3. BÖLÜM

98 17 0
                                    

Bizden yaşça ve ruhça büyük bazı kişiler bir kaç söz sarf ederler. Ya da bazı hayati cümleler kurarlar. 'Bazen, hiç tanımadığınız insanlar her şeyiniz, çok iyi tanıyıp "her şeyim" dediğiniz kişiler hiçbir şeyiniz oluverir.' bu sözün haklılığına küçüklüğümden beri inanırdım. İnsanlar değişirdi. Siz her ne kadar değişmem deseniz de sizde değişirdiniz.-evet belki bazı şeylerimiz değişmezdi. Hislerimizin ve hoşlantılarımızın bir kısmı gibi.- Çünkü zaman geçerdi ve her gün farklı olaylar yaşardık. Hayatlarımızı ne kadar tek düze yaşıyoruz. Farklı hiçbir şey olmuyor desek de öyle değildi. Mesela her gün aynı kaldırımda yürüyoruz. O kaldırım sabah daha bir temizdir. Öğleye doğru biraz kirlenmiştir. Akşam ise daha da kirlenmiştir. Üstünden bir sürü kişi gelip geçmiştir. Belki birisi yediği bir şeyin jelatinini atmıştır. Sonra çevreye duyarlı biri onu yerden alıp çöpe atmıştır. Belki bir bebeğin patiği ya da eldiveni düşmüştür. Herhangi birinin cüzdanı ya da değerli bir takısı. Bir çocuğun çikolata diye ağlarken parmaklarının arasında sıkıca tuttuğu küçük oyuncaklarından biri düşmüştür belkide. Yani, hiçbir zaman hiçbir şey aynı değildir. Her ne kadar bize öyle gelsede.


Yanımda oturan hemşireye masum gözlerle baktım. Belki beni anlar, azıcık üzülür ve kabul eder diye.


"Lütfen. Çok doydum. Yiyemiyorum daha fazla." kıkırdayarak bana baktı. Çok enerjik ve pozitif biriydi. Odaya geldiğinden beri bütün kasvetimi dağıtmış ve sürekli gülmemi sağlamıştı. "Olmaz bayan Chaeyoung. Doktor beyin kesin talimatı var. Sizin için özel olarak kendi hazırladı tüm bunları. Bu yüzden mutlaka hepsini yemeniz lazım. Yavaş yavaş yeyin. Vaktimiz çok." dedikten sonra daha çok gülümseyerek bana baktı. Bu cümlesi bile beni güldürürken aklıma bir şey takılmıştı. 'Sizin için özel olarak kendi hazırladı tüm bunları.' bu adam her hastasına karşı mı böyleydi? Yoksa sadece bana karşı mı? Daldığım düşüncelerden silkelenerek ve kendime kızarak kurtuldum. Saçmalama Chae. Koskoca doktor neden sadece sana karşı öyle olsun? Belli ki adam durumuna üzülmüş. Bu yüzden. Sende hemen saçma sapan şeyler düşün. İyice kafayı yedin sen.


"Lütfen bana Chaeyoung de, hemşire hanım. Ne de olsa bir süre daha birlikteyiz. Resmi olmamıza gerek yok." bu sözlerimin onu sevinçten zıplatacak kadar sevindireceğini bilseydim daha önce söylerdim. Büyük bir sevinçle elini uzatıp elimi tutup sıktı. "Bende Lisa. Tanıştığıma çok memnun oldum Chaeyoung."


Gülümseyerek, sıkıca tuttuğu elimle elini sıktım. Ellerimizi yavaşça ayırırken kucağımdaki tepsiyi işaret ederek ve kaş göz yaparak yemeye devam etmemi söylüyordu. Boğazını temizledi.


"Seni okuldayken de görmüştüm Chaeyoung. Çok tatlı sevimli ve çok enerjiktin. Benim gibi. O zamanlar tanışmayı çok istemiştim. Ama bir türlü fırsatım olmamıştı."


Söylediği şeylerle kaşlarım yukarıya doğru şaşkınlıkla havalanırken öyle mi? Dercesine baktım ona. Ağzıma pilav tıkıştırdım.


"Yaa..ben seni daha önce görmemiştim. Yani gördüysem bile hatırlamıyorum. Üzgünüm."


Yüksek sesle kahkaha attı.


"Neden özür diliyorsun ki? Bu çok doğal bir şey. Bölümlerimiz farklı olduğu için de çok görememişsindir."



Hafifçe başımı aşağı yukarı sallarken ağzımdaki pilavı bitirdim. "Sanırım benden büyüksün." gülerek başını sağa sola sallarken çok sevimli görünüyordu.



"Hayır. Aslında aynı yaştayız. Kaydını yaparken gördüğüm kadarıyla da ay olarak sen benden büyüksün. " kıkırdayarak duraksarken bende kıkırdamıştım. Belkide hayatımda hiç görmeyip, tanımadığım bir yabancı beni çoğu tanıdığımdan daha çok güldürüyor ve bana daha içten davranıyordu. Boğazını temizleyerek devam etti. "Ben bu yıl bitirme sınavına başvurdum. Başvurum kabul edildi. Beş ay öncede sınava girip kazandım. Ve iki ay önce işe başladım."


Anladığımı belirtircesine başımı sallarken gülümsedim. "Benim daha iki yılım var. Biliyorsun bizim bölümde bitirme sınavı yok. Sadece ilk üçtekilere bazı hocalar insiyatif göstererek eğer onlarda isterse sınava sokabiliyorlar. Onun dışında öyle bir seçeneğimiz yok. " cümlemi bitirince dudaklarını büzerek omuz silkti.



"Ama bu haksızlık. Neden onlar girebiliyorda diğerleri de giremiyor?" bir kaşık çorbayı ağzıma götürürken güldüğüm için çorba dökülmesin diye büyük bir savaş vermiştim. "Evet biraz öyle ama bu azmimizi arttırmak ve daha iyi çalışmamızı sağlamak için. Biliyorsun, rekabeti bize ana sınıfından itibaren öğretiyorlar. "


Başını üzgünce salladı. "Biliyorum. Maalesef. Ama Chaeyoung benim duyduğum ve bildiğim kadarıyla sana sınıfının bölüm birincisi diyorlardı.?" cümlesiyle hafiften yüzüm düşünce ne dediğinin yeni farkına varmış ve gözleri kocaman büyümüştü. "Chaeyoung..üzgünüm sanırım hassas bir konuydu. Boş boğazlık ettim. Çok üzgünüm. " bu hali beni gülümsetirken başımı sorun değil dercesine salladım. Derin bir nefes aldım. "Bazı saçma sapan konular yüzünden diyelim. Bir gün anlatırım sana."


Bu dediğim onu çok sevindirmiş ve mutlu etmişti. Eski enerjik haline ve keyfine hızla tekrar döndü ve kendinden bahsetmeye başladı. "Aslında tam ismim Lalisa ama bir çok insan Lisa'yı kullanıyor. Bu yüzden bende Lisa'yı kullanıyorum genelde. Tayland'lıyım. On iki yaşındayken buraya taşındık. Annemin işi sebebiyle. Annemin ismi Priyanka. Görsen onu çok seversin. Onun da seni çok seveceğine eminim. Çok iyi olmasada geçinip gidiyoruz işte. Anneannemde bizimle yaşıyor. "



Yüzü biraz hüzünlü bir hal almıştı. Az önce çok enerjik ve içten anlatıyordu her şeyi. Ve birden içim ısındı. Düşünmeden bir çok şeyi anlatması bana güvendiği ve yakını olarak gördüğünü gösteriyordu. En azından bu benim düşünme şeklimde öyleydi. "Ne oldu? Neden birden sustun? Hem ya baban? O da sizinle birlikte mi taşındı buraya?" yüzünün daha çok hüzünlü bir hal alması ve gözlerinin dolması çok büyük bir pot kırdığıma işaretti. Aferin Chaeyoung. Ayynen böyle devam et, tamam mı kızım? Kız sabahtan beri seni mutlu etmeye çalışıyor sende teşekkür olarak onu ağlat tamam mı? Afferriinn. Alt dudağımı hafifçe dişledim. Lisa'nın yüzüne bakmaya çalışarak "Şey...yanlış bir şey mi söyledim? Üzgünüm." gülümseyerek başını kaldırıp bana bakıp başını sağa sola salladı. "Hayır, hayır. Yanlış bir şey söylemedin. Anneannem hasta. Annem ve ben işten arta kalan zamanlarımızda onunla ilgileniyoruz. Ve..annemle babam. Onlar ayrıldılar. Biz buraya taşınmadan hemen önce. Sonrada buraya taşındık. " sessizce iç çekip daha çok gülümsemeye çalışarak gözlerime baktı. "Amaan. Beni boşver. Ya sen? Sizinkiler nasıl?"


Derin bir nefes alıp omuz silktim. "Doğduğumdan beri yurt dışına gidip geliyorlar. Bir yıl burada üç yıl orada, beş yıl burada dört yıl oradalar. Yani değişken oluyor. Bu yüzden doğru düzgün bir ev ve aile kavramım yok. Ama ailenin ve evin değerini çok iyi anlarım. Çok kıymetli şeyler bunlar. Ben burada doğup büyüdüm. Bazen yurt dışına giderim sadece." şaşırarak bana bakan Lisa'ya ne oldu? Dercesine baktım. "Neden sende yurt dışına gitmiyorsun ki?" omuz silkip gülümsedim. "Bir sebebi var." anladığını göstermek istercesine başını aşağı yukarı salladı. Yüzü aklına birden yeni bir şey gelmiş gibi bir hal aldı "Peki ya kalacak yerin? Kalacak yerin var mı? O uyuz heriften uzak ve güvende olabileceğin bir yer." dediğinde Seung hakkında söyledikleri kahkaha atmamı sağlamıştı. "Ailemin evi var ama o da kiradaydı. Kiracıyla konuştuğumda ev aradığını ve bir ay ona müsaade etmemi rica etti. Sanırım o ev bulana kadar bende otelde kalırım." anında itiraz etti. "Olmaz ki öyle ama. Senin doğru düzgün bir yerde kalman lazım. Off. Bizim ev geniş olsa bizde kalırdın. Buna bir çözüm bulmamız lazım." o kara kara benim nerede kalacağımı düşünürken bileğindeki dijital saat çalmaya başladı. Oflayarak hızla ayağa kalkıp kucağımdaki tepsiyi eline aldı. "Serumuna ağrı kesici yaptım. Birazdan güzelce uyursun. Ama bu konu burada bitmedi. Daha sonra konuşacağız." odadan çıkarken arkasından seslendim. "Teşekkür ederim. Yanımda olduğun ve diğer her şey için. Seni seviyorum Lili." gülümseyerek bana döndü. Bir şeyler mırıldanıp odadan çıktı.

"Bende seni seviyorum Chae.."

















Georgia Merry This is me.
.
Dokuz Kasım iki bin yirmi.
.
Kimse için kendinizi değiştirmeye çalışmayın. Bırakın, sizi sevenler kendi haliniz için sevsin. İçinizi sevsin. Ve bundan hiç pişman olmayın, kendinizi farklı kalıplara sokmak isterseniz bu beğenilme çabası olur, sevilmek değil.

İNCORRECT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin