Bir akraba dügününden dönen Kemal ve
arkadasi Recep, 20 kasim aksami, yaklasik 00.30
sularinda sehir mezarligindan otomobille
geçiyorlardi.
Her iki tarafi mezarlik olan dar bir yoldu
geçtikleri. Aniden soldaki duvarin üstünden,
arabanin önüne beyaz bir sey atladi. Iki
arkadas bunun beyaz bir köpek olabilecegini
düsündü. Ancak normal sartlarda ona
çarpmalari gerektigi halde her ikisi de çarpma
sesi duymamis ve çok sasirmislardi.
Arabayi durdurup arkalarina baktilar ama
hiçbir sey görmediler. Her ikisi de garip bir
seyler oldugunu fark etmislerdi. Mezarliktan
çikmalarina çok az kalmisti ki, araci kullanan
Recep bir çiglik atti. Dikiz aynasindan
bakiyordu.
Bunun üzerine arkaya dönüp bakan Kemal arka
koltukta oturan gelinlik giymis bir kadin gördü.
Kadin sessizce iki arkadasi izlemekteydi. Büyük
bir korkuya ve telasa kapilan arkadaslar,
mezarliktan nasil çiktiklarini ve arabadan nasil
indiklerini hala hatirlamiyorlar. Ön cama
yapismis bir sekilde arabayi durdurdular fakat
kadin artik orada degildi.
Bunun üzerine olayi arastirmaya baslayan
Kemal, ayni gün ölen bir kadin oldugunu
ögrendi. Kadin yakin bir köyde yapilan
dügününden dönerken trafik kazasinda
hayatini kaybetmisti. Ve öldügünde üzerinde
gelinligi vardi.
Ölen kadinin yakinlarini ziyaret eden Kemal ,
kadinin ayni kadin olup olmadigini ögrenmek
istedi. Gittigi evde kendisine bir fotografi
gösterildi. Fotograftaki kadin o gece otomobilin
arka koltugunda gördügü kadindi. Ölen kadinin
yakinlari da olaya sasirdilar. Bir daha o
mezarliktan geçemeyen Kemal ve arkadasi, olayi
bir süre daha irdelemelerine ragmen, o gün ölen
kadinin neden onlara gözüktügünü
ögrenemediler..
Alti yasimda sokaga çikmaya baslamistim (abim
yanimda olmadan annem disari çikmama izin
vermiyordu). Yine böyle birgünde abim beni
yalniz birakmis, arkadaslariyla konusmaya
dalmisti. Bende topumla bir saga sola
kosuyordum. Zevkten dört köseydim, özgürdüm
kocaman sokakta, topu istedigim kadar havaya
atabiliyordum, evimizin dar koridorundaki kisa
ve yorucu kovalamalar artik, uçsuz sokakta
terden sirilsiklam olmaya birakmisti yerini...
Sonra yine topun pesinden kosuyordum,
kosarken arkamda birseyin nefes alip verdigini
hissettim. Bu sefer beni kovalayan birsey vardi,
o kocaman sokakta. Arkama bakmaya kalmadan
kulagimin dibinde havlama sesleri yankilanmaya
basladi. Hiç tereddüt etmeden aglamaya ve
kosmaya basladim. Dün gibi hatirlarim agzimdan
anne geliyor, tut annecim, anne geliyor.
sözcükleri dökülüyordu. Sonra abim farketti ve
kurtardi ama olan olmustu birkere...Olayin
konusuda burda basliyor. Köpeklerin
kovalamacasiyla baslayan korku, yerini geceleri
gödügüm rüyalara birakti. Artik rüyalarimda
sürekli kovalaniyordum, bazen seklini hiçbirseye
benzetemedigim konusan insani varliklar, bazen
yalvartan köpekler ve en garibi de üzerime
örttügüm yorgandi. Bazi geceler rüyalarimda,
uyumak üzereyken bogulmaya baslardim, beni
bogan sey ise yorganimdi. Aniden heryanimi
sararak üstüme bastirmaya baslardi. O an "
nefesim kesilirdi, sanki bir caninin kucagina
düsmüs gibi olurdum. Uyandigimda kendi sürekli
kucaklarda bulurdum. Annem, abim ve babam
bu üçlünün arasinda nöbetlese dolanirdim.
Uykudan uyanirken kendini birinin kucaginda
bulmak korkunun baska bir yüzü olsa gerek.
Nedeni, sabaha kadar neler oldugunu
hatirlmaya çalisip aklina geldikçe ayni korkulari
tekrar tekrar yasamak. Hayatimdaki
garipliklerden biride, annem beni yikarken
banyoda benimle beraber yikanan çocuklar
görürdüm, bazen sessizce aglamaya baslardim
bazende bitene kadar sabirla izlerdim. Bunun
yüzünden bir keresinde evin ortasinda legenin
içinde bile yikandigimi hatirlarim. Korkular
bizleri yipratir, sizlere tavsiyem yokmus gibi
davranmayin, çünkü heran bir sürprizle
karsilasip kötü sonuçlar dogurabilir. Halen
rüyalarimla beraber yasiyorum, korkuyorum ve
apansizca uyaniyorum ve düsünüyorum ki bende
birilerinin korkulu rüyalari oluyorum. Bazen
gözümü açtigimda evimden uzaklasmis ve
sevmedigim insanlarin çok yakininda
buluyorum...