Yolculuk bitmişti. Kapıyı çaldığımda artık ailemle birlikteydim. Duraksadım , dört yıl boyunca yaşadıklarımı düşündüm. Artık hepsi geride kalmıştı. Derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım.
Kapı açıldığında herkes sevinç çığlıkları atmaya başladı. Ama benim içimdeki çığlıklar sevinç çığlıkları değildi.
Artık her şey bitmişti. Akşam olmuştu. Kapı çaldığında içeri Gül girdi. Bütün lise boyunca en yakın arkadaşım Gül'dü. Ama üniversiteye gittiğimde eskisi kadar sık konuşmamaya başladık. Ama şu an Gül'le eskiden olan arkadaşlığıma o kadar çok ihtiyacım var ki.
Gül'le birlikte odaya geçtik. Eskilerden konuşmaya başladık. Üniversite boyunca yaptıklarının çoğunu anlattı. Dinliyomuş gibi gözüksem de aklım başka yerlerdeydi. Gül anladı ama üzgün olduğumu anladığı için ne olduğunu sormadı.
Sabah kalkar kalkmaz üstümü giyinip dışarı çıktım. Gül'le akşam anlaştığımız restorana gittim. Gül daha orda değildi. Cam kenarındaki bir masayı seçip oturdum. Gül'ü beklerken tekrar geçmişe daldım. Aklımdan sürekli Efe geçip durdu.
- Deniz!
Deniiiizz!
- Hı. Efendim?
- Bakıyorum da yine hayallere dalmışsın.
- Hiç. Öyle bir şeyler düşünüyodum.
- İyi misin?
- İyiyim iyiyim.
- Dünden beri aklında bir şeyler var gibi. Anlatmak istersen dinlerim.
- Gül, çok isterim ama biraz zamana ihtiyacım var.
- Sen nasıl istersen. Ne zaman anlatmak istersen ben burdayım.
- Teşekkür ederim.
Siparişlerimizi verdik. Gül yine bir şeyler anlatmaya başladı. Ama benim aklım yine Efe'deydi. Ona haber vermeden çıkıp gitmiştim. Onu terk etmiştim. Bir yandan bunun için kendimi çok suçlu hissediyordum. Onu çok seviyordum. Ama en doğrusu buydu. Onu terk etmem gerekiyordu.
Gül'ün seslenmesiyle irkildim. Her zamanki gibi yine dalıp gitmişim.
- Deniz iyi olduğuna emin misin ? Beni endişelendiriyorsun.
- İyi değilim Gül , hem de hiç iyi değilim.
Bir kaç saniye Gül'e anlatsam mı diye düşündüm. Birilerine anlatmam lazımdı. Etrafıma baktığım zaman da Gül'den başka dertleşicek kimsem yoktu.
- Gül ben birini terk ettim.
- Ve şu an bundan suçluluk mu duyuyorsun?
- Hem de nasıl. Ama yapıcak başka bir şeyim yoktu. Onu bırakmak zorundaydım. Efe'yi bırakmak zorundaydım.
Tam o sırada telefonum çaldı. Yine Efe arıyodu. Dünden beri belkide yüzüncü arayışı. Telefonu kapatıp tekrar Gül'e döndüm.
- O muydu?
- Evet. Sahile inip biraz yürüyelim mi ? Biraz hava alsam iyi gelicek sanırım.
- Tamam. Sen nasıl istersen.
Hesabı ödedikten sonra sahile doğru yürümeye başladık. Temiz havaya çıkmak az da olsa iyi geldi. Bir anda ;
- Üniversitenin ilk senesinde başladı , dedim.
Gül'ün bir şey demesini bekledim ama o da konuşmaya devam etmemi bekliyordu. Anlatmaya devam ettim.
●
Bugün ilk gün. İlk gün ilk ders. Alarmımı kapattım. Hemen hazırlandım. Saat yedideki kahvaltıya yetişmem lazım ama kimseyi tanımıyorum. Sakin ol Deniz. İlk gün. Eninde sonunda arkadaşın olucak. Hemen hazırlanıp kahvaltıya indim. Tepsimi alıp boş bir masaya geçtim. Oda arkadaşım olan Gizem'i yemekhanenin kapısında gördüm. Göz göze geldiğimizde gülümsedim. Kahvaltısını aldıktan sonra benim yanıma doğru gelmeye başladı. Açıkçası onu pek sevmedim ama şu ana kadar konuştuğum tek kişi o.
- Günaydın.
- Günaydın.
- Sanırım ilk gün en kötü gün olucak. Açıkcası kendimi şu an ezik gibi hissediyorum. Bu arada adın Deniz'di dimi?
- Evet.
Sürekli kısa kısa cevaplar verdim ama Gizem konuştukça konuştu. Sanırım onu bu yüzden sevmedim. Odadayken de telefonda yaklaşık bir buçuk saat felan konuştu. Bide biraz havalı bir şeye benziyo. O konuşmaya devam ederken bende etrafıma bakındım. Tam o sırada yemekhanenin kapısından bir çocuk girdi. Uzun boylu , sarışın . Çok yakışıklıydı. Bir an gözümü ondan alamadım. Ben ona bakarken bi an o da bana baktı ve göz göze geldik. Hemen kafamı çevirdim. O kadar çok utandım ki. Ama o hiç aldırmadı. Tekrar dönüp arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti. O sırada içimde bişeyler oldu. Sanki midemde kelebekler uçuşmaya başkadı. Ona tekrar baktım. O kadar yakışıklıydıki. Ama ona karşı şansım olmadığını hemen anladım. Yanında oturanların çoğu kızdı. Hepsi de çocuğun ağzına düşücekmiş gibi ona bakıyodu. O kızların yanında benim gibi bi kızın hiç şansı yoktu.
●
- O çocuk ...
- Evet. Efe'ydi.
Tam o sırada kafama bir su damlası düştü. Yağmur yağmaya başladı. O sırada sadece orda yağmurun altında durup denizi seyretmek, tekrar Efe'yi düşünmek istedim.
- Deniz, yağmur hızlanmaya başladı. Gel eve gidelim. Orda anlatmaya devam edersin
Hiç eve gitmek istemiyordum ama sadece "Tamam." Diyebildim. O sırada telefon tekrar çaldı. Arayan yine Efe'ydi.