Her şey 2 ay önce başladı...
Her zaman ki gibi okula gidiyordum. Servisim değişti ve okulun popüler çocuğu Burak'ın servisine düştüm...Hiiç heyecanlanma Clara çünkü benim okul aşkı yaşayacak vaktim yoktu ve bence zaten Burak'ın işi yoktu benle çünkü tipi değildim. Öyle zannediyordum...Servisteydik ve koltuğa oturuyordum. Burak'ta telefonu ile uğraşıyordu. Benim gözlerimi biliyorsun Clara başka bir yere baktığımda diğer tarafı az buçuk görebiliyorum. İşte ben camdan dışarıya bakıyordum bizim eve gelene kadar Burak'ın beni izlediğini gördüm. İlk başta gözleri dalmıştır diye düşündüm ama gözlerim beni yanıltmadı Clara. Bu sefer de yanıma oturmaya başladı ve bana daha yakın davranmaya başladı. Garipsemedim çünkü daha çok kız kankaları olan tiplerdendi. İlk başlarda okuldan ve derslerden konuşmaya başladık ama konuştuğumuz konular gittikçe değişmeye başladı. Artık okulda birbirimizi gördüğümüzde Burak kafasıyla selam veriyor bende el sallıyordum.
Okul bitince servislere dağıldık. Burak yine benim yanıma oturdu. Çantamı bacaklarımın üstüne aldım ve başımı çantama yasladım ,uyumak istiyordum ama uyuyamıyordum. Burak'ta telefonla uğraşıyordu. Saçlarım yüzümü kapattığı için onu gördüğümü anlayamamıştı. Telefonla uğraşırken ela gözlerinin içindeki parıltıyı gördüm. Yanaklarını sıkmak istedim ama elimin böyle bir şey yapmasına asla izin veremezdim. 5 dakika boyunca telefonla uğraştıktan sonra telefonunu cebine koydu ve elini kafama doğru sessizce uzattı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Sonra elini yumruk yapıp elini geri çekti ve dizine vurdu. Cama bakmaya başladı. Ne olduğunu anlayamadım.
Günler böyle geçti Clara. Ondan hoşlanmaya başladığımı fark ettim. Çünkü ''Bana baktı mı? '' diye ikide bir Burak'a bakıyordum. Doğum günüm geldi ve arkadaşlarla kafeye gittik ve doğum günümü kutladık. Burak gelmemişti ve içten içe üzülüyordum. Partim bitince eve doğru yola koyuldum. Eve varmadan bir sokak ileride Burak'a benzeyen birini gördüm uzakta olduğu için net değildi sonra onun Burak olduğunu anladım. İkimizde birbirimize bakarak yürüyorduk. Ayaklarımız buluşunca kafamı Burak'ın ayaklarından yüzüne doğru çevirdim. Gözleri parlıyordu. Gözlerinin bu halini çok seviyordum. İstemsizce gülümsedim. Gülümsememi görünce dudaklarımı iştahla öpmeye başladı. O anda küçük çaplı bir şok geçirdim. Aslında böyle öpüşmeler hoşuma gitmezdi ama o anın verdiği şokla bende öpüşüne karşılık verdim. Beni telaşla öpüyordu bir yere kaçacakmışım gibi. Sanki o halde yerimden kımıldayabilirdim de. Yavaşça durdu ve dudaklarını çekti. Gözlerime baktı. Kadife bir sesle konuştu:
- Benimle çıkar mısın?
Gözlerimi ayaklarıma çevirdim. Kızarmamın geçtiği kanaatine varınca tekrardan gözlerine baktım. Yanağına küçük bir buse kondurdum ve kafamı olumlu bir şekilde salladım. Tekrardan konuşmaya başladı:
- İstersen seni evine bırakıyım~
Kafamı tekrardan olumlu bir şekilde salladım. Çok mutluydum. Yan yana yürüyorduk. Merak dolu bir sesle sordum:
- Eee nerde benim doğum günü hediyem sevgilim?
Sevgilim kısmını vurgulayarak söylemiştim. Gözleri şaşkınlıkla parlıyordu. Sanırım bunu beklemiyordu. Ona gülümseyerek bakınca dudağıma küçük bir öpücük kondurdu:
-Doğum günün kutlu olsun sevgilim!
O da sevgilim kısmını vurgulayarak söylemişti. Küçük bir kahkaha attık. Çok mutluydum günlerimin hep böyle geçmesini diledim. Günler böyle geçti.
Okulların kapandığı günden bir önceki güne kadar her şey çok güzeldi. O gün hocalar ödev vermediği için buluşacaktık. Sabahtan beri beni terslemişti. Sebebini sorup aramızda tatlı tatlı halletmeyi planlıyordum. Buluşacağımız yerin yakınında Burak'ı aradım ve uzaktan Burak'ın telefonunun melodisini duydum. Etrafımda döndüm ve sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Biraz ileriden sola doğru dönünce hayatımdaki en kötü manzarayla karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nergis
Teen FictionEllie'nin babası türk ‚ annesi ingiliz güzeli ..Doğduğundan beridir İstanbul'da yaşıyor ve İstanbul'u çok seviyor..Çok sevdiği babaannesini yakın bir zamanda kaybediyor..Babaannesi ona uyumadan önce hep aynı efsaneyi anlatıyor 'Orman Çocukları'... L...