Pekala, bunu planlarken ne düşünüyordum bilmiyorum. Şuanda Vahşi Patiler mağazasının vitrininin en göze çarpan köşesinde tüm zerafetiyle oturan, Kurtlara özgü bazı gurur verici olduğunu düşündüğüm sembollerin üzerine usta bir işçilikle kazındığı yeni ayakkabıları hayranlıkla izliyor ve babamdan onu almak için harçlık koparmaya çalışıyor, yani okuldaki tüm sosyal klüplere katılan, toplum için çok faydalı işler yaptığını düşünen acayip entelektüel tiplerin tam da benimle dalga geçmelerini sağlayan şeyi yapıyor olmalıydım.
Ama yolun ortasında öylece, erkek kardeşimden aşırdığım bana birkaç beden büyükmüş gibi görünen -Jason'a düşük bel pantolonların geçen ayın modası olduğunu defalarca söylememe rağmen hala dolabı bu apaçivari kotlarla doluydu- pantolon, salaş bir tişört, sayesinde uzun saçlarımı bir şekilde gizlemeyi başarabildiğim bere ve yüzümde korku dolu bir ifadeyle dikilip Başvuru Bürosuna bakıyordum. Bunlara katlanmamın sebebi, artık içimde tutamadığım kendimi kanıtlama isteğimdi. Okuldakiler tarafından ilgi duyduğu tek şey Meow Meow etekler ve basketbol takımındaki kaslı delikanlılar olan sığ kız olarak tanımlanmak istemiyordum. Benim de cesur ve mücadeleci olabileceğimi herkese göstermek istiyordum. Hayır hayır, tabii ki bunun işin ucundaki 50.000 dolarlık ödülle bir ilgisi yok, unutun bunu. Ve üstümdeki damgadan kurtulmak dışında diğer faktör de gözüpek bir feminist olmamdı tabii. Kadınların fiziksel güç ve diğer birkaç konuda erkeklerden daha zayıf oldukları düşüncesine bir son vermeyi umuyordum. Bu müsabakalarda da bu önyargılar baş gösteriyordu, kadınlar katılamıyordu ama kurallar çiğnenmek içindir ve erkek kılığına girmemin sebebi de buydu. Belki de her şeyi değiştirecek, tarihe imza atacaktım. Belki de tüm kadınların idolü olacaktım. İşte tüm bu hayalleri gerçekleştirebilmem için, önünde durduğum küçük binaya girmek zorundaydım. Kırmızı renkte sert bir fontla Vampir-Kurtadam Müsabakaları İçin Başvuru Bürosu yazan levhaya gözlerimi kısarak bir kez daha baktıktan sonra, içeri adımımı attım.
Büronun içi lastik ve ucuz kahve kokuyordu. Arada bir içki kokusu aldığıma da emindim. Başvuru formları oraya buraya saçılmıştı. Müsabakalara katılacak olanların formları daha rahat doldurabilmeleri için birkaç yere masa ve sandalyeler serpiştirilmişti. Bu kadar erkeğin arasında biyolojik olarak -çünkü şuan da tam bir erkek gibi görünüyordum- tek kız olmam biraz canımı sıksa da bunu sorun etmedim, karşıma çıkan her adamın bana tecavüz edeceğini sanan kızlardan biri olduğum söylenemezdi.
Danışma masasına doğru dikkatle ilerledim. Bacaklarımı aça aça serseri bir şekilde yürümeye özen gösteriyordum, çoğu erkeğin böyle yürüdüğünü görmüştüm. Hoş, böyle itici hareketlere gerek duymadan, kibar bir erkek rolü de yapabilirdim ama kendi kimliğime edilen hakaretlerin üstüne bir de bu kaba saba adamların arasında da ibne diye adlandırılmaya hiç niyetim yoktu. Bu şehirde insanların kalıplaşmış önyargılı düşüncelerinden arınamamış durumda olduğuna hiç güzel olmayan bir şekilde şahit olmuştum zaten.
Danışmadaki adamın tamamen kel kabak gibi bir kafası vardı ve uzun boyluydu. Onun bir vampir olduğunu hemen anladım çünkü kurtlar hiçbir zaman kelleşmezdi. Bizim kurtinsan -kurtadam kelimesi kulağa daha havalı gelse de feminist ruhum onu kullanmamaya dikkat ediyordu- olduğumuzun kanıtı saçlarımızda parıldayan, bir tanecik, altın saç teliydi. Saçları zaten altın sarısı olanlarda bile bu tel hemen dikkat çekerdi. O bir tane tel, kesince bir saat içinde geri çıkıyordu, veya kuaförde boyatınca anında boyayı geri kusuyordu. Onu gizlemenin yolu yoktu. Bu yüzden, hiçbir kurtinsan tamamen kel sayılmazdı. Saçlarımız hiç dökülmüyor ve kestirdiğimizde iki ay içerisinde hemen uzuyordu. Vücudumuzun diğer bölümlerinde bu kılların çabuk uzama meselesinin gerçekleşmemesi de kurtların vampirlerden daha iyi olduğuna bir kanıttı.
Kel vampir bana bir formla kalem uzattı ve işim bittiğinde arkadaki kapıya girmemi söyledi. Başımı çevirdiğimde yanındaki geniş camda beyaz panjurlar bulunan kapının önünde sıra olmuş adamlar gördüm. Vampir olduğu için istemeye istemeye -vampirleri sevmezdim- kel adama teşekkür edip sandalyelerden birine bacaklarımı bilerek pergel gibi açıp oturarak formu inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ SAVAŞÇI
Hombres LoboWolfireCity'de vampirler ve kurtadamlara göre hayat huzurlu, ve televizyonlarda yayınlanan Vampir-Kurt müsabakalarını izlemek çok eğlenceliydi, ama 17 yaşındaki kurt Mackenzie Young bundan hiç memnun değildi çünkü müsabakalara sadece erkekler katıla...