bu bölüm, akşam atıcam diyip atmadığım torbacijk bebişim için :((
annem keşkee sözlerimi tutabilen biri olsam :(bir sonraki bölümün final olduğunu bilmek beni üzüyor ama uzatmak ister misiniz diye sorduğumda hiç kimse cevap vermediği için elmecbur diyerek tadında bırakıyorum..
umarım hoşunuza gider. bu bebişlerin artık kavuşması gerekliydi.
sizi seviyorum, iyi okumalar <3-
yanımdaki arkadaşlarımla beraber taehyungun evinin biraz gerisinde bekliyorduk. ne yapacağımızı planlamaya çalışıyorduk ancak korkuyorduk da biraz. en sonunda bir adım atmaya karar vermiştim. kimsenin bir şey yapacağı yoktu. öylece tarehyungu bırakamazdım. "tamam" dedim yanımdaki gruba dönerken. "görev dağılımı yapacağız." yanımdaki yoongi kafasıyla beni onayladı. "ben, namjoon ve wooyoung arkadan dolaşıp güvenlikleri odunla bayıltırız." içeri girecek kişi ben olduğumdan diğerleri gözcülük yaparken ben taehyungu alacaktım. "tamam. hoseokla jimin de arabayı almaya gider. hızlıca çıkarız."herkes dediğimi onaylarken namjoon itiraz edecek gibi oldu. "güvenlikleri nasıl buraya çekeceğiz?" jimin, namjoonun dediğine gülerken "ben hızlı koşarım." dedi. depo olayı aklıma gelirken güldüm. "tamam o zaman herkes onayladıysa başlıyoruz."
kimseden ses gelmeyince bahçe kapısına ilerledim. kafama taktığım siyah, nike marka şapkamı düzeltip arkamda duran jimine kafa salladım. işaretimi alıp güvenliklerin önüne bir anda çıktı. yüzündeki maskeden dolayı şüpheli olduğu için hemen yerlerinden ayrılan güvenliklerle jimin onları tuzağa çekeceğimiz yere götürdü. namjoon, yoongi ve wooyoung ellerinde odunlarla arkadan gelip güvenliklerin ensesine vurduğunda üç adam da yere yığılmıştı. hemen ağaçların arasından fırlayıp kapıya koştuğumda hoseok da yanımdan ayrılıp arabanın yanına gitmişti.
büyük pencerenin yanına çömelip gri silikonu eşelemeye çalıştım. azıcık çevirince elime değen anahtarla sevinmiş ve biraz daha uğraş sonucu anahtarı çıkarabilmiştim. pencerenin altından kapıya ulaşırken anahtarı yuvaya taktım. elimden geldiğince sessizce çevirince kapıyı ufaktan itmiş ve açılmasını sağlamıştım. kapıyı arkamdan kapatınca hemen merdivene yöneldim. döndüğüm anda karşıma çıkan kadına korkuyla bakıyordum. bağırma isteğimi zorla bastırırken kadın kolumdan tuttuğu gibi sürüklemişti beni. taehyungun dedesinin bahsettiği kadın bu olmalıydı.
benimle beraber üst katlara çıkarken en dipteki kapının önünde durdu. cebindeki anahtarı çıkarıp üç kere kilitlenmiş kapıyı açtı. beni içeri itmeden önce 'çabuk olun.' diyerek uyarıda bulunduğunda kafamı salladım ve içeri adımladım. kapıyı arkamdan kapattıktan hemen sonra yatakta öylece uzanan taehyungu gördüm. gözlerim bile onun özlemiyle dolarken kokusunun ciğerlerime dolmasıyla burnumun ucu sızladı. 'yemek istemiyorum dedim. kaç kere daha geleceksiniz?' demişti. gülümsedim yatağına yaklaşırken. 'ama efendim yemezseniz güçsüz düşersiniz.' kafasını gömdüğü yorgandan çıkarıp bana baktığında gözleri kocaman olmuştu. üzerindeki yorganı hemen kenara atıp yanıma koştuğunda çabucak kollarım arasında girmişti. ellerim hemen beline yerleşirken kafamı boynuna gömüp derin soluklar aldım. 'nasıl gelebildin buraya?' dedi şaşkın bir sesle. dudaklarımı alnına bastırırken kokusunda dinlene dinlene öptüm özlediğim bedeni. 'aşkın beni bu hallere getirdi taehyung. dayanamadım, çıktım geldim.'
elleri belime daha sıkı sarılırken ben de onu daha çok sarmaladım. öyle ki kapıdaki görevliyi ve hemen gitmemiz gerektiğini unutmuştum. panikle kollarımızı ayırdım. "hadi hemen gitmemiz lazım. dışarıda bizi bekliyorlar." şaşkınca bana bakarken pencereye ilerledim. büyükbabasının dediği gibi çok yüksel değildi. yatağındaki yorganı alıp aşağıda attım. yastıkları da düşmemizin ihtimal dahilinde olduğu yerlere atarken taehyung hala olduğu yerde dikiliyordu. "taehyun acele etsene biraz." yanıma ilerledi. "babam bizi bulursa öldürür farkında mısın jeongguk? nasıl kaçacağız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my oh my
Fanfictiontüm hayatım üzerine yemin ederim iyi bir çocuktum. bu gece o olmak istemiyorum.