" Ee, daha orada ne kadar oturmayı planlıyorsunuz?"
Eski koltuğun üzerinde kucağındaki kitap ile oturan Lily, kapıda dikilen siyah saçlı adama baktı.
" Böyle iyiyiz, değil mi Jhon?"
" Ne demezsin." dedi James, sıkıntıyla yanaklarını şişirdi. Elindeki topu duvara sektirmekten usanıp bir kenara attı. " Keşke biz de St. Mungo ya gitseydik."
" Saçmalama, orada bulunmak için hiçbir sebebimiz yoktu." Her ne kadar Lily de aksini düşünüyor olsa da, karşılarındaki koltuğa yerleşen Sirius un yanında bunu dillendirmek pek de akıllıca olmazdı.
" En azından bütün gün sıkıntıdan patlamazdık!" dedi James huysuz huysuz.
" Ne dediğine dikkat et ahbap, senden daha kötü durumda olanlar da var." Sirius acı acı güldü. " Ee, madem evimde kalıyorsunuz. Madem bütün gün bir başımızayız, anlatın bakalım."
Lily " Daha önce de muggle doğumlu olduğumuzu söylemiştik." dedi. " Pek de anlatılacak bir şey yok."
" Ondan bahseden de kim?" Sirius yüzünü buruşturdu. " Ne yapmayı seviyorsunuz? Quidditch sever misiniz mesela?"
" Bak, şimdi ilginç konuşmaya başladın işte." dedi James. Kenara fırlattığı topu bir accio ile avcuna geri aldı.
Saatlerce onunla havadan sudan bahsedip durdular. Lily, çökmüş ve yorgun görüntüsünün altında Sirius Black in çok renkli bir kişiliğinin olduğunu fark ettiler. Öleceğini bilmek Lily e garip bir üzüntü veriyordu. Bu tamamen haksızlıktı.
" Sen niye sürekli bana ölecekmişim gibi bakıyorsun?"
Lily, onu izleyen Sirius un sesiyle irkildi. Iki dakikadır adama gözlerini diktiğinin farkında bile degildi.
" Yo, bunu nereden çıkardın?" Lily gülümsemeye çalıştı.
" Kuşlalesi herkese öyle bakıyor, kişisel algılama." dedi James basitçe. " Özellikle de annem azarladığında. "
"Hiç de bile." Lily ona kaşlarını çattı. " Ayrıca sana başkalarının yanında bana öyle deme, dedim ya."
" Ne demeyeyim kuşlalesi?"
" Uyuz."
Sirius un gülüşü köpek havlamasını andırdı. " Merlin, siz ikiniz bana çok sevdiğim iki insanı hatırlatıyorsunuz... Kuşlalesi nin anlamı ne?"
James ona zevkle anlatmaya başlarken koridorda bazı hareketlenmeler oldu. Sohbetten sıkılan Lily kitabını kenara bıraktı ve koltuktan kalktı. Gelenler Harry ve Weasleyler'di. St Mungo dan geri dönmüşlerdi.
" Oh, sonunda geldiniz. Ben de tam-"
Harry yolundan çekilmesi içi onu hafifçe kenara itti. Yüzü bir inferiyi andırıyordu. Hiçbir şey söylemeden rüzgar gibi merdivenlerden yukarı çıktı. Lily arkasından şaşkınca bakakaldı. Yanlış bir şey mi söylemişti? Yüzünden ne düşündüğü belli olacak ki Ron yanıt verdi.
" Yorucu bir gün oldu sadece." dedi Ron, Lily nin omzunu patpatladı.
" Sizce söyledikleri gerçekten doğru mu?" dedi Fred Harry nin kaybolduğu yere bakarken. " Harry de bir sorun mu var-"
" Doğru konuş bakayım George," Mrs. Weasley onu azarladı, " Nereden çıktı bu şimdi? Tren yolculuğu hepimzi yordu, hepsi bu. Hadi, birazdan yemek hazır olur. Yukarı çıkıp ellerinizi yıkayın."
O gün tamamen normal ve sessizlik içinde geçti. Weasleylerin anlattıklarına göre Mr. Weasley in durumu iyidi. Bu ruh hallerini büyük ölçüde olumlu yönde etkilemişti. Onların neşesine katılmayan tek kişi Harry di. Ne yemek için ne de onunla konuşmaya gelen insanlara için odasından çıkmamıştı. Akşam olup herkes kendi köşesine çekilmeye başladığı zaman Ron onlara uzayan kulaklardan ne duyduklarını anlattı. O zaman Harry nin bu garip davranışlarının nedenini anladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
L.L.P.
FanfictionAdımı büyükannemden miras alan, yeterince cesaretin varsa hicbir seyin imkansız olmayacağını öğreten kadının kızıyım. Sağ Kalan Çocuğun kıymetlisiyim. Ben, Lily Luna Potter. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Geçmişte yapılan bir hata, geleceğin ne...