38

618 51 47
                                    

SeLaM iNsAnLaR
5k ne amk kafayı yemişsiniz
yov siz şopşirik misinaz
👁👄👁

---

Taeil

Bir bölüm daha biterken içim bayılmış bir şekilde Jungwoo'nun sümüklü peçete havuzuna bir damla daha eklemesini izledim.

Üç gündür aralıksız bir şekilde dizi-film izliyorduk ve artık Netflix kusmak üzereydim. Doğduğumdan bu zamana kadar bu kadar şey izlememiştim.

Bölüm sonu jeneriği akarken hıçkırıklarının arasından:

"Benim hayatım da bunun gibi..." diyen Jungwoo'ya döndüm.

"The Blood of Zeus mu senin hayatın gibi?"

İyice kafayı yedi bu.

"Benziyo yani."

İzlediğimiz saçma şeyler duygusal bile değildi ve ne zaman bunların başına otursak Jungwoo çeşme gibi ağlamaya başlıyordu.

"Woo biz de neden diğerleri gibi normal bir yaz tatili yaşamıyoruz? Neden biz de tatile gitmiyoruz mesela? Niye bizim güneş yanıklarımız yok hala Jungwoo ha niye?"

"Hani benimle yaptığın her aktivite kaliteli zamandı..."

Yazın ortasında battaniyelere sarılıp oturuyorduk ve yine yazın ortasında sıcak çikolata içiyorduk. Çünkü beyefendinin sebebini hala bilmediğim depresyonuna tam olarak girmesi için kış havası yaratmamız lazımmış(!), bu yüzden de gelecek olan faturaya aldırmadan klimayı sonuna kadar köklemiştik.

Diğer bölüme geçecekken daha fazla dayanamayıp kumandayı kaptım ve televizyonu kapatıp ışığı açmak için kalktım.

Jungwoo'nun sızlanmasına aldırmadan klimayı da kapattıktan sonra salona döndüm ve Jungwoo'nun ne kadar kötü olduğunu gördüm.

Karanlık ortamda bu kadar fark edilmiyordu ama o resmen... çökmüştü.

"Ya hyung açsana izliyorduk işte."

Yanına gidip battaniyeleri kaldırdım ve ona yandan sarılarak başını göğsüme koymasını sağladım.

"Jungwoo lütfen ne olduğunu anlatır mısın?"

Jungwoo, hala kurumamış olan gözyaşlarının arasından burnunu çekerek:

"Önce bana bir şarkı söyler misin... lütfen?" diye sordu.

İşte yine başlıyoruz... Dizi izlemediğimiz zamanlarda da konser alanına çeviriyorduk salonu. Eğlenceli bir şekilde güle oynaya şarkı söyleme çalışmalarım boşa çıkıyordu sürekli. Jungwoo inatla hüzünlü şarkılar söylüyor ya da söyletiyordu.

Onu sakinleştireceğini bildiğim bir şarkıyı mırıldanırken de yavaşça parmaklarımı saçlarının arasından geçiriyordum.

Nefesleri düzenli bir hal almaya başladığında ve şarkının da sonuna gelince uyuyup uyumadığını kontrol etmek için öne eğilecekken birden yüzüme doğru uzattığı telefonuyla olduğum yerde kaldım.

Yavaşça telefonu alıp okumaya başladım.







Jungwoo&Lucas

Jungwoo:
Tamam güldük eğlendik şimdi gel çabuk şuraya

Lucas:
Jungwoo sen benimle dalga mı geçiyosun acaba

riding & rolling and chatting//nct&wayvHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin