığımda bunun kan olduğunu görüp yataktan sıçramıştım. Karşımda o çocuk vardı. Bir kadını öldürdüğüne tanık olduğum çocuk.
"Ne y...
Daha yeni çıktığım binaya dönüp bir kez daha baktım. Bu binada olan güzel çocukluk anılarım gözümden birer birer geçiyordu. Artık çocuk değildim benim yaşadıklarımı yaşayan bir kişi artık çocuk kalamazdı.
Bu binada olan anılarımı orada bırakmaya karar verdim ve olmadığını düşündüğüm yeni bir hayata doğru yürümeye başladım. Bunun benim için iyi olup olmayacağını zaman belirleyecekti. Belki mutlu, belki de pişman olacaktım ama sadece denemek istedim. Gerçi denemekten başka şansım var denemezdi...
Buradan ayrılırken babamın bana verdiği hediyeyle birlikte ayrılıyordum. Onun yüzünden kazandığım psikolojik rahatsızlığım son yaptığı şeyle birlikte hayatıma mühürlenmişti sanki.
Henüz gencim diye beni teselli edenler, beni olduğum gibi sevenler, benimle gurur duyanlar artık yoktu. Artık sırtımı yaslayacak kimsem yoktu. Hepsi gözümün önünde ilk aşkım olan adam tarafından saniyeler içerisinde öldürülmüştü. Anlattığım olaylar ne kadar yıllar öncesinde kalsa da aynı hüzün o yandan bu yana içimdeydi.
Çocukluğumdan beri kaldığım teyzemin evinde üzüntülerimi kendime saklamak zorunda kalmıştım. Fakat şimdi öyle bir zorunluluğum yoktu. Sonunda şehir dışında bir üniversite kazandığımdan üniversitenin yurdunda kalabilecektim. Gerçi kazanalı bir sene olmuştu fakat teyzem izin vermediğinden okula gidememiştim. Şimdi gitmemin sebebide psikolojik rahatsızlığımdan dolayı olduğuna inanıyorum. Artık bana katlanamadıklarından beni bırakmaya karar verdiler sanırsam.
Bu rahatsızlığın tek olumlu yanı bu olmuştu benim için. Fakat dışarıya çıkmak benim için zulümken ben bir de evden ayrılıyordum. Bu hiç kolay olmayacak diye düşünüyorum şu an aynı 40 gün öncesinden düşündüğüm gibi...
•••
Yurda girdiğim gibi kalabalık sarmıştı etrafımı. Herkes üstüme geliyordu sanki. Oysa ki gelen tek kişi bana çarpmasıyla kendini belli etmişti...
Dediğim sözler ve dediği sözler üzerine kurduğum bir sürü senaryo aklımdaydı. Ve öyle ki nefes alamıyormuş gibi hissediyordum. Özür diledikten sonra kaçıp saklandığım karanlık koridorun başında oturmuş kendimi düşüncelerimden arındırmaya çalışıyordum. 'İki cümlede bile bu kadar etkileniyorsam ben bittim' diye düşünürken karanlık koridorun derinliklerinden bir ses gelmişti. Bir kadının çığlık sesiydi bu duyduğum.
Ardından ses kesildi ve bir adam çıktı. Gözünün altında ve çenesinin üstündeki o dolgun dudaklarında olan kanları sağ eliyle silerken aynı zamanda bana sessiz olmamı söyleyen bir işaret yapıyordu. Hızlıca oradan ayrıldıktan sonra karanlıktan bazı sesler geliyordu. Sanki mermer yeri döven bir el gibi. Biraz daha bekledikten sonra yanılmadığımı anladım kadın yeri döverek karanlık koridordan ışığa doğru ilerlemeye çalışıyordu. Çok geçmeden olduğu yerde öylece kaldı. Ne ses geliyordu ne de yardım çağırışları. Ben ise öylece dona kalmıştım. Zihnim beni hareketsizliğe hükmetmişti.
Aklıma ablamın ölüm anı gelmişti. O da son anlarında boyle yardım çağırıyor, bana doğru gelmeye çalışıyordu. Fakat ben hiç bir şey yapamamıştım. Onun yanına gidememiştim. Abim, ablam ve annemin ölü bedenine yaklaşamamıştım. Onlara son bir kez sarılmamıştım.
Bunun için her zaman pişmanlık duyacağıma emindim. Zaten kendime zarar veren düşüncelerimin ana kaynağı buydu. Travmam çok ağırdı ve bunu düzeltmek için psikoloğa gitmeyi düşünsem bile insanlar benim deli olduğumu düşünebilirdi. Bu da bana zarar veren düşüncelerimden sadece bir tanesiydi.
Yine her zaman yaptığımı yaptım. Kaçtım...
Ne zaman dik durup yüzleştim ki zaten? Korkağın tekinden başka bir şey değilim.
Elimdeki bavullarla beraber hızlıca çıktığım merdivenlerden aşağı bakmaya korkuyordum. İnsanlar bana kafayı sıyırmışım gibi bakıyorlardı. Cidden öyle mi gözüküyordum?
Odama girmeden önce kendimi az da olsa toparlamam lazımdı. Bu yüzden tuvalete gidip bir kabine girdim. Klozete oturduğumda kızın bana doğru gelişi tekrardan ve tekrardan gözümde canlandı. O kanlı ellerini havaya kaldırıp benden elini tutmamı istemişti son saniyelerinde fakat ben sikik rahatsızlığımdan dolayı hiçbir şey yapamayacak kadar aptaldım.
Kalbim her zaman olduğundan beş milyon kat daha hızlı atıyordu sanki. Nefes almaya vaktim yokmuş gibi hissediyordum. Kalbime vuruyordum yavaşlaması için fakat aksine daha da hızlanıyordu. Nefeslerimi çok sesli almaya başladım. Aldığım nefes ciğerlerime yetmiyordu sanki. Tanrım beni yanına mı alıyorsun?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başa koyduğum editi ben yaptım azda olsa olayı anlatmaya çalıştım. Umarım seversiniz.