Bu kadar mı yani?

312 33 80
                                    

İyi okumalar!

Boğazımda hissettiğim kurulukla gözlerimi açtım tek tarafı boş olan yatakta. Kısık gözlerimle etrafa bakındım. Hyunjin ses çıkarmamaya çalışarak dolaptan gömleğini almaya çabalıyordu. Gömleğini aldıktan sonra askıyı yerine takarken kolunu sürgülü kapısı olan dolabımızın kapağına çarptı. Hemen alt dudağını dişlerken bana çevirdi bakışlarını.

"Seungmin, ben mi uyandırdım?" Endişeli gözlerini bana dikti. Gülümsedim, son günlerde kurduğumuz az diyaloglardan biriydi bu. "Hayır, susadığım için uyanmıştım her zaman olduğu gibi."

"O zaman..." duraksadı. "...günaydın."

Komidinin üzerindeki gözlüğümü gözüme takarken yatakta doğruldum, o da tuvalete gitmişti. Elime telefonumu alıp yaklaşmakta olan alarm bildirimini sildim. Son zamanlarda daha erken çıkıyordu evden, iki haftadır ilk defa bugün gözleri hala şişken onu görüyordum. 

Yataktan kalkıp yine komidinin üzerinde olan içi boş su bardağını elime aldım. Aklıma gelen anılar yüzümde buruk bir gülümseme oluşturdu.

Evlenmemizin üzerinden henüz bir ay geçmişken korkunç bir cinayetin kurbanının fotoğraflarını inceliyordum tekrardan. Benim için gerçekten zor bir haftaydı bu hatfa. Hem korkutucu hem de mide bulandırıcı bir vakaydı. Rüyalarıma girip kabusa çevirmesi de bu yüzdendi.

Kaç gündür uyumakta zorluk çekiyor, Hyunjin'in bana sarılıp saçlarımı okşamasıyla uykuya dalabiliyordum. O zamanlar Hyunjin derslerine geç gidiyor, ben işe gidene kadar benimle kalıyordu.

Artık o günleri atlatmaya başladığımda Hyunjin hazırlanırken yine korkuyla gözlerimi açtım. Boğazım kurumuş ve gözlerim dolmuştu. Hyunjin bana sıkıca sarılıp saçlarıma öpücükler kondurmuş, su getirmiş ve tüm gün benimle kalmak için yalvarmıştı.

O günden sonra o her sabah üzerini değiştirirken uyandığımda beni sarmalayıp öpüyor ve su getiriyordu. Bu yüzdendir ki o hazırlanırken uyanmak benim için alışkanlık olmuştu.

Tabii artık böyle değildik sabahları. Önce öpücükleri gitti sonra sarılmaları, en son su içmek için mutfağa benim gitmem gerekti. Bunları kafama takmamıştım başlarda. Ama artık sabahları o da odada olmuyordu, işte bunu takmıştım kafama.

Ben polistim, o ise öğretmen, zaten her zaman birlikte olamıyorsak da en azından eskiden kahvaltılarımız birlikteydi ya da akşam yemeklerimiz. Pazarlarımızı birlikte geçiriyorduk her evli çift gibi.

Düşüncelerimin arasına dolap kapağından gelen ses daldı. Kafamı çevirdiğimde Hyunjin elindeki katlanmış pijamalarını dolaba koyuyordu.

"Banyoda mı üzerini değiştirdin?" dedim. Sesimin titremesi o an umrumda değildi. "Biz evliyiz Hyunjin."

Bir an düşündü, konuşmak için ağzını açtıktan sonra hemen kapattı. Gözlerim dolmaya başlarken güldü, sanki ortada gülünecek bir şey varmış da ben göremiyormuşum gibi. "Gömleğimin kolunu ütülemem gerekiyordu Min. Gitmişken orada giyindim."

Cevap vermeden yüzüne bakmaya devam ettim. Yanıma yaklaşıp saçımı karıştı. İstemsizce gözlerimi kapattım, bunu hissetmeyeli baya oluyordu.

"Daha yarım saatin var, biraz daha uyu. Hmm, olmaz mı?"

Artık işe daha erken gitmeye başladığımdan bile haberi yoktu. Bozmadım onu, kafamı iki yana salladım.

"Ben seni geçireyim sonra tekrar yatarım belki." Elini kafamdan çekti ve 'olur' diye mırıldandı. Odadan çıktı, peşinden ben de çıktım. Ayakkabılarını giymeye başlamıştı. Kapıya yaslanıp onu izledim. Aklıma daha evliliğimizin ilk gününde onu yolcu ederken dudağıma bıraktığı minik öpücük geldi. İkimiz de çok utanmıştık.

Doğrulduğunda telefonunu uzatmamı istedi. Odadan telefonunu alıp ona uzattım. Telefonu tutarken elimi de tuttu, biraz öne gelmemi sağladıktan sonra yanağıma kısa bir öpücük kondurdu. Sonra el sallayıp asansöre bindi. Ben orada ayakta kaldım.

Hala deliler gibi aşık olduğum için mi yoksa onu yanımda olmasına rağmen çok özlediğim için mi deli gibi atıyordu kalbim?

.
.
.

Bam baram bam, yeni hikaye!!!

Biraz kırıcı başlamış olabilir ama ilerideki bölümlerde yüzünüzün gülümseyeceğine eminim. Bu ficteki Hyunmin o kadar hoşuma kaçıyor ki anlatamam. Siz de sevin buradaki Hyunmin'i.

Hyunjin ve Mingi aşkım depreştiği için hep hyunmin ve yungi düşünesim geliyor sonumuz son değil ama neyse.

Unutmadan söyleyeyim, bu fic Seafret adlı müzik grubunun Atlantis şarkısından türemiş bir fictir. Şarkı çok güzel, dinleyin ama dinletmeyin herkes bilmesin hshxq.

Oy ve yorumları unutmayın, umarım bu bölümü beğenmişsinizdir ve ficin sonunda keşke okumasaydım demezsiniz. Bu hüzünlü ama çok tatlı bir fic.

Sizi seviyorum, bir sonraki bölümde görüşürüzz! elsallayanemoji*

Sulanayım mı gülümserken ağlayacaksınız yok öyle gülücük falan :D -bahar

Atlantis † HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin