Dünya dan Kadisyasa

10 1 0
                                    








DÜNYA 'DAN KADİSYAS 'A
Bob Amerika'da yaşayan Türk hıristiyan ailenin tek çocuğudur. 5000 yılında Amerika da diğer tüm dünya ülkeleri gibi tek çocuk politikasına başlamıştı.Yıl 5000 olunca haliyle teknoloji de çığır açılmış imkânsız denilenler sıradan hale gelmişti.Teknolojiyle paralel olarak küresel kirlilik artmaya başlamıştı.İnsanoğlu dünyayı berbat etmişti.Her yıl düzenlenen EBİK' te (Evrensel Bilim İnsanları Kongresi) dünyayı bu pislikten nasıl temizleneceği tartışılıyor lakin bir sonuca varılamıyordu.Dünyada yaşamın ileriki yıllarda son bulacağını iddia eden bazı bilim insanları ışık hızını geçen düşünce hızıyla seyahat eden gemilerle karanlık uzaya açılmış ve Siryus takım yıldızında küçük bir yıldız sistemine ait gezegeni keşfettiler.Ancak düşünce gemisinin teknik aksaklıklarından dolayı hiç canlı kaşif gönderilememiş gönderilenlerde ya yolda ölmüş ya da hiç haber alınamamış karanlık uzayda kaybolmuştu.Bu gezene gönderilen robot keşif araçları bilinmeyen bir sebepten gezene indiği ilk gece hasar görüyor veyahut enkaza dönüşüyordu. İniş her ne kadar sağlam olsa da ertesi sabah iletişim kesiliyor ve sonraki kâşif robot bir öncekinin enkazına rastlıyordu.Bu sebepten keşif araştırmaları durdurulmuştu. Bob,bir bilim adamı olup insanlığı kurtarmak istiyordu.
Sabah uyandı üzerini değiştirip kahvaltı etmeden okula koştu.En sevdiği öğretmeni bayan Peper'in dersine geç kalmak istemiyordu.Okula geldi ve en öndeki sıraya oturdu.Bayan Peper'ın sınıfa gelmesini bekledi.Bayan Peper sınıfa girdi ve herkese masa üstünde boş bir klasör açmalarını ve fikirlerini buraya yazmalarını söyledi.Bob el kaldırdı ve 'Ne hakkındaki fikirlerimiz' diye sordu.Bayan Peper 'Dünayayı nasıl kurtaracağımız veya insanlığı nasıl kurtarabileceğimiz hakkındaki fikirlerinizi' dedi.Bob her gece yatmadan bunu hayal ediyordu.Hemen klasörü doldurdu ve elini kaldırdı.Bayan Peper Bob ı tahtaya çağırdı ve fikrini veya projesini okumasını söyledi.Bob çok heyecanlıydı.Boğazını temizledi projesini anlatmaya başladı:
-Ben büyüyünce bir bilim adamı olacağım ve Siryus takım yıldızındaki gezegene gönderilen kaşif robotları parçalayan 'siryus'ları zombiye dönüştüreceğim.Böylelikle onlar birbirlerini yok edecek sonra insanlarıda o gezene taşıyacağım ve orada insanlığın nesli devam edecek.
Buna muhalefet olarak sınıfın en zeki çocuğu olan William:
-'Siryusları zombi yaparsan bize saldırmaz mı? yada yarısı lavlardan oluşan ve bu lavların sebep olabileceği jeolojik hareketler yani büyük depremler olma ihtimali olan,atmosferinde dünyada rastlanmayan zehirli olabilecek elementler bulunan,bitki örtüsü görülmemiş olup zehirli olabilecek ve kesin olarak zehirsiz herhangi bir besin maddesinin bulunmadığı bir gezegene insanları taşımak ne kadar doğru olur?der.
der.Bob afallamış bir şekilde Bayan Peper'a bakar. Peper, Bob un yüzünü görünce kahkaha atmaktan geri duramaz.Sınıf da Bob a gülmeye onunla alay etmeye başlar.Bob tuvalete koşar ve ağlamaya başlar.Zil çalınca çantasını almak için sınıfa döner. Koridorda sınıf arkadaşlarını görür arkadaşları tüm okula olanları anlatır ve tüm okul Bobla alay etmeye başlar Bob çantasını alır ve eve koşar.Kapıda annesi karşılar ve 'Noldu zombilerden mi kaçıyorsun?'diye alay eder.
Bob odasına çekilir ve akşama kadar hiç çıkmaz.Akşam yemeğine davetli olan George ,Bob un babası Jack'in psikolog arkadaşıdır.İçeri girer ve Bob'un yokluğunu farkeder.Jack Bob'un durumunu anlatır.George, Bob'un odasına gider ve içeri girmek ister. Birkaç dakikalık çabadan sonra ikna eder ve içeri girer.Direkt anlatmaya başlar sen William a cevap veremediğin için kendini üzüyorsun değil mi? O halde sen de öyle bir tez hazırla ki William cevapsız kalsın .Bu fikir Bob' u inanılmaz derecede hırslandırır, henüz 12 yaşında olmasına rağmen bir tez hazırlamaya başlar.İnternette site site dolaşır e-kütüphanede okumadığı kitap kalmaz, mesajlaşmadığı doktor, bilim adamı kalmaz ve yirmili yaşlarında tezi bitirir.EBİK için gün saymaya başlar.William 'ın EBİK 'te sözcü olduğunu öğrenir ve tezi bir kez daha gözden geçirir.Hiçbir kusur bulamaz.
Ve nihayet EBİK günü gelir Bob kongre merkezine dinleyici olarak girer ve tüm konuşmacıları tek tek dinler.Kongrede her sene olduğu gibi hiçbir proje beğenilmez.William konuşmayı bitirecekken Bob el kaldırır.William istemeye istemeye söz hakkı verir. Bob elinde bir deney tüpüyle kürsüye çıkar ve tezini anlatmaya başlar:
-Bilindiği üzere dünya denen gezegen artık bir çöp yığını haline gelmiştir.Bence bu çöpü temizlemek yerine karanlık uzaya açılıp diğer gezenlerde yaşam aramalıyız ve o gezendeki yaşamı bitirip biz yaşamalıyız.
William sözü keserek va alaycı bir dille:
-Onları zombimi yapacaksın yoksa ışın kılıcı ile mi yok edeceksin ?
Bob aldırmaz ve konuşmasına devam eder:
-Yaklaşık 8 yıl süren araştırmalarımdan sonra elimde gördüğünüz bu virüsü oluşturdum.Bu virüs herhangi bir canlıya koku yoluyla bulaşıyor.Sinir sisteminin merkezindeki bilinç duygusal hafıza ve açlık bölümünü bloke ediyor.Yani canlıyı bilinçsiz sürekli ve inanılmaz derecede aç ve de kimseyi tanımayan bir yaratığa zombiye dönüştürüyor.
Salondaki sessizliği Williamın Kahkası bozar ve ardından tüm kongre Bob a gülmeye başlar.
Bob öfkeden deliye döner.Salondan kaçmaya çalışırken elindeki tüp yere düşer ve virüs dünya atmosferine yayılır.Salondakiler birdenbire yiyecek aramaya bulamayınca birbirlerine saldırmaya başlarlar.Virüsü soluyan Bob,kendini kaybeder eve geldiğinde tüm tüpleri parçalar ve atmosfere zombi virüsünü yayar.
Kısa bir süre içinde neredeyse tüm dünya atmosferi virüsle dolar.'Zombiler' yiyecek bulmak için herşeyi yapmaya ve onları engelleyen sağlıklı insanları da yiyecek bulmalarını engellediklerinden ötürü düşman bilip saldırmaya başlarlar. Tüm dünya savaşa girer sağlıklılar ve zombiler.Sağlıklıların bazıları yeniden su yüzeyine çıkan Atlantise kaçar.Geri kalanı da savaşa girer.Savaş soğuk savaş olup ordular karşılaşmamıştır.Ordular savunmada beklemekte saldırılar ya savaş robotlarıyla yada güdümlü bombalarla yapılmaktadır.
Savaşı kaybedeceklerine inanan sağlıklılar bir plan hazırlar.Plana göre zombileri stadyum, konser alanı gibi yerlere çekip nükleer bombayla onları yok edeceklerdir.Zaten kirli olan dünya nükleer bombayla daha da kirlenecekti.
Herşeye rağmen planı uyguladılar yuzlerce kişilik zombi gruplarını yok ettiler.Ama patlamadan zarar görmeyen fakat radyasyondan dolayı evrim geçiren zombiler daha da güçlendi ve zekileşti.İnsanlar son çare olarak Atlantise kaçtılar.Yüzyıllardır su altında olan bu ada petrol bakımından oldukça zengindi.Petrolü denize döküp ateşe verdiler böylece denizden gelebilecek zombi saldırılarıni engellemiş oldular.Verimli toprakları olan ve güvende olduklarını sanan sağlıklılar kutlama yapmaya başladılar.İçlerinden Feyzanur adındaki nur yüzlü bir kız sessiz ve tedirgin bir şekilde bekliyordu.Babasına birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama babası kutlamadan dolayı hiç bakmıyordu.İşitme ve konuşma yetisi olmayan Feyzanur boğazındaki çip sayesinde konuşabiliyordu.Çiple birkaç ayarlama yaparak ses seviyesini yükseltti ve konuşmaya başladı:
-Biz zombilere ne yaptık?
Halk:
-Onları bir yere topladık ve nükleer füze fırlattık.
Feyzanur:
-Biz de şu anda bu adada kısılı kaldık ve bize gelen bir füze tehdidi olabilir mi?
Derhal radarlar kontrol edildi ve adaya doğru gelen, 2 füze tespit edildi.Hemen helikopterler havalandı rota olarak adadan ve Amerikadan en uzak sayılabilecek yer Çin belirlendi insanlar dünya üzerinde oksijen maskesiyle geziyorlardı.Helikopterlere oksijen tüpü doldurup yola çıktılar.
Çin'in düz bir arazisine indiler.Hava almayacak şekilde çadır kurdular,tüpleri içeride açtılar. İçerdeki hava yeteri kadar temizlenince kıyafetleri çıkardılar.Artık çadırda yaşayacaklar,herhangi bir araştırma yapamayacaklardı.İletişim cihazları çalışmıyordu.Belki de dünyadaki son sağlıklı insanlardı.
Yemek olarak her gün aynı şeyi yemekten bıktılar ve kavga etmeye başladılar.Kavga esnasında bir tabak yere düştü ve sacılan cam parçaları çadırı deldi.Hava sirkülasyonu başladı.Ağızlarını burunlarını kapatıp dışarı çıktılar.Bazıları içerde nefesini tutarak öldü.Dışarı çıkıp kıyafetlerini maske olrak kullananlar bir grup insanla karşılaştılar ama hiçkimse çince bilmiyordu Feyzanur işaret dili ile iletişim kurdu ve orada virüsün az olduğunu yarım saatten az solumanın zararı olmadığını öğrendi.
Derhal Çin in kolonisine gittiler.Burası bir maden ocağıydı.Rüzgarın aşağıya doğru esmediğini bilen esse bile derinlere ulaşamayacağını bilen Çinliler kolonilerini buraya kurmuşlardı.Çok geçmeden koloninin yeri zombiler tarafından bulundu.Defalarca saldırıya uğrayan koloni kapısı çok geçmeden kırılacaktı.Bunu bilen sağlıklılar,zombilerin bulamayacağı bir sığınak aramaya başladılar.
Feyzanur yüsek ses seviyesinde '51.Bölge, orayı sağlıklılar bile bilmiyo' dedi. Haklıydı orayı zombiler bilmiyordu ama sağlıklılar da bilmiyordu.Birkaç bilgisayar mühendisi yüksek radar uğraşları sayesinde 51.Bölgeyi buldular.Hazırlıkları yapıp yola çıktılar.Virüs merkezi Amerika'ya doğru ilerlemeye başladılar hepsi maskesini takmıştı.Oksijen depoları doluydu.Yol boyunca yeteceğini sanıyorlardı.İşlem hatasından ötürü yol daha uzun sürdü.Oksijen tüpleri bitmek üzereyken 51.Bölgeye ulaştılar.Kapıya ulaştıklarında tüpler nerdeyse bitmişti.Kimi kasketi çıkardı virüse yakalandı ve arkadaşları tarfından öldürülmek zorunda kaldı.Kimi korktu dolayısıyla solunumu ve kalp atışı hızlandı oksijen yetmezliğinden öldü.Feyzanur gibi sakin kalıp derin ve yavaş soluyanlar hayatta kaldı ve kapı açılıp içeriye alındılar.Feyzanur neden kapıyı geç açtıklarını sorunca bilim adamlarından biri şöyle cevapladı:
-Kapı sistemimiz çift kapılı.Dışarıya çıkarken ilk olarak iç kapı açılır bireyler orta bölmede bekler ve daha sonra iç kapı kapanır dış kapı açılır.Bu marketlerdeki ısı kaybını önlemek amacıyla tasarlanan çift kapı sistemie benzer
Feyzanur bilgi aşığı olduğundan onu pür dikkat dinler ve:
-Vay canına rica etsem beni gezdirir misiniz
der ve 51. Bölgede kısa bir tur atarlar :
-Bak bu düşünce gemisi teknik aksaklık neredeyse yok edildi kobayların %100 ü canlı kurtuluyor ama bir sorun var.Bilgisayarlarımızın kodlarında koordinat hataları var ve bu da bizi hiç istemediğimiz yerlere götürebilir.Bilgisayarlar yerine insan beyni kullanılmalı ama insan beyni tek bir nokta üzerine odaklanmakta hiç iyi değil bizi yanlışlıkla güneşe ya da kendi hayal dünyasına belki hiper uzaya yollayabilir.Son gunlerde odak testi yapıyoruz ama testi geçen kimse olmadı.Size de test yapabiliriz değil mi?
Feyzanur hiç düşünmeden :
-Evet
der ve test olurlar. Feyzanur testi geçen ilk insandır.Yani bu demek oluyor ki artık insanlar karanlık uzaya gidebilecektir.
Hemen çalışmalar hızlanır Feyzanur a odak yeteğini koruması için birkaç eğitim verilir.Çalışmalar biter bitmez tüm halk gemiye biner. Feyzanur gezegenin koordinatlarına odaklanır ve power ışığının yanmasıyla insanlık milyonlarca yıl içinde yaşadığı bu yeri terk edip gider.
Gezegenin atmosferine varıldığında iniş için yer taraması yapılıp inişe geçilir.Halk gemiyi kullanan ve insanlığın devam etmesini sağlayan Feyzanur'u yönetici ilan eder.Feyzanur kapıyı açar,gemi halkı hep beraber toprağa ayak basar ve 50 derece olan topraktan ayakları yanar.Ağaç benzeri bitkilere ve kayalara çıkarlar. Gezegenin güney tarafının lavla dolu olması toprağı epey ısıtmıştır.
Feyzanur ceketinden yırttığı bez parçalarını ayağına sarar ve matarasındaki su ile ıslatır.Toprağa ayak basar, bezdeki su kuruyana kadar etrafı süzer.Küçük bir ot görür toprağın sıcak olmasına rağmen bitkinin etkilenmediğini farkeder.Bitkinin yanına gider kökünden yolar ve gemiye döner.Bitkiyi bir tasın içinde ezer yağını çıkarır ve ayaklarına sürer.Toprağa bastığında ayakları yanmaz bunu gören halk otlara ağaçlara saldırır.Feyzanur bağırarak:
-Durun! Dünyadaki ağaçları harap ettiniz buna izin veremem
der ve herkese kendi ailesine yetecek kadar yağ çıkarır verir.Bu yağlar bitmeden otlara dokunmanın yasak olduğunu söyler.
Daha sonra atmosfer taranır, zehirli gaz tespit edilmez ama tedbir amaçlı kimse maskesini çıkarmaz ve kobaylar dışarıya bırakılır.Kobaylarda herhangi bir yan etki görülmez ve halk maskesiz yaşamaya başlar.
Birkaç hafta sonra yeni gezegene alışan insanlar gezegende kurulacak şehirin yasalarını ve toplum düzenini halka duyurmak için bir toplantı düzenlenler.Yönetim kurulundaki tek üye Feyzanur'du.Dolayısıyla başkan seçilir.Toplantı salonunda yapacağı konuşmayı titizlikle hazırlar.Toplantı günü geldiğinde,Feyzanur kürsüye çıktı ve konuşmasına başlar:
-Beni yönetici olarak seçtiğiniz için teşekkür ederim. Lafı uzatmadan kuracağımız şehrin veya ülkenin yasalarını okuyacağım
1)Ağaçlara veya atmosfere oksijen veren herhangi bir canlı tahrip edilmeyecek. Cezası ölümdür!
2)Şehir planı, düşünce gemisi yönetim merkezi olacak etrafına evcikler yapılacak ve evlerin yapımında ağaç değil toprak kullanılacak.
3)Düşünce gemisi yönetim binası olduğu gibi aynı zamanda sığınak olacak olası bir Siryus işgalinde yönetim binasına kaçılacak.
4)Yönetim binası aynı zamanda sığınak olduğundan sığınakta besin silah vb depolanacak. Bunların tutarı düzen oturduğunda aylık vergi olarak alınacak.
Kurallarımız şimdilik bu kadar.Kuracağımız ülke veya şehir...
Kalabalıktan bir ses:
-Krallık, krallık istiyoruz çünkü sanayi devrimine kadar krallık vardı ve dünya daha yaşanılır bir yerdi.Biz de krallık istiyoruz. Adil ,dürüst ve eşit bir krallık istiyoruz.Hem biz buraya senin zekan sayesinde geldik. Biz senin zekânın senin nesillerinde devam edeceğine inanıyoruz ve bizi senin ve senin torunlarının yönetmesini istiyoruz..
Bunun üzerine Feyzanur:
-Bu fikre katılanlar?
Kalabalıktaki herkes elini kaldırır
Feyzanur:
-Katılmayanlar?
Bu kez kalabalıktan hiç ses çıkmaz ve hiç kimse el kaldırmaz.
Feyzanur:
- O halde krallığımız hakkında birkaç bilgi vereyim:
Krallığın adı BURKADİN olacak bu kelime Burak adından türemiştir. Burak bilindiği üzre islam mitolojisinde çok hızlı olan bir binektir.Biz de buraya çok hızlı geldiğimiz için bu adı uygun gördüm.
Tahta en büyük varis geçecek, en büyük evlat veya en büyük kardeş.
Düzen oturduktan sonra gönüllü askerlerden oluşan küçük bir savunma ordusu kurulacak çünkü biz savaşmaya gelmedik.
Yarından itibaren onbeş kişilik keşif bölükleri hazırlanacak ve gezegen keşfedilecek.
Resmi dil işaret dili kullanılacak.
Şimdilik bu kadar teşekkür ederim kıymetli halkım.
der ve konuşmayı bitirir.
Çok geçmeden keşifler başlar ve bulunan yazılı belgeler üzerinde yapılan çalışmalarıyla ünlenen Furkan Körmen adındaki bilgisayar mühendisi yazdığı kod algoritması sayesinde siryusların alfabelerini çözmüş ve bulundakları gezegenin Kadisyas olduğunu saptamıştır.
Alfabeleri keşfedilmiş olsa da henüz hiçbir Siryus ile iletişime geçilememişti.Hatta hiçbir Siryusa rastlanılmamıştı bile.
Keşif araştırmaları birçok şeyi değiştirmişti:
Artık halk Siryus alfabesini kullanıyordu.
Yeni keşfedilen zehirli bitkiler şehrin etrafına dikiliyordu ki gelebilecek düşmanlar yerse zehirlensin.
Keşfedilen zehirsiz bitkilerin ise tarımına başlanmış ve tarlalar oluşturulmuştu.
Bir gün tarlada çalışan çiftçilere bir yaratık saldırır.Çiftçiler derhal kırmızı alarm vererek yönetim binasına kaçar. Yaratık onları takip eder ve yönetim binasının kapısında bekler.Feyzanur kaç kişinin yaralandığını veya öldüğünü sorar aldığı cevap sıfırdır.Yani bu yaratığın amacı öldürmek değildir.Hemen kapıyı açtırır dışarı çıkıp onunla konuşmaya çalışır.Ama hiçbir sonuç alamaz.Bilgisayar mühendisi olan Furkan Körmen yazarak anlatmasını söyler ama sonuç yine değişmez.Feyzanur yaratığı inceler onun bu kadar geri olmasına rağmen hiç kimseye saldırmamış olduğu dikkatini çeker ve muhteşem zekâsıyla onun evcil bir hayvan olduğu kanısına varır.
Tam sahibini bulmalarını emredecekken sahipleri yani Siryuslar gelir.Suratları oldukça çirkin olmasına rağmen sinirli ve tedirgin oldukları her hallerinden bellidir.Feyzanur derhal evcil hayvanı teslim eder.Evcil hayvanının zarar görmediğini anlayan Siryus kralı Nakahşin sakinleşir.Feyzanur hemen iletişim kurmaya çalışır ama sözlü iletişimde başarılı olamaz işaret diliyle dener gene başarlı olamaz.En son yazı ile dener ve başarılı olur.İlk yazdığı mesaj 'barış' tır.

Dünya'dan KadisyasaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin