Wooyoung kırmızı detaylarla süslenmiş yurt odasındaki yatağında oturuyordu. Yatağının yanındaki komidindeki saat, saatin 3'ü 21 geçtiğinin gösteriyordu ama Wooyoung hala uykuya dalamamıştı. Belki de yarın büyü dersinden olacak olan sınav onun uyumasını engelliyordu.İç çekerek yan yatağında minik horultularla uyuyan oda arkadaşına baktı. Yüzünde endişeden tek bir eser bile yoktu. Wooyoung bu kadar endişeli olan yalnızca ben miyim diye düşündü. Aslında Wooyoung'u tek endişelendiren şey büyü dersinin sınavı değildi. Onu daha çok endişelendiren şey yan yatağında mışıl mışıl uyuyan Choi San'dan hoşlanmasıydı.
Bu hoşlantı nerden bakarsan bak yanlıştı. Öncelikle San yaklaşık 4 yıldan beri oda arkadaşıydı ve Hogwarts'ta en yakın arkadaşlarından biriydi. İkincisi San kesinlikle erkeklerden hoşlanmıyordu yani Wooyoung'un bildiği ve gördüğü kadarıyla San erkeklerden hoşlandığını gösteren bir hareket bile göstermemişti. Bu hikayenin sonu mutsuzdu bunu önceden okuduğu bin beşyüz gay hikayesinden biliyordu ancak Wooyoung ne kadar çabalasa da hoşlanmaktan vazgeçemiyordu aksine daha da çok bu batağa düşüyordu.
Wooyoung aklından geçenlerin üstüne sesli bir şekilde iç çekti. Kafasını çevirdiğinde San'ın yatağında kıpırdandığını gördü oda arkadaşını uyandırdığını düşünerek yatakta oturmayı bırakıp hızlı bir şekilde yatağın içine girdi. Kendisi yüzünden arkadaşının uykusuz kalmasını istemezdi ne de olsa yarın sınavları vardı. Tekrardan San'ın yüzüne baktığında onu uyandırmadığını fark etti. Rahatlayarak iç çekti ancak bu sefer daha sessiz bir şekilde.
Onu görmemesini fırsat bilerek büyük olanın yüzünü incelemeye başladı. Uzun kirpikleri yanaklarına düşüyordu, burun değilikleri yavaş nefes alıp veriş nedeniyle genişleyip küçülüyordu. Dudaklarına geldiğinde duraksadı uzun denilebilecek bir süre dudaklarına baktıktan sonra yatağında büyük olanın yatağının aksi tarafına doğru döndü. Bu yaptığı yanlıştı, Wooyoung bunu çok iyi biliyordu ancak ne yaparsa yapsın San'ı istemekten geri duramıyordu.
———
'Wooyoung?'
'Wooyoung uyan artık, sınava geç kalacağız'
Wooyoung gözlerini açmaya çalışırken birinin parmaklarını omzunda hissetti. Gözlerini güçlükle aralamayı başardığında ona endişeyle bakan bir çift göz görmüştü. San'ın yüzü uykudan yeni uyanmış Wooyoung'un yüzünün rahatsız edici derecede yakınındaydı. Bir şey diyemeden San konuşmaya başladı.
'Young-ah hemen kalkıp giyinmezsen sınava geç kalacağız.'
Uykudan henüz uyanmayı başarmış Gryffindor duyduğu cümleden sonra hemen yataktan kalktı. Dolabına yöneldiğinde odadaki diğer Gryffindor'un gülüşünü duydu. Büyük ihtimal San, panik olmuş yüz ifadesinden dolayı gülüyordu.
Wooyoung aceleyle üniformasını giydi ve çantasını aldığı gibi San ile beraber odadan kendini attı. İki gryffindor Hogwarts koridorlarında koşmaya başladı çünkü Wooyoung'un dün gece yaşadığı kriz sağ olsun sınava on dakika kala ancak odadan çıkabilmişlerdi.
Güç bela yetiştikleri sınav odasına girdiklerinde ikisi de profösörlerinin onlara bir çift sözünün olduğunun farkındaydı ama profösörle göz göze gelmemeye çalışarak boş bir yere oturdular.
Sınav kağıtları dağıtılırken ikiliden büyük olan diğerinin kulağına eğildi ve şu sözleri fısıldadı:
'İyi şanslar Young-ah. İyi yapabileceğini biliyorum sadece kendine güven.'
San geri çekilip Wooyoung'u sakinleştirmeye çalışırcasına gülümsedi. O an Wooyoung'un sınavla ilgili düşünceleri tamamen kaybolmuştu aklında sadece Choi San'ın sesi, Choi San'ın kulağına ve yanağına değen sıcak nefesi ve Choi San'ın güneş bile kıskandıracak gülüşü vardı. Diğerinden birkaç santim kısa Gryffindor utançla kafasını eğdi yanaklarının kızardığına emindi.
