1

3.8K 172 248
                                    

Temmuz 1957

Tom Marvolo Riddle ya da kendine bulduğu ismiyle Lord Voldemort, müdürün odasına giden uzun koridorda sakin adımlarla yürürken dikkatle etrafı süzüyordu.

Yanından geçtiği her tablo okuduğu dönemde yıldız öğrenci olan büyücüyü tanıyarak selam verirken o aurasından yayılan soğuk asaletin aksine sessiz bir baş selamıyla nazikçe karşılık veriyor, öğrencilerin okulun kasvetli havasına uygun olduğu için yerleştirildiğini düşünerek yok saydığı içi boş zırhları sırlarını biliyormuşcasına süzüyordu.

Biliyordu da. Kurucuların güçlü tılsımlarıyla büyülenmiş zırhlar, etrafında olup bitenleri gözetleyerek okul müdürünü her şeyden haberdar ederlerdi. Bu, sırlar odasını aradığı sıralarda keşfettiği küçük bir ayrıntıydı.

Gece gezintilerinde profesörlerin olmadığı koridorlardan dikkatle geçerdi ancak bir süre sonra nasıl olduysa, Albus Dumbledore birdenbire karşısında belirir olmuştu. Önceleri bunun ispiyoncu tablolar yüzünden olduğunu düşünmüştü ancak boşboğaz birkaç tabloyla kurduğu samimi dostluktan sonra gerçeği anlaması daha kolay olmuştu.

Aslında, Armando Dippet onu severdi. Dumbledore'un aksine Dippet öğrencilik yıllarındaki başarısından epey etkilenir, kendisinden büyük övgülerle bahsederdi. Tahminlerine göre Dippet, Dumbledore'un okulun yıldız öğrencisiyle ilgili kuruntularından sıkılmış ve tatmin olması adına birkaç kez kontrol etmesine izin vermişti.

Siyah saçlarının aksine bembeyaz bir tene sahip olan adamın dudağının bir kenarı yavaşça kıvrıldı. Dumbledore fazlasıyla kurnaz ve zeki bir adamdı. Onun hakkında hep bir şeylerden şüphelenmiş, her hareketini dikkatle izlemişti ancak bir kez bile kanıtı olmamıştı.

Reşit bile olmamış haliyle Dumbledore'u kolayca alt edebilmek tatmin ediciydi. Gerçi daha kimliğinin farkında olmadığı sıralarda patavatsızca söylediği birkaç şey olmasaydı Dumbledore'un kendisinden bu denli şüphelenmeyeceğinden de emindi.

Griffin heykelinin önüne geldiğinde 'Çocukluk hatası,' diye düşündü. Geri dönüşü yoktu.

Neyse ki dehşetli kara büyücünün kimliğinin ifşalanması için bir profesörün paranoyakça kuruntularından daha fazla kanıt gerekiyordu.

Heykel müdürün odasına açılan merdivenlerin yolunu açarken adam bir kez daha şatonun müdüre sunduğu ayrıcalıkları düşünmüştü.

Hogwarts'ın hakimi olmak gerçekten hatrı sayılır bir ayrıcalıktı. Elbette gelecek planları arasında Salazar Slytherin'in inşa ettiği şatonun yönetimini devralmak da vardı. Soyu kurucuların en yücesine dayanan adama göre Hogwarts, Salazar Slytherin'den kendisine kalan bir mirastı. Bir gün mutlaka onun olacaktı.

Tabii okulu ele geçirme planının ilk aşaması olarak öncelikle öğretmen kadrosuna girmek zorundaydı. Dippet yaşasaydı genç olduğu için geri çevirmek zorunda kaldığı adamı seve seve kabul ederdi ancak okulun mevcut müdürü Albus Dumbledore bunu pek de kolay kabullenmezdi, biraz uğraşması gerekeceğinin farkındaydı.

Müdür odasına girdiğinde yeşil gözler ilk olarak yarım ay şeklindeki gözlüklerin ardındaki mavi gözlerle buluştu. Yüzüne resmi bir gülümseme yerleştirerek birkaç adım ilerlerken göz temasını kesmemişti.

"Profesör Dumbledore," diye selamladı ihtiyar olanı. "Sizi müdür koltuğunda görmek ne hoş."

Tanıştıkları ilk günden beri şüpheyle yaklaştığı çocuğun yeşil gözlerinin ardındakileri görememek Dumbledore'un hali hazırdaki rahatsızlığını birkaç kat daha arttırsa da, yüzüne ustalıkla yerleştirdiği kibar gülümseme bir saliseliğine bile sekteye uğramadı.

Profesör Riddle | Mini HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin