Eski Borçlar

0 0 0
                                    

Elime kılıç alamam, seni değil kendimi bile koruyamam ama...

Sultan Kasım'ın bu isteğini kabul etti ama bir şartla hekimin sözünden çıkmayacak , sağlığını asla tehlikeye atmayacaktı.
Babası Kasım için Başkent'te bir konak satın aldı ve bir sarraf dükkanı açtı. Bu sayede Kasım başkentte rahat bir hayat yaşayacaktı.
Kasım yıllar içinde çok değişti. Babasının küçük dükkanının genişletti. Servetine servet kattı. Ailesi adına bir altın madeni satın aldı. O artık ülke çapında tanınmış bir sarraftı.
Buna rağmen değişmeyen tek şey sağlığıydı. Her zaman sıcaktan uzak durmak zorundaydı. Yıllarca güneş görmeyen yüzü bir  kar tanesinden bile daha beyazdı. O kadar itinalı hareket ediyorduki ayağının altındaki toprağı bile incitmiyordu.
Kasım günlerinin çoğunu altın işleme atölyesinde işçileri denetlemekle geçiriyordu.
Günlerden bir gün yıllar önce kendisini saraya davet için gelen haberciyle tekrar karşılaştı ve haberci yıllar sonra tekrar Kasım ı saraya götürmek için gelmişti.Elindede Sultan'ın her yıl kendisine gönderdiği yeni pelerini duruyordu.
Kasım" her yıl saray askerlerinden biri evime getirirdi.Uzun yıllar sonra tekrar siz getirdiğinize göre Sultanımız bizde birşey istiyor olsa gerek" dedi.
Haberci " Sultanımız bunu size bizzat açıklayacak " dedi ve arabaya binmesini istedi.
Kasım Sultan'ın gönderdiği pelerini giydi, daha sonra " ben kendi at arabamla gelsem ,belliki unutmuşsunuz sizin getirdiginiz arabada  demir  kısımlar var" dedi ve adamlarından birinden kendi arabasını getirmesini istedi.
Kasım ın arabası geldiğinde haberci" demek o sultanları bile kıskandıran altın kaplamalı araba bu ,gerçekten muazzam " dedi.
Uzun bir yolculuktan sonra nihayet saraya varmislardi. Kasım arabadan yavaşça indi .Saraydaki ahali araba yi görür görmez başka bir ülkeden gelen bir prensesin arabası sanmislardi.Kasim beyaz pelerinini iyice yüzüne de çekince yavaş yürüyüşünden herkes bu kanıda  hem fikir olmuştu.
Kapıda birkaç asker bu gelen misafirin yüzünü görmek isteyince bir oyun çevirmeye karar verdiler ikisi ince bir ipi misafirin gideceği yola çekeceklerdi.

Haberci önde  Kasım arkada yürüyorlardı.haberci Kasımdan biraz uzaklaşınca askerler hızla ipi gerdiler Kasım ipe takılınca  yüz üstü yere kapaklandı.Askerler yardım etme bahenesiyle yanına koştular .İçlerinden biri hemen pelerini yüzünden çekti.bir diğeri ise kolunu sıkıca kavrayıp hızla ayağa kaldırdı.
Öğle güneşi Kasım ın yüzüne direk vurunca Kasım in yüzü kızarmaya başladı.Kolundada birkaç yerde kırık meydana geldi. Kasım acıyla bağırdı.bunun üzerine askerler korkuyla geri çekildiler. Heberci hızla yanına gelip yüzünü kapattı.daha sonra saray hekimini cagirmalarini istedi. Bu arada Kasım aciyla baygınlık geçirmişti.
Kasım tekrar gözlerini açtığında kendini sarayın şifahanesinde yatarken buldu.yattığı yer büyük bir perde ile çevrilmişti.
Kasım tekrar gözlerini kapattı. Bir süre sonra bir kapı sesi duyuldu içeri konuşmalarından anlaşıldığı üzere iki kız girdi. Kızlardan biri diğerine " elinizdeki yara kanamaya devam ediyor Sultanım " dedi.
Diğer kız " merak etme ben dayanıklı biriyim ,hem duydun mu iki gün önce sultan babamı görmeye gelen bir misafir ayağı takılıp yere düştü diye bağırıp etrafı birbirine katmış. Sonrada bayılmış .misafir de bir erkekmiş .En azından bazı erkeklerden daha dayanıklı yım  dedi ve güldü.
Sonra " hekim efendi diye seslendi.Oda da dolanırken birden Kasım in bulunduğu yerin perdesini araladı ve Kasım ı görünce birde dudaklarını ısırdı. Kasım gözlerini açtı ve  " gördüğünüz Manzara karşısında çığlık dahi atamazken benim çektiğim acıyla geyet iyi dalga geçiyordunuz" dedi. Kız ise hızla odadan kendini dışarıya atıp kaçtı.Bir süre sonra hekim tekrar odaya girdi.Kasım a bakmaya gidecekken kapı çalındı daha sonra içeriye iki kız daha girdi.hekim " Nilüfer Sultan  buyrun bir ricaniz mi var diye sordu Kiz" nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama biliyorsunuz benden küçük olan kardeşim nurçicek yakında evlenip bu saraydan ayrılacak ama hala benimle uğraşma derdinde .Ormanda geziye çıktığımda arkamdan gelmiş, bana aklınca bir şaka yapacakken kendi oyununa kendi düştü.Ormandan ayrılırken eli yaralanmıştı.biraz önce gördüm hala kimseye baktirmamis siz ilgilenseniz " dedi.
Hekim ama hastan var deyince kız " ben burda siz gelene kadar beklerim hem duyduğuma göre hastanızın iki gündür kendine gelmemiş biraz daha bekleye bilir dedi.
Hekim efendi odadan ayrılınca kız yanındaki diğer kıza " babam bu mifafir yüzünden üç askeri falakaya çektirip saraydan artırdı. Yanındaki kız" sizce babanız askerlere adaletsiz mi davran di diye sordu.
Nilüfer Sultan" bence adaletsiz bir karar olmuş ,ben olsam hepsini güneşte bir direğe bağlayıp aç susuz iki gün bekletirdim.Duyduguma göre misafirin güneşle ilgili bir sorunu varmış ve sıcakla yüzü anında yanikla kaplanmış.kolundada kırık meydana gelmiş.Babanim misafiri karşısında yüzünü egdirmeye kim cüret edebilir" dedi.
Kız " hanımın burası biraz soğuk degilmi deyince " o hasta şimdi bu perdenin arkasında ve bu odadaki birçok kabın içi buz dolu" dedi.
Kız hanımın sizce yüzüne baksak mi diye sordu.
Nilüfer Sultan" yapma ,çok merak iyi değil,hem senin bir işin yokmuydu" diye sordu.yardımcısı" evet,aceleyle buraya gelince unutmuşum atınıza baytarın bakmasını söyleyecektim.hanımım kötü düştünüz birşeyiniz olmadığına enimmisiniz diye sordu.
Nilüfer Sultan" iyiyim" deyince kız ayrıldı.
Sonra Nilüfer Sultan kolunu sıyırdı büyük bir kesik vardı.Önce ağzına bir bez koydu. Belliki acıya daha fazla dayanamiyordu.Sonra hekimin ilaçlarını karıştırmaya başladı.aradığı kremi bulamayınca perdenin arkasına bakmaya karar verdi.
Perdeyi aralayinca ilk Kasım in yüzünü gördü.biraz ürkütücü olsada etrafta gezindi ve aradığı ilacı bulmuştu.tam ayrılacağı sırada birileri daha odaya girdi .
Bunun üzerine Nilüfer Sultan bulunduğu yere çöktü ve kremi koluna sürüp yarayı sardı.
Kasım ise gözleri kapalı hareketsiz durmaya devam ediyordu.sonra odaya gelenler çıkınca Nilüfer yerinden kalkmaya çalıştı ama kolunun ağrısından yerine tekrar oturdu.
O sirada Kasımın elini fark etti. Çok beyazdı.Adeta bir kar tanesi gibi.bir insanın elinin bu kadar beyaz olması Nilüfer i şaşkına çevirmişti.
İstemsiz bir şekilde işaret parmağıyla Kasım in eline dokundu.Geri çekince Kasım in elinin kizardigini görünce üzüldü.sesli bir şekilde beyaz bir nilüfer çiçeği gibi ama suya bağımlı deyince Kasım gözlerini açtı ve hanımefendi hastayı rahatsız etmemeniz gerektiğini bilmiyor musunuz" dedi.
O sırada hekimde odaya geri döndü. Nilüfer önce yaralı kolunu kapattı sonrada Kasım a " sana borcum olsun.sakin hekim efendi ye bundan bahsetme dedi.
Hekim efendi perdeyi aralayinca" Nilüfer Sultan bende gittiniz sanmıştım" dedi.
Kasım Nilüfer in konuşmasına fırsat vermeden" hanımefendi nin kolunda büyük bir kesik var ,tedavi edilmesi  gerekiyor ,ben bana borcunu ödemeyenlere tekrar borç vermem " dedi.

Elime kılıç alamam ,seni değil kendimi bile koruyamam ama hayatlarımız için çok iyi pazarlık yapabilirim

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 19, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SarrafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin