15//"Kocaman gözlerin parıldarken bana bakmanı seviyorum."

2.5K 340 67
                                    

Merhaba, bölümden pek memnun değilim ama daha fazla bekletmeden atmalıyım diye düşündüm.

Bir bakıma geçiş bölümü gibi bir şey, yalnızca büyümüş hallerini biraz size tanıtmak istedim. Sonraki bölüm adam akıllı full taekook okuyacaksınız söz veriyorum👌

İyi okumalar dilerim~~

............

Taehyung'un iki yıl önce ortalama notlarla mezun olarak terk ettiği ortaokulun bahçesinde, önceden onun arkadaşlarıyla her gün oturduğu bankta, bu sefer o değil de, gözünün önünde büyüyüp gelişmesinden fazlasıyla tatmin olduğu küçüğü oturuyordu. Jeongguk, siyah okul pantolonunun sardığı bacaklarını, oturma yerinde değil de masasında oturduğu bankta iki yana ayırmışken ve dirsekleri de dizlerine yaslıyken, yanında oturan arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Baharın gelişinin getirdiği ideal hava koşullarının da etkisiyle, okul bitmesine rağmen, bir saatten daha uzun bir süredir burada oturuyorlardı.

Jeongguk, sırtını onun bacağına yaslamışken, bir bacağını da dizini kırarak kendisine çeken en yakın arkadaşı Baekhyun'un, "Bu hafta sonu sizin evde toplanalım. Sınavlar da bittiğine göre akşama kadar oyun oynayabiliriz!" diye heyecanla teklif sunmasına, başını sallayarak onay verdi. Bir haftadır süregelen sınav haftaları bugün itibariyle bitmişti ve hafta sonunu arkadaşlarıyla oyun oynayarak geçirmek, genç olana fazlasıyla cazip geliyordu. Arkadaş gruplarındaki iki kızdan biri olan Min Yeon, onun yanında otururken ellerini geriye doğru yasladı ve iç geçirerek söylendi.

"Şu saçma oyunlarından ne anlıyorsunuz gerçekten hiç bilmiyorum. Bence çok gereksiz." Jeongguk onun her konusu açıldığında söylenmesine alışık olduğu için aksi bir şey söylemeden yalnızca kıkırdadı. Ancak onlardan bir üst sınıfta olan arkadaşları, Bogum Hyung, kendisiyle aynı fikirde değildi. İçine gömüldüğü telefonundan başını kısa bir an kaldırıp Min Yeon'a baktıktan sonra, "Hadi ama Min Yeon, beceremediğin için böyle konuştuğunu hepimiz biliyoruz. Kuyruk acını oyunlarımızdan çıkartma." diye mırıldandı ve Min Yeon'un acımadan ona savurduğu ayağıyla, boş anına denk gelerek oturduğu yerden direkt çim zemine düştü. Arkadaşı kalçasını tutarak ayağa kalkıp pantolonunu silkelerken küfürler savurmaya başladığında, Jeongguk'un dikkati de onlardan uzaklaştı.

Birkaç metre ötelerinde basketbol oynayan ikiliye çevirdiği gözleri, gruplarındaki ikinci kız olan Seo Hyun'un attığı basketi yakalamış, elini dudaklarına götürüp yüksek sesli bir ıslık çalmıştı. "Harikasın Seo Hyun! Böyle devam et!" kız arkadaşının ciddiyetle maç yaptığı gruplarının son üyesi sınıf arkadaşları Sehun, onun tezahüratını elindeki topu sektirirken taklit etti ve yüzünü buruşturdu. "Harika falan değil, geçen gün ayağımı burkmamış olsaydım görürdün sen!" Seo Hyun çevik ayak hareketleriyle topu onun elinden kapıp potaya koşturur ve bir başka basketi daha atarken onunla dalga geçti. "Eminim öyledir, yoksa kesinlikle berbat oynadığından falan değil!"

Ortaokuldaki günleri, tıpkı bunun gibi atışmalarla sürüp gidiyordu. Gruptaki herkesle iyi anlaşmayı başaran tek kişi Jeongguk'tu. Onun dışında herkesin en az birine garezi vardı. Baekhyun, Chanyeol'den hiç haz etmezdi. Sene başında onun beslenmesini yediği zamandan beri ondan nefret ediyordu. Min Yeon, özünde Bogum'dan hoşlanıyordu ancak bunu bulan tek kişi Jeongguk olduğu ve Bogum'unda kendisiyle yaşıt bir sevgili olduğu için ondan nefret ediyordu. Bogum Hyung'ta ısrarla ona takılmaktan vazgeçmiyordu. Chanyeol ise her maçlarında onu kolayca yendiği için Seo Hyun'a gıcık oluyordu. Geçen yaz sırf bu yüzden, Jeongguk'un evinin arkasındaki küçük sahada günlerini harcamıştı. Yine de okul takımında olan ve geleceğini basketbol üzerine kurmakta kararlı olan Seo Hyun'a biraz bile olsun yaklaşamamıştı.

little followerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin