ÇIĞLIK

61 4 0
                                    

  Bir sabahta düzgün uyansam ne olur ya!!! Nasıl uyandım bilmiyorsunuz tabi. Ben tam uykumun en güzel yerindeyken Ata efendi üzerime 1 sürahi soğuk suyla uyandırdı. Yok yani sen beni dürtsen ben uyanmam mı sanki? Kendime geldiğimde Ata gülmekten karnını tutmuş kıvranıyordu. "Ne oluyor lan!" diye bağırdığımda Ata gülmenin verdiği nefessizlikten dolayı kesik kesik. " Oğlum... ıslak ıslak... ayrı... yakışıklı oldun" diyip kahkaha atmaya başladı... kafamın altında ki yastığı tutup ona fırlattım. "Oğlum sen salak mısın? ergen ergen hareketlerle benim sinirimi alt üst etme siktir git!" dedim. sonra ayaklarımla yorganımı tepip ayaklarımı yatağın kenarında sarkıtmaya aşladım. Terliklerimi giyip banyonun yolunu tuttum. Elimi yüzümü yıkarken Ata efendi de kapının pervazında bana bakıp gülüyordu. "Ne gülüyorsun lan! " dedim. Bana hülyalı hülyalı bakıp; "Ecir lan şu yeni gelen mühendis, Çok güzel demi?" dedi Mal ya bu çokcuk. Hem bunun burda ne işi var dı bu saatte? "Ata hayırdır bu saatte sen ayaktasın? Beni 1 sürahi soğuk suyla  beni uyandırmak için burada olmadığını biliyorum. Yani o kadar salak değilim" dedim oda bana elinde ki yastığı fırlattı. Bu süre biriminde odama geçmiş ben kıyafetlerimi ayarlamaya çalışıyordum. "Oğlum sen beni neden dinlemiyorsun? Ben sana Alya diyorum sen bana ne diyorsun?" Dedi. Alya kim ya? ona dönüp anlamaz bir şekilde baktım o da 'oğlum sen hakkikaten malsın' der gibi baktı. Evet ne de olsa 7 yaşından beri birlikteydik ve gözlerimizle ne dediğimizi anlayacak kadar birbirimizi tanıyoruz. "Yeni gelen mühendis"   dedi bende "Haaa evet evet güzelmiş. bence sen hiç kaçırma" dedim gülerek o da; "Yok oğlum bu öyle değil. Bak bu başka" dedi Ben de kafamı sallamakla yetdim. Banyoya girip sıcak bir duş aldım ve traş olup odadan çıktım. Ata yoktu. Bende giyinip aşağıya indim. Herkes masada oturmuş beni bekliyordu. Yerime geçip oturdum. Zeliha sultan gelip çaylarımızı doldurmaya başladı. Ata "Vallaha Zeliha sultan senin yemeklerin başka ha bir omlet yapmışsın hayatımda yemedim böyle bir şey. Vallaha bak." Dedi. Bende kafasına bir tane geçirip "Tabii lan! O bir tanedir" dedim. Zeliha sultan benim olmayan annem gibidir... Zeliha sultan gülerek yanımızdan ayrıldı. Bizde kahvaltımıza döndük. Kahvaltımızı yaparken telefonum çaldı. Baktım bilinmeyen numaraydı. Açtım. "Alo! buyrun?" Dedim. "Merhaba efendim ben Alya, yeni İnşaat mühendisi" Dedi Gözüm Ata kaydı. Yemek yiyordu. "Söyle Alya" dedim Ata direk bana baktı. Ve ağzına koyduğu lokma boğazında kaldığı için öksürmeye başladı. Alya endişeli bir sesle "Şey... efendim kardeşim biraz kötü bugün işe gelmesem olur mu?" Diye sordu. "Olur tabii. Durumu nasıl eğer birşeye ihtiyacınız varsa gelelim?" dedim. Birden arkadan bir çığlık sesi geldi. Sonra Alya "Yok saolun efendim ben hallederim" dedi ve ağzından bir hıçkırık koptu. Ne oluyor orda ya? Masadan kalkıp "Nerde sin?" diye sordum masadakiler bana şaşkın şaşkın bakıyorlardı. "Alya nerdesin dedim!" Evinin adresini verdi ve kapattı... 

       ALYA...

 "Mine! yapma lütfen!" diye yalvarıyordum. O bağırdıkça ben daha çok ağlıyordum... Babamdan sonra kendini toparlayamadı... Babam iflastan sonra intihar etmişti. Ve mine çok kötü durumda. Akşamdan beri bağırıp ağlıyo... Kaç tane iğne yapıldı ama hala aynı. Odaya kendini kapattı ve ordan çıkmıyor. Kapı çalınca hemen kapıya koştum. Açtığımda endişeli 2 çift gözle karşılaştım. Ecir ve Ata bey. İkisi aynı anda "Neler oluyor?" diye sordu.. Nasıl anlatıcam ben???

   ECİR....

Atayla irlikte kapının önüne geldiğimizde çığlık sesleri apartmanda yankılanıyordu. Kapıyı çaldık. Saniyeler sonra kapı açıldı. Kapıyı açan Alyaydı ve gözleri şiş ve kırmızıydı... Atayla aynı anda "Neler oluyor?" diye sorduk... Biraz bekledi. Ve ağzından bir hıçkırık koptu ve yere çöktü... İçerden. "Baba!!!! "  diye ses geldi ve cam kırılma sesi ve ardından birden ses yok oldu. Alya endişeyle kalkıp sesin geldiği kapıya yöneldi... Ata ve ben hala ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Çünkü gerçekten ne oluyor çok merak ediyordum. Alya kapya "Mine! mine ses ver Mine" Diye hem bağırıp hem kapıyı yumrukluyordu. Bize dönüp "Kapıyı açın lütfen!" diye fısıldadı Ata'yla birbirimize baktık. "Lütfen!" diye bağırdı Alya. Bende kapının önüne geçip "Çekil" dedim çekildi ben var olan gücümle kapıya yürüdüm. Kapı kırılarak açıldı. Ve gördüğüm manzara karşısında şok oldum....  

-----------

Çok fazla geç yazdım üzgünüm...

KATİL PReNSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin