2

23 8 2
                                    

Louis, kız kardeşinin elini tutarak onu kendi hizasında tutmaya çalışıyordu. Ancak, kardeşi her seferinde elini ağabeyininkilerden kaçırıyor ve biraz geride kalıyordu. Her ne kadar sürekli ona biraz daha yavaşlamasını söylese de Louis arkasından koşar adımlarla gelen küçük kız kardeşine dönüp "Yavaşlayamam, elimi tutsan yeter!" diye çemkiriyordu. Fakat Daisy de ağabeyinin sözünü dinlememekte ısrarcıydı. İkisi de inat ettiğinden dolayı yol boyunca bu didişmeleri son bulmadı. Louis zaten kardeşinin peşinden gelmesine epey bir bozulmuştu ama annesi bir kere onu da götürmesini söylemişti bu da demek oluyordu ki, geri dönüş yoktu. Oflaya puflaya ilerliyor ve sürekli kardeşini uslu durması konusunda tembihliyordu çünkü bugün fırına gidiyor oluşu planlıydı. Hiçbir şeyin planını da bozmasını istemiyordu.  Aslında düzgün bir planı olduğundan da değildi. Sadece ilk adımını okul dışında atmak istemişti. Bunun daha akılda kalıcı olduğunu düşünüyordu. Böylece okulda rastlayıp da konuştuğu biri olmaktan çıkabilirdi. Evet, akılda kalmak esas amaçtı ama bunun Daisy'nin onu bir şekilde utandırmasıyla gerçekleşmesinden de korkuyordu. Bu yüzden de kardeşini etrafta istememişti işte.

Birbirleriyle cebelleşmeleri yaklaşık yüz metre daha yürüdükten sonra fırının önüne gelmeleriyle sona ermişti. Louis, içeriye girmeden önce durdu ve dışarıdan fırına bir kez baktı, derin bir nefes aldı. Neredeyse içeriye girecek olan kardeşini kolundan tutarak durdurdu ve kendine doğru çekti. Aynı boy hizasına gelebilmek için yavaşça dizlerini kırdı ve Daisy'nin gözlerinin içine baktı.

"Mızmızlanmak yok, ben sana ne istediğini sorana kadar bir şey söylemek de yok. " Louis işaret parmağını Daisy'nin gözlerine doğru salladı ve kaşlarını hafifçe çattı. "Yemin ederim ki, acısını çıkartırım."

Daisy, ağabeyinin ona bakan tehditkar gözlerinden hiç korkmamış olmalıydı ki alayla gözlerini devirdi ve ofladı. Her ne kadar laubale gözüküyor olsa da, Louis bu dediklerinin onda işe yaradığını düşünüyordu. Yaramaz görüntüsünün altında aslında söz dinler biri olduğunu biliyordu. Bu yüzden gülümsedi ve elini Daisy'nin saçlarının arasına götürüp şöyle bir karıştırdı. Saçı bozulan Daisy ikinci kez oflayarak saçlarını düzeltmeye çalışırken Louis kıkırdadı ve onu da kendisiyle beraber fırına doğru sürükledi.

İçerisi elbet ki güzel kokuyordu. Fırından yeni çıkan ekmeğin kokusuna karışan o kurabiye kokuları, kekler, çörekler... Biraz tarçın, biraz kakao ve sanki biraz da hindistan cevizi... Hepsi bir aradaydı ama hepsinin kokusunu ayrı ayrı alabiliyor, seçebiliyordunuz. Tabii bunların hiçbiri Louis'nin odağında değildi. Adeta içerideki havayı solumuyor, nefesini tutuyordu. Kalbinin bir anda ne kadar hızlı atmaya başladığını ve vücut ısısının beklenmedik bir şekilde yükseldiğini fark etti. Bu kadar heyecan sırf birkaç saniye sonra onunla göz göze gelecek olmanın uğrunaydı. Daha sonra yatışacaktı. En azından öyle olmasını umuyordu.

Daha fazla zaman kaybetmeden Daisy'nin sırtına dığru hafifçe vurarak onu cam kenarındaki masaya yolladı. Tahmin ettiği gibi Daisy sözünü dinlemişti. Bu biraz daha rahatlamasına sebep oldu. Derin bir nefes verdi ve belinden düşen pantolonu biraz yukarıya doğru çekiştirip ceketinin duruşunu düzeltti. Baş parmağıyla koyu yeşil beresinden fırlayarak alnına düşen perçemini de hafifçe düzeltip tezgaha doğru döndü. Gözleri hemen Harry'yi aradı. Hemen orada, tezgahın önünde duruyordu. Tezgahın üstünde açık bir gazete ve bir fincan çay vardı. Harry, kafasını gelen müşteriye bakmak için kaldırdığı sırada göz göze geldiler. Louis, o anda da heyecanını dindirememişti. Elinde olmadan tebessüm etti ve kendini tezgaha biraz daha yakınlaştırdı. Harry'nin yüzünde de tebessüme değer bir şey aradı, ama Harry'nin yüzü Louis'ye göre çok sıradandı. Sanki Louis'yi tanımıyordu bile. Aynı okuldalardı. Bir ya da iki kez de olsa Harry, Louis'yi görmüş olmalıydı. Bu, Louis'nin hakkında böbürlenip durduğu bir mesele değildi ama neredeyse herkes onu tanırdı işte. Harry'nin ifadesi neden bu kadar donuktu? Bu, canını ilk saniyeden biraz da olsa sıkmıştı. Fakat bunun hevesini kırmasına izin vermedi ve Harry'nin gözlerinin içine baka baka tebbesüm etmeye devam etti. Harry de müşterisiyle daha iyi ilgilenmek adına oturduğu tabureden doğruldu ve tezahın önüne gelmeye çalıştı. Ancak, Louis'nin nedenini anlamadığı bir sebepten Harry biraz tökezledi. Neredeyse düşüyordu ki hemen hızlıca elleriyle mermer tezgaha tutundu. Harry'nin yüzü aniden kıpkırmızı olmuştu. Kendini mahçup hissetmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 25, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Amnesia // LSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin