0.5

130 11 1
                                    

5 bölüm oldu ve artık birilerinin arasını yapma vaktı geldi de geçiyor! İyi okumalar...
[Vote ve Yorum bırakmayı unutmayın minik bebeklerim]

Çantamı kontrol ettikden sonra kapımı kapatıp ana yola çıktım. Adımın seslenmesi ile korku içinde arkamı döndüm.
Mark:kim haneul!
Haneul:mark?
Kolumu sıkıca tutması ile küçük bir inilti bıraktım.
Mark:demek annenlerde kalıyordun! Uzun sürede orada kalacaktın değil mi?!
Haneul:ne yapıyorsun mark bırak kolumu!
Mark:o şerefsizi senin evinden çıkarken gördüm!
Haneul:ne? Sen ne saçmalıyorsun mark!
Kolumdan çekiştirdiğinde kolumu sertçe çektim.
Haneul:dokunma bana!
Mark:beni sinir etme! Ben senin sevgilinim o değil! Neden bana yalan söyledin?
Y-yoksa siz yattınız mı?!
Yüzüne sert bir tokat atarak sert bir biçimde konuştum.
Haneul:hatırlatırım...sen beni en yakın arkadaşımız ile aldatmışdın. Belki hala da görüşüyorsunuz.
Mark:ikisi aynı şey değil-
Haneul:ikisi tam da aynı şey. Fakat ben seni aldatmadım...henüz.
Mark:henüz?
Cevap vermeden ilerlediğim sırada önümde durup iki kolumdan da tutmuşdu.
Mark:henüz derken neyi kast ediyorsun?
Haneul:sen kendini çok akıllı sanıyorsun ya bunu da çözersin bence. Bu arada.
Kollarımda ki elini ittirip işaret parmağımı göğüsüne bastırdım.
Haneul:seni asla affetmedim. Affetmeyeceğim de.
Mark:h-haneul...lütfen.
Hızlı adımlar ile okula ilerledim.
...
Kafeterya'dan içeri girdiğimde irene koşar adımlarla yanıma gelmişdi.
İrene:jungkook'u görmen gerek!
Haneul:neden?
İrene:mark...kavga etmişler.
Haneul:yine mi?...kook nerede?
İrene:az önce okulun terasına gitti.
Haneul:tamam sağol.
Hızlı adımlar ile asansöre binmiş teras kata çıkmışdım. Kapılar açılır açılmaz gözlerimle onu aradım.
Haneul:jungkook! Neredesin?!
Biraz daha ilerlemiş dışarıyı seyreden bir beden görmüşdüm. Hızlı bir şekilde yanına vardım. Onu kendime çevirdiğimde gördüğüm manzara ile şoka girmişdim.
Haneul:j-jungkook? Bunu sana-
Jungkook:mark ile kavga ettim. Sorun yok.
Haneul:ne demek sorun yok? Şu suratına bak canın yanıyor mu?
Kafasıyla reddetmişdi. Elimi yanağına yerleştirip patlak dudağına dokundum.
Daha sonra gözündeki morluğa.
Elimi tutup avuç içime ufak bir öpücük bıraktı.
Jungkook:seni öpebilecek kadar iyi durumdayım.
Küçük bir kahkaha atmış saçlarını karıştırmışdım.
Haneul:merak etme hala yakışıklı görünüyorsun.
Jungkook:biliyorum.
Onu bu şekilde görmek canımı yakıyordu. Benim yüzümden bu haldeydi.
Haneul:mark okula gelirken beni gördü. Onunda yüzünde morluklar vardı.
Jungkook:beni bina'dan çıkarken gördü. Bu yüzden kavga ettik.
Ellerimi onun koluna dolayarak omzuna bir öpücük bırakmışdım.
Haneul:içimde ne olduğunu bilmiyorum ama...sen yanımda olunca sanki dünya sadece benim etrafımda dönüyor gibi hissediyorum.
Bana baktığında yüzünde ki o kocaman gülümseme ile bende gülümsedim.
Haneul:kook...
Jungkook:hmm?
Haneul:seni seviyorum.
Tüm bedeni'ni bana çevirerek yanaklarımdan sıkıca kavradı. Yaralı dudağı dudaklarımı bulurken. En içten gelen o duygu ile öpüyorduk birbirimizi. Elleri mermeri bulduğunda kollarımı boynuna dolamışdım.
Seoul manzarası öpüşmemize şahit olmuşdu...
Yavaşça ayrıldığımızda elimi yanağına götürerek okşamışdım.
Jungkook:seni öptüğümde dünya ile olan tüm bağlantım kopuyor.
Gülmüş ellerimizi kenetlemişdim.
Haneul:hadi gidelim.
Kafası'nı olumlu anlamda sallamış elimi daha sıkı kavrayarak asansöre binmişdik.
Haneul:şimdilik planımıza devam etmemiz gerekiyor.
Jungkook:o sahtekarla hala birlikde mi olacaksın?
Haneul:merak etme yakınlık olmayacak.
Jungkook:iyi olur...1 yıldır sizi çekiyordum artık sabrım kalmadı.
Ufak bir kahkaha'nın ardından yanağını okşamış açılan kapıdan çıkmışdık.
İrene:şükür neredesiniz? Mark çıldırdı.
Haneul:mark çıldırmaya hazır bir vaziyette. Her gün.
Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp bir sonra ki dersim için bir üst kata çıktım. Sınıfa girdiğimde suratı kıp kırmızı olmuş bir mark görmeyi beklemiyordum.
Yavaşça yanına yaklaşıp sorarca baktım suratına.
Mark:neredeydin?
Haneul:irene'la birlikdeydim. Ne olmuş yani? Onu da mı döveceksin?
Mark:biliyorum onunlaydın değil mi?
Haneul:saçmalama zamanın geldiğine göre gidiyorum.
Ondan uzakta bir yere oturarak ders ile alakalı notlarımı çıkartıp karıştırdım.
Mark:amacını anladım.
Haneul:neymiş benim amacım?
Mark:aklınca benden intikam almaya çalışıyorsun. Ama ben ne yapacağım biliyor musun? Senden asla ayrılmayacağım.
Haneul:söyleyeceğim tek şey kafayı yediğin olacak...kafayı yemişsin.
Bileğimi sert bir biçimde tutarak gözlerime baktı.
Mark:seni severken neden böyle yapıp canımı yakıyorsun?
Haneul:senin beni aldattığını duyduğumda en kötüsünü hissetmişdim. Üstelik arkadaşlarımın bile haberi var. Senden ölümüne nefret ediyorum mark.
Bileğimi bırakmış. Çatık kaşları eski halini alarak boğazını temizledi ve tekrar bana döndü.
Mark:herşeyi bir kenara bırakalım tamam mı? Baştan başlayalım.
Haneul:bu dediğin şey mümkün değil mark.
Ellerini belime sardığında onu ittirmeye çalışsamda daha sıkı tutuyordu.
İçeri giren ingilizce öğretmeni ile birbirimizden ayrılmışdık. Tuhaf bir şekilde ona bakarak tüm dikkatimi derse vermeye çalıştım.
...
Ders bitiminde eşyalarımı hızla toplayıp sınıftan çıktım.
Mark:haneul bekle!
Haneul:ne istiyorsun?
Mark:affet beni yalvarırım baştan başlayalım.
Haneul:seninle tekrar olabilmemiz için aptal olmam gerek! Şimdi beni rahat bırak!
Yoluma devam edemeden bileğimden tutarak beni kendine çekti ve sarıldı.
Haneul:ne yapıyorsun bırak!
Jungkook:hala utanmıyor musun?
Mark:neden utanacağım? O benim hala sevgilim.
Jungkook:seni sevdiğini mi sanıyorsun?
Haneul:tamam kesin şunu!
Jungkook:neden ona terasta ki öpüşmemizden bahsetmiyoruz?
Gözlerimi büyülterek jungkook'a yaklaştım.
Haneul:neden söyledin?
Sessiz bir isyanda bulunmuşdum.
Mark:beni delirtmek için söylüyorsun. Haneul irene ile olduğunu söyledi.
Jungkook:sanırım haklı...
Mark sinirli bir biçimde jungkook'un dibine kadar girmiş tehditkar bir şekilde konuştu.
Mark:haneul'ün seninle olmayacağını biliyoruz...komik olma.
Jungkook:pekala...öyle olsun bay sadakatsiz.
Mark:buradan uzaklaşsan iyi olur. Dudağı'nın diğer köşesini de patlatmamı istemiyorsan.
Jungkook:bekliyorum...
Haneul:yah! Mark çekil şurdan!
Var gücümle ittirdim ve jungkook'un önüne geçtim.
Haneul:saçmalamayı kes!
Jungkook'un bileğinden tutarak binadan çıkarttım. İkimizde arka bahçeye girip derin bir nefes aldık.
Haneul:neden öpüşmemizden bahsettin? Planımı bozucaktın.
Jungkook:anlamıyor musun? Mark'ın senin peşini bırakacağını sanmıyorum.
Başımı ellerim arasına alarak huysuzca mırıldandım. Jungkook ellerimi tutarak gülümseyerek baktı.
Jungkook:benim bir planım var...kesinlikle senden kendi ayrılacak.
Haneul:ne gibi bir plan?
Jungkook:sadece birşeyleri yanlış anlamasını neden olacağız...

[vote ve yorum bırakmayı unutmayın bebeklerim]

Déloyal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin