BTS

3 0 0
                                    

Sadece sarılalım o kadar dediğim insanlara 1 metre kadar uzakta idim. Neredeyse konser bitmek üzereydi. Deliler gibi eğlenmiş , ağlamış ve gülmüştüm. Üyeler ile neredeyse hepsiyle göz teması kurmuştum.  Dünyalar bugün benim olmuştu. Gözlerim yeniden jung hoseok tan aldığım küçük kırmızı çantaya kaydı. 30 dakika önce öyle bir ağlamıştım ki gözümün önüne bir çanta belirmişti. Spring day söylüyorlardı,  kendimi tutamamıştım. Ailemi o şarkıyı yayınladıkları zaman kaybetmiştim. Ailem o gün bir yangında yanarak can vermişti. Bense son anda  birinin beni kurtarmasıyla hayatta kalmıştım. Kurtaran kişi beni hastanede uyanana kadar beklemiş sonra ise beni teyzeme emanet edip gitmiş.  Gözlerim yeniden sahneye kaydı.  Üyeler son konuşmalarını yapıyordu.  Onlarla gurur duyuyorum.  Neredeyse 4 yıldır onları destekler ve bütün konserlerine giderim . Teyzem sağolsun bayağı zengindir.  Benden sadece eğlenmemi ve çocukları desteklememi isterdi.  Ha bide okulda başarılı olmamı neyseki mesleğimi severek yapıyordum. Speak yourself dünya turunun son günüydü.  Neredeyse hepsine gitmiştim. Sadece sudi arabistanda olana gidememiştim.  O gün ailemin ölüm yıl dönümüydü.  Birden irkildim; havai fişekler patlamaya başlamıştı. Bende korkudan gözlerimi ve kulaklarımı kapatıp yere çömelmiştim.  Çocukluğumdan beri korkardım.  Demek ki BTS in gitmesi gerekiyordu.  Herkes göğe bakarken ben yerden onlara bakıyordum. Hoseok'un gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu.  Gözlerim birden irileşti.  Gözlerimi kapatıp bir daha açtım. Bu sefer yüzünde bir gülümseme vardı.  Bana baktığını anlamak için;

- Sizi Seviyorum  dedim.

Ağzını kıpırdatarak bende dedi . Gözümden doldu ve ağlamaya başladım.  Gözümden yaş aktı.  Ve hoseok'u görmem netleşti.  Gülüyordu.  Army lere el sallıyordu.  Hem ağlayarak hemde gülerek onlara el sallamaya başladım.  Hoseok bütün armylere bakmaya çalışıyordu.  Üyelerin hepsine baktım tek tek çok yorulmuşlardı. Hemen toparlardı.  Onlara güvenim sonsuzdu . Bundan sonra yanılmıyorsam in the soop için çekim yapacaklardı.  Dinlenirlerdi. Neredeyse onlarla beraber büyümüştüm. Kötü günlerimi onların şarkılarıyla geçirmiştim.
Onlara minnettardım.  Konser bitmişti. Yanımdaki armylere dönerek ' hadi ' dedim . Onlarla konser başlamadan önce tanışmıştım. 
Park rae hoon(27) kahve saçları ve buz mavisi gözleri vardı.  Yaklaşık 170 boyu vardı . Güzel kızdı. Soğuk gözüksede gözlerinden ıyi insan olduğu anlaşılıyordu.
Kang je won(26) siyah saçları ile tehlike saçıyordu.  Ama kalbi pamuk gibiydi . Birde size alıştıysa iyice yapışkan bir şeye dönüşüyordu.
Lee dong kyung.(25) karamel saçları ve badem rengi gözleri ile ayrı bir güzelligi vardı.  Cana yakın havası vardı.
Han soo bin (24) açık karamel rengi saçları ve çok güzel bir gülümsemesi vardı.
Song hye ah(23) sert havasını destekleyecek siyah saçları vardı.  Ve eğer  kızarsa kaslarını çatmasına bile gerek kalmıyordu.
6'mızda yan yana durmuş bts konserinin başlaması için beklerken sıkılmış je won sayesinde konuşmaya başlamıştık.  Je won olmasa konuşmazdık herhalde .

Je won - ' Hep beraber toplaşıp gidelim '

Rae hoon -  ' Nereye? '  dedi. Bayağı meraklı gözüküyordu. 

Dong kyung - ' et + soju yapmayaa! Dedi . Heyecanlı heyecanlı;  bağırarak  zıplıyordu.

Hye ah - ' Neden ? ' dedi . Tek kaşı havaya kalkmıştı.

Soo bin - ' Bana uyar , bugün izin günüm zaten  ' dedi.

- " Banada uyar . Hatta tanışmamız şerefine ben ısmarlıyorum. " dedim . Hepsine umut dolu gözlerle baktım. 

Hepsi aynı anda ' EVETT ' diye bağırıp adımı bağırmaya başladılar.

' KİM JE BYUNG !!!'  hem zıplıyorlar hemde adımı bağırıyorlardı.  Bende onlara katıldım.  Zıplayarak gülmeye başladım.
5 dakika kadar daha zıpladıktan sonra kızlara bakarak ;

- Hadi hep beraber fotoğraf çekilelim. 

Kızlar beni onaylarcasına kafa sallayarak arkama geçtiler.  Sahneyi arkamıza alarak elimdeki telefonu kızları alacak şekilde selfie çektim.  Salakça pozlar vererek en az 10 dakika da orada vakit kaybettik .

Hye ah - ' Hadi fazla oyalandık. ' dedi . Yüzünde çok güzel gülümsemesi duruyordu . Ona bakarak ;

- Çok güzel gülüyorsun.  '

Soo bin - ' Bencede , gülümsemen solmasın hep böyle kalsın.  '

Hye ah - ' Utandırmayın beni ' Saçlarını kulağının arkasına aldı.  Kızlarda bize katılarak hye ah'ı utandırmaya başladık. 

Dong kyung - Hadi artııık  acıktım.'  Diyerek  zıplaya zıplaya merdivenlere doğru yöneldi.  Bizde arkasından gülerek ilerledik . Stadyumun dışına çıkınca yolda beni bekleyen teyzemin yolladığı arabayı gördüm. Kızlara dönerek arabayı işaret ettim .

" Buradan araba şurada "

Je won- ' senin mi ? '

" Hayır teyzemin "

Kızlar kafa sallayarak beni takip etmeye başladılar.  Arabaya ulaşınca çantamdan anahtar bulmaya çalıştım.  Kızlardan biri beni  dürtmeye başladı. 
" Ne var soo bin ? "

' Bunu görmen gerek '

Kızlara döndüm ama onlar stadyum tarafına bakıyorlardı.  BTS bizim önümüzde duran arabaya doğru yürüyordu. Kızlarla ip gibi sıralamış onlara bakıyorduk.  Kızlarla ağzımız kapalı konuşmadan bekliyorduk.  Konuşmak istiyordum ama ağzım açılmıyordu.  Je won elinde telefon her adımlarını çekiyordu.  Ama oda kendinde değildi.  Ağzımı açıp onlara bir şeyler demeliydim .
Yaklaşıyorlardı !!!

Sonunda kendimi sakinleştirdim.  Ve ağzımı açabildim.  Tam önümüze geliyorlardı. Kızlarla hep bir ağızdan;

- " Mükemmeldiniz.  İyice dinlenin . "

Bir anda 7' si birden bize döndü. Gözüm sadece hoseok'a kilitli durdu . Sol gözünü kırptı.  Ve gülümsedi.  Elindeki yüzüğü çıkararak bana verdi .

- ' Zamanı gelince senden alırım.'

Sadece kafa sallaya bildim . Sonra ise el sallayarak uzaklaştı.  6 üye ile birlikte gittiler .
Kızlara baktım.  Rae hoon elinde küçük  RJ
ile duruyordu.  Je won boynundaki atkıyı kokluyordu. Dong kyung kafasındaki şapkayı seviyordu. Soo bin elindeki su şişesine bakıyordu.  Hye ah ise üzerindeki hırkaya daha da çok sarılıyordu.  Kızlarla bakışmaya başladık.

Hye ah - ' Az önce ne oldu? '

Je won - ' Lütfen biri rüya olmadığını söylesin.'

Rae hoon - ' Biride beni çimdiklesin '

- " Gerçek miydi ?"

Dong kyung - ' Lütfen lütfen !! '

Ağlama sesi gelmeye başladı.  Kim ağlıyor diye baktım.  Soo bin ağlıyordu. 

' Bana niye su şişesi verdi ki ' diyerek ağlıyordu. Hepimiz birden ağlamaya başladık.  Hayatımızda göremeyeceğimiz insanlar karsımıza geçip bize hediye vermişti.  Oturup ağlamaktan başka seçeneğimiz yoktu .....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 23, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SPRİNG DAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin