~

2K 111 393
                                    

İyi okumalar ;-)

...

O gece kar taneleri teker teker yeryüzüyle buluşurken her yer gitgide beyaza bürünüyordu. Woolpit kasabasının sokaklarında saatlerdir durmadan kartopu oynayan çocuklar saatin de geç olmasıyla yavaş yavaş evlerine giriyor, sokakta kuytu köşelere yerleşmiş zavallı evsiz insanlar bu fırtınanın ortasında çaresizce onları seyrediyordu. Bu soğuk günleri de dışarıda geçirmek ne  zordu, keşke bir noeli de sıcacık yuvalarında lezzetli bir aşkam yemeği yiyerek geçirebilselerdi. Belki küçük bir hediye almak da fena olmazdı onlar için.

Sokaklar giderek boşalırken fırtına artıyor, penceresinin kenarına oturmuş usulca dışarıyı seyreden küçük çocuk yarın sabah dışarı çıkıp yorgunluktan bitkin düşene kadar oyun oynamak için sabırsızlanıyordu. Ah, bir de unutmaması gereken bir şey vardı tabii. Bu sefer kaçırmayacağından emindi, çok hazırlık yapmıştı ve onun geleceğine inanıyordu. Saat gece yarısına yaklaşırken Jeongin uyuma saatinin geçtiğini fark ederek hemen gidip babasının kucağına atladı ve yanağına bir öpücük kondurdu.

" lütfen baba, anneme bir şey de. Uyumak istemiyorum"

Babası her ne kadar Jeongin ile vakit geçirmek istese de sorumluluk sahibi bir ebeveyn olarak çocuğunun bu saatte yatırmalıydı, hatta çoktan gecikmişti. Olsun, yarın noel tatiliydi ne de olsa, bu demek oluyordu ki ailesiyle istediği kadar vakit geçirebilecekti.

" üzgünüm ama küçük Jeongin'in artık yatması gerekiyor, değil mi?"

" hayır, istemiyorum!"

Küçük çocuk babasının kucağında çırpınırken çok geçmeden odasına varmışlardı. Babası oğlunu yatağa yatırıp başını okşarken, Jeongin artık pes etmişti. Yine olmamıştı işte, her zamanki gibi gecenin bu saati evde tek başına dolaşması gerekiyordu. Bundan ise ölesiye korkuyordu ancak her seferinde merakına yenik düşüyordu.

" iyi uykular bebeğim~ Hemen uyu ki çabucak sabah olsun ve birlikte hediyelerini açalım, olur mu?" Jeongin sıkıntıyla kafa salladığında babası oğluna iyi geceler öpücüğüne verip odadan çıktı.

Az sonra evdeki tüm ışıklar sönmüş, bunu fırsat bilen Jeongin ise yatağının altına sakladığı el fenerini ortaya çıkarmıştı. Elindekinin çalışıp çalışmadığı kontrol edip sağlam olduğundan emin olunca yorganının altından çıktı.

Kapıya ulaştığında bir an tereddüt etti ancak bir korkak gibi davranmaması gerektiğini birçok kez tekrarlamıştı zaten. Duruşunu dikleştirip yavaşça kapıyı açtı ve birkaç saniye bekledi. Hiçbir tepki gelmeyince anne ve babasının çoktan uykuya daldığını anladı ve derin bir nefes alarak odasından çıktı.

Uzun koridorda parmak ucunda ilerledi ve tahta merdivenlerden birkaç gıcırta eşliğinde indi. Evin salonuna ulaştığında artık rahat davranabilirdi, anne ve babası üst katta yatıyordu ve çok yüksek olmadığı sürece oraya pek ses gitmezdi zaten.

Büyük salona adımını attığında gözüne ilk çarpan şey ışıldayan noel ağacı ve altında sadece kendisine ait olan çeşit çeşit hediyelerdi. Her ne kadar tek çocuk olsa ve ailesi onu çoğu zaman yeterince şımartsa da, noelde her şey bambaşka olurdu. Tüm çocuklar sıkıcı evlerinin bir günlüğüne rengarenk olmasına bayılırdı ve Jeongin de onlardan biriydi. O da diğerleri gibi tüm yıl bugünü beklemişti. Evin her tarafı süslerle donatılmışken küçük çocuğun etrafa ışık saçan gözlerle bakması gayet normal bir şeydi.

Ayakları onu ister istemez noel ağacına doğru sürüklerken buna engel olmak aklının ucundan bile geçmezdi. Yerdeki minderlerden birine oturdu ve hayranlıkla hediyelerine bakmaya başladı.

Kar Küresi-I.NHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin