D-6

53 15 9
                                    

Taeil-ah, gözyaşlarımın en güzel sebebi.
Bu hayat beni çok yoruyor, sensizlik eziyet gibi geliyor bana.

Beni bırakıp gitmen çok acıtıyor sevgilim, bu histen nefret ediyorum.

Birlikte yediğimiz akşam yemeklerini özledim Taeil, ardından bana sarılıp uyumanı..
Minik bedeninin kollarımın arasında kaybolmasına ihtiyacım var.

Flashback.

Johnny her Cumartesi akşamı olduğu gibi Taeil'e güzel bir akşam yemeği hazırlamıştı.
Taeil birkaç aydır doğru düzgün yemek yemiyordu, yediklerini anında çıkarıyordu ve çok kilo vermişti. Johnny onun için fazlasıyla endişeleniyordu.

Masayı son kez kontrol etti Johnny. Taeil'in sevdiği yemeklerden yapmıştı, Taeil kesinlikle mutlu olacaktı.

Johnny saatine bakıp gülümsedi, kesinlikle güzel bir gece olacaktı. Taeil az sonra gelmiş olurdu.

Çok geçmeden evde yankılanan anahtar sesiyle Johnny genişçe gülümsedi ve hızlıca kapıya ilerledi. İçeri girip kapıyı kapatan sevgilisine sıkıca sarılıp saçlarına ufak öpücükler bırakmıştı. Taeil'in de kendisine sarılmasını beklerken duraksadı, beklemeye devam ediyordu.

Dakikalar geçiyordu, Taeil hâlâ kollarını Johnny'nin beline sarmamıştı. Johnny yavaşça geri çekilip sevgilisine baktı.

"Meleğim, bir sorun mu var? "

Yüzlerini hizalayıp Taeil'in gözünün hemen altına bir öpücük kondurmuştu.

"Hayır.. hayır bir sorun yok Johnny. Biraz yoruldum sadece, yemek yersem geçer. "

Taeil'in yalan söylediğini ikisi de biliyordu, Taeil her zaman olduğu gibi yediklerini çıkaracaktı. Johnny her şeye hazırlamıştı kendini.

Masaya geçtiklerinde Taeil zoraki bir gülümseme bırakmıştı, her zaman oturduğu sandalyeye bıraktı bedenini. Johnny karşısına oturmuştu, Taeil'i izlemeyi seviyordu.

Taeil sevdiği yemeklerden zorla yiyordu, Johnny kötü hissediyordu.

Bir.

İki.

Üç.

Dört.

Taeil dördüncü lokmasını yutamadan masadan kalkıp lavaboya koşmuştu, Johnny onu takip etmişti.

Kısa olan midesindeki her şeyi çıkarmıştı, pek bir şey yemiyordu zaten.

Johnny sevgilisine destek olmak için sırtını sıvazlıyordu, sıkıca sarılıp öpse her şey geçer miydi?

Taeil güçlükle ayağa kalkıp yüzünü yıkadı, ardından kapıya ilerlemeye başladı. Johnny her adımını takip ediyordu.

"Taeil-ah iyi olduğuna emin misin? "

"Elbette eminim, çok iyiyim.. "

Taeil cümleyi tamamlayamadan dengesini kaybetti, bir tüy gibi süzülmeye başladı. Johnny son anda yakalamıştı meleğini.

Taeil'in gözleri kapalıydı, Johnny korkudan titremeye başlamıştı. Telefonuna sarılıp ambulansı aradı. Adresi söyledikten sonra telefonunu bir köşeye fırlatıp sevgilisini uyandırmak için omuzlarını sıkıca tuttu. Gözyaşları sevdiğinin yanaklarına düşüyordu, ıslatıyordu güzel yüzünü.

Johnny ilk defa kaybetmekten korktuğunu hissetti.

Kulaklarına ulaşan siren sesleriyle gözlerini silmişti uzun olan. Minik Taeil'i onun için her şeydi. Huzur, güven, güç, saygı, anlayış, sempati, sevgi.

Meleği sedyede yatarken, ambulans aracına taşınırken, hastaneye götürülürken Johnny'nin aklından tek bir şey geçiyordu:

Taeil'im olmadan tutunamam.

Flashback End.

Johnny yavaş adımlarla evin kapısından çıkıp Kozmos bahçelerine ilerledi. Dolu olan gözleri şarap kırmızısı çiçeklere döndüğünde gözyaşları birer birer terketmişti göz pınarlarını.

"Sadece yanımda olmana ihtiyacım var Taeil, burada kollarımın arasında olmana çok ihtiyacım var. "

Cahier Vert ◌ Johnil.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin