*Halit'in cenazesinden sonra*
Ekinci evi
— Bu şekilde davranmaya devam edeceksinizse, gerçekten hapise girebiliriz! - sinirle söyledi Şahika.
— Haklısın, bu konuyu kapatmalıyız ve bir daha açmamalıyız, - Ender, Şahika'yı destekledi.
— Bu kadar rahat olmanıza inanamıyorum. Bize kuyu kazmak için o kadar kişi varken, siz böyle konuşuyorsunuz ya, pes yani! - bunu söylerken Yıldız panikle geziniyordu salonda.
— Yalnız, Yıldızcığım, biz birbirimize kuyu kazabiliriz ama yabancı biri, karşımıza çıkıp da, tehdit edecek kadar cesareti olursa, şapka çıkartırım.
— Şakayı bırak, Ender... - dedi Yıldız.
— Yıldız, hepimiz ifade verdik, gördüğün kadarıyla da, hapiste de değiliz, durumuna şükür etsen daha iyi olmaz mı? Allah aşkına, bizimle kim uğraşacak ? Yarım akıllı Zehra mı? Erim mi? Kim? Hem, biz Halit'i öldürmedik ki, birbirimizi koruyorduk, bu bir cinayet değil, anla bunu artık! Bu kadar. Şimdi, birbirimize söz verelim: ölene kadar, bu sırdan hiçkimsenin haberi olmayacak, tamam mı? - soğuk tonuyla söyledi Şahika.
Derin bir sessizlik. Yıldız hiç inanmıyordu Şahika'ya, bunca olaylardan sonra, yüzünü görmeyecek kadar nefret ediyordu ondan, şimdi de zor katlanıyordu her şeye ama güvenmek zorundaydı, tamamen çıkartmak istiyordu hayatından bunları, Ender'i bile, daha huzurlu hayat bulmak tercih ediyordu kendine, entrikadan, herkesten uzak. Ender desek, onun da durumu farklı, Şahika'yı sanki sevmiyormuş gibi numara yapıyor Yıldız'ın yanında, aslında, her şey daha farklı olacaktı, Kaya gittikten sonra, Şahika'yla ilişkisini herkese söyleyecekti ama şimdi ne zamanı, ne de sırası değildi.
— Tamam, söylediğin gibi olsun. Ama ben sizi birkaç ay görmesem daha iyi olur bence... buralardan uzaklaşmak istiyorum, belki de yeni hayatıma böylece el uzatmış olurum - dedi Yıldız.
— Okay,ben de kabul ediyorum teklifini... - istemsizce cevap verdi Ender.Yıldız çantasını aldı, kızlara veda edip, evden çıktı. Ender de gitmek üzereydi ama Şahika birden onun elini tuttu, Ender yavaşça ona döndü ve kahve renkli gözlerine bakmaya başladı. Şahika'nın ne söyleceğini tahmin ediyordu ve buna hiç ama hiç hazır değildi
— Ender, konuşmalıyız... - dedi sakince.
— Şahika, şimdi bunun hakkında hiçbir şey konuşmak istemiyorum.
- Ben de çok anlıyorum ki ilişkimiz hakkında konuşmak için gerçekten doğru zaman değil, Erim daha dün babasını kaybetti, onun annesi olarak sen de üzülüyorsun, çocuğunun yanında olmalısın şu an, ama...
Ender onun sözünü kesti ve parmağını Şahika'nın dudaklarına koydu: "Şimdi değil..." dedi.
Ender bir bardak su alıp, Şahika'ya verdi, çünkü çok rahatsız ve mutsuz görünüyordu, ağlamamak için kendini zor tutuyordu ve Ender bunu fark ediyordu.
— Bana bir zaman ver lütfen, her şeyi yeniden düşünmem, toparlamam lazım... - dedi Ender.
— Fakat ...
— Şahika, lütfen...yapma ...
— Kaya bizim ilişkimize karışmamak için gitti Londra'ya, sen de karşımda durup şimdi "biz ara verelim" mi diyorsun...Neden? Ben yaralarımızı saracağımızı, bu zor zamanlarda birbirimize destek vereceğimizi düşünüyordum ama. En başa döndük. Ender. Senin düşmanın gibi davranmaktan çok bıktım. İki yıl, Ender...iki...
Bu sefer, gözyaşlarına hakim olamadı Şahika. Ender, Şahika'yı çekti kendine ve sımsıkı sarıldı ona, çok pişman oldu, suçlu hissetti o an kendini. Dayanamıyordu onun ağlamasına, zayıflığını başkalarının önünde asla göstermezdi Şahika, çünkü hiç kimseye güvenmiyordu bu hayatta. Şahika taraftan gerçekten sevildiğini anladı Ender... onun yanında duygularını, güçsüz, çaresiz olduğunu göstermeye korkmuyordu hiç.
Ender, Şahika'nın başını kaldırdı, parmağının pediyle çenesini tutarak gözlerinin içine baktı. Şahika, Ender'in sıcak nefesini hissetti, tek bu kadına zayıfı vardı, kendini fazla tutamadı ve Ender'in dudaklarına yapıştı. Öpücüğe hevesle cevap veren mavi gözlü kadın, her saniye öpücüğü derinleştiriyordu, kalpleri çok hızlı atıyordu, Ender ve Şahika'nın aldığı adrenalinden kalpleri her an patlayacak gibi bir hiss vardı. İkisi de anlıyordu bu böyle bitmeyeceğini, Ender durdurdu kendini, birkaç adım uzaklaştı Şahika'dan, çantasını alıp sessiz sedasız evden çıktı.