Motor yarışı... O yarış bazı şeylerin farkına varmamı ve ya da bazı şeylerin oluruna, akışına bırakmamı sağlamıştı. Bazı şeylerin zamanla olabileceğini göstermişti bana.
Jungkook ile o günden sonra aramızda ne değiştiğini bilmiyordum. Sanki her şey aynıydı. Onda bir şeyler vardı. Tokayı bileğimden çekip aldığı gün aramızda bir şeylerin değiştiğini düşünmüştüm. Ama galiba yanılmışım. Tokam ise hala bileğindeydi. Neden olduğunu bilmiyordum ve ya da bilmek istemiyorum da diyebilirdik.
"Ben küçükken hep goril taklidi yapardım hatırlıyor musunuz?"
"Pek taklit olduğu söylenemez bence. Çünkü hala goril gibisin."
Jaehyun ve Rose arasında geçen konuşma masadaki herkesi güldürürken ben ise burada değildim. Kafam başka bir yerdeydi. Nerede olduğunu ben de bilmiyorum.
"Bunun nesi var? Astral seyahat mı ediyor?"
"Hee. Birilerinin kalbinde ediyor."
Herkes anırmaya başlarken ben ise gözlerime devirerek masaya döndüm. Jennie suratıma şüpheyle bakıyordu. Yanımdaki Jaehyun'un kahvesinden bir yudum aldım ve yemekhanede etrafa bakınmaya başladım.
"Jimin nerde?"
"İşemeye gitti. O da çok işiyor bu aralar."
"İçin de mi tutsun seni aptal."
Onlar bir konuşmaya dalmış giderken ben yerimden kalktım ve lavaboya ilerlemeye başladım. Aklımda deli sorularla birlikte.
Jungkook cidden iradeli biri miydi yoksa sırf girdiğimiz iddia için mi dayanıyordu? İddia bittikten sonra ya eski Jungkook geri dönerse. Kızlarla gününü gün etmeye devam eder miydi? Bunca zamandır buna dayanmak bu kadar zorken bu saatten sonra dayanamazdım. Onunla biraz bile yakınlaştıktan sonra, o gülüşünü yakından izledikten sonra, kokusunu dört bir yanımda hissettikten sonra olmazdı dayanamazdım.
"Hey? İyi misin?"
Omzuma dokunan el ile arkama döndüm. Taehyung kaşları çatılı ve yüzünde kuşkulu bir ifade ile bana bakıyordu.
"İyiyim iyiyim... Sen bir şey mi diyecektin?"
Elini omzumdan çekti ve ceplerine soktu. Alnında bir saç bandı vardı ve saçlarını iki yana ayırmıştı. Kulağında da irili ufaklı küpeler.
"Sana üç defa seslendim dönüp bakmayınca endişelendim. Pek iyi görünmüyorsun dalgın gibisin bir sorun mu var?"
Gözleri şüphe ile yüzümde dolaştı. Taehyung iyi biriydi. Herkes Jungkook ile arkadaş olmasına çok şaşırıyordu.
Başımı aşağı yukarı salladım ve kollarımı göğsümde bağladım.
"Kusura bakma dalmışım öyle... Benim bir lavaboya gitmem lazım. Sonra görüşürüz."
Arkamı döndüm ve sarı saçlarımı düzelttim.
"Bu dalgınlığın sebebi Jungkook değil mi?"
Olduğum yerde mıh gibi kaldım. Ayaklarım sanki yere yapışmıştı. Etraf dönüyordu sanki. Kalp atışlarım ise ilk defa birbirine sarılan iki aşığınki gibi hızlanmıştı.
Tereddütle koridoru kontrol ettim. Öğle arasında olduğumuz için boştu. Başımı omzumun üstünden Taehyung'a çevirdim. Yüzüme tatlı bir tebessümle bakıyordu.
"N-ne saçma-"
İşaret parmağını dudaklarına doğru götürdü ve bana sus işareti yaptı. Zorla yutkandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Oh My / Liskook
Fanfiction"Biraz eskimiş deri bir ceket. Kötü bir şöhret, doyumsuz alışkanlıklar ve karşı konulamaz bir çekim." "Sen okulun en güzel kızı ol aynı zamanda en popüleri. Ünlü oyuncu Kim Woo Bin'in kızı ol. Ama git Jeon Jungkook'a aşık ol." Jisoo'nun söylediği cü...