Herkese merhabalar 🌼 Bölümler ilerleyen zamanlarda uzayacak, ikinci bölümü atıyor ve kaçıyorum. Beğenilerinizi, yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum. İyi okumalar🖤
Üşüyordum. Korel'in
o ılık yaza yaklaşan akşamında üşüyordum.İçimde tekrar gün yüzüne çıkmak isteyen dumanlı kelebeği bastırmak için çaba gösteremiyordum.
Damarlarımdaki kan sanki çekiliyordu. Kulaklarım uğulduyordu. Ellerim karıncalanıyordu.
Gözlerimi Uras'tan çekebildiğimde kendimi lavaboya attım. Tenim buz kesilmişti. Kalbim yerinden çıkmaya uğraşıyor olsa gerek dakikada atması gerekenin kat kat fazlasıydı bileklerimde hissettiğim.
Yüzüme biraz su çarpıp kendime gelmeye çalışsam da alkolün etkisindeydim. Lavabodan çıkıp etrafıma bir göz gezdirdim. Uras hala sahnedeydi. Kızlar ortada görünmüyordu. Ceketimi çantamı kapıp kendimi dışarı atar atmaz Ukte'yi aradım.
Ulaşılamıyordu.
Daha sonra tek tek kızları aradım aynı şekilde onlara da ulaşamadım. Sarhoştum ve yere düşmemek için kendimi zor zaptediyordum.
Hiç ummadığım, umudumu kestiğim şeyler aniden çıkıveriyordu karşıma.Taksi gelsin diye bekliyordum bu kafayla yürüyerek o kadar uzağa, eve gidemezdim.
Bir umut kızları tekrar aradım. Sonuç yine
"Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor.."
Aklım dalgalanıyordu.
Doğum günümde Uras yine şov yapmak zorunda mıydı?Kızlar beni bile almadan eve mi gitmişti?
Büyük ihtimal şarjları bitmişti ve beni bulamayınca eve gitmişlerdi.Sahil boyunca ilerleyip insanlardan uzak, cılız yanan sokak lambasının önünde kalan bir banka oturdum. Kendime gelmem gerekiyordu. Kızları toplayacak olan kişi bendim ne diye fazla içmiştim ki?
Bir umut tekrar aradım. Sonuç farksızdı. Rüzgar hafif esse de üşümüştüm. Ceketimin önünü kapattım. Derin bir nefes alıp denizi izlerken resmen ağlayacak gibiydim.
Denizi izlemeye dalmışken yanımda biri belirdi.Hiçbir şey söylemedim. Hala aynı olan kokusundan tanıdım yanımdaki kişiyi.
"Eve niye gitmedin sen? Saat geç oldu, it kopuk doludur her yer."
Hıçkırık tutmuştu.
"Sarhoşum. Başım dönüyor, midem bulanıyor. Kızları aradım ulaşamadım." Hıçkırdım.
''Tarif edebilecek misin? Ben bırakayım?''
"İstemiyorum."
"Ne demek istemiyorum? Sen buradan bu saatte taksi geçeceğine inanacak kadar mı bilmiyorsun buraları?"
"Şansıma geçer belki."
Arkadaki caddeye baktığımda sokak lambaları bile ümidini kes dercesine sönmüştü. Uras ben dedim dercesine kaşlarını kaldırdı.
"Evini tarif edebilecek misin peki?"
''Bilmem adresi hatırlamıyorum tam. Ama tarif edebilirim sanırım. Telefonun navigasyon uygulaması tarif eder, kayıtlıydı orda."
Hıçkırdım.
Yanımdan kalktı. Siyah kot ceketini omuzlarıma bıraktı.
"Bekle burada bir yere gitme, arabayı alıp geliyorum."Yüzüme onay istercesine baktı.
Gözlerimi kapatıp açtım.
Ve ilerlemeye başladı. Nedense filmlerdeki gibi terk edilen, geride bırakılan her şeye rağmen karşısındakini çok seven karakterler gibi hissetmiştim arkasından bakarken.
Aklımı bulandırıyorsun Uras Koç. Ve sarhoş zihnim bunları kaldıramıyor. Teker teker aradan bir gün geçirerek gelseniz keşke üzerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Kırıklarımdan Gökyüzüne✨
General FictionDuygularını, hissettiklerini, hissettirdiklerini, vedalaştığını sandıklarını arkasında bırakabileceğini düşünmüştü. Can kırıklarını alel acele toparladığını sanıp hayallerini süsleyen şehre atmak istemişti kendini, vedalaştığını sandığı her şeyin ka...