Dur! Adın Ne?

51 5 3
                                    

-Koş koş koş bak kaybedeceğiz şimdi adamları, hızlansana biraz Allison!

-Eddie sen git. Ciddiyim nefesim daralıyor daha fazla kosabilecegimi sanmıyorum.

-Ne? Saçmalama! Bak uzaklaşıyorlar biraz daha dayan, lütfen.

-Ah, Edd cidden beni deli ediyorsun! O adamaları takip edince elimize ne geçicek?

-Çok zengin olacağız Allison, hem de çok.

Koşmaya devam ettiler. Tek dertleri adamlara biraz mal satmak olan bu iki genç her şeyden habersiz zengin adamın peşinden koşuyorlardı. Tek dertleri daha fazla para kazanmaktı. Daha fazla para kazanıp bu bataklıktan kurtulmayı ümit ediyorlardı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

-Günaydın annecim.

-Günaydın tatlım. Uyuyabildin mi? Hadi gel kahvaltı hazır.

-Geliyorum.

Her zamanki gibi sorununun cevabımı beklemeden başka bir şey demişti. Ama hayır, iyi uyuyamamıştı. Bir yorgunluk vardı üzerinde. 'Dün gece geç yattığım için olmalı.' diye düşündü. Dün gece geç yatmıştı çünkü çalışması gereken sınavları vardı.

Kahvaltısını annesi ile mutlu bir şekilde yaptıktan sonra dışarı adımın attı. Soğuk içine işlemişti ama dayanmak zorundaydı. Üzerindeki ince hırkaya daha çok sarıldı ve başına geleceklerden habersiz okuluna yürümeye başladı..
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Uyanmıştı ama hiç uyanmamış olmayı tercih ederdi. Ev yine her zamanki gibi çok sessizdi. Tek ses onun attığı adımlar ve yemek odasındaki büyük saatin sesiydi. Bir gün bu saati kırmaya kalkistigini hatırladı bir an. Uyuması gerekiyordu ama saat yüzünden uyuyamamış ve o büyük camına yumruk atmıştı. Ne de güzel ilgilenmişti onunla o zamanlar ailesi. Bunlar aklına gelince gülümsedi ve banyoya doğru yürüdü.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

-Ne? Aman tanrım Jackie! Hemen size geliyorum ve her şeyi bana detaylıca anlatıyorsun.

Telefondaki kadın çılgınlar gibi bağırıp adamın her dediğinin üstüne anladığı halde bir daha soruyordu. Adam da onun gibi şaşırmış ama çok tepki göstermemişti.

-Sally biraz sakin ol. Bak, şimdi gelme ben sana anlatacağım tamam mı?

-Söz ver?

İşte yine cilve yapmaya başlamıştı. Adamın evli olduğunu bildiği halde pes etmeden her fırsatta adama cilve yaparak adamın sinirinin sınırlarını zorluyordu. Adam bir şey dememek için telefonu kadının suratına kapattı ve duvara yumruğunu geçirdi. Çünkü yine her şey ters gitmeye başlamıştı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Özlemini gidermek amacıyla o kadar sıkı sarılmıştı ki kardeşi dediği adama, sanki onun kollarından toz olup gidecekmiş gibi. Şimdi biraz daha sıktı kolları arasındaki vücudu. Ama sonra düşüncesi gerçekleşti ve aslında kimseye sarılmadığını fark etti. Etrafında kimsenin ona sevgi ile bakmadığını. Bakmazlardı ki zaten.

Yine rüya görüyordu. Thorn ile tartıştığı günü yine görmüştü. Bağırarak yataktan kalktı ve kendini banyoya attı. Her zaman aynısı olurdu. Thorn gittiğinden beri bazı geceler o günü kabusunu görür sonra geçtiğine kendini inandırırdı ama bir süre sonra yine aynı rüyaları görmeye başlardı. Sonra bağırarak yataktan kalkar, duvarları yumruklar, koluna jilet çeker ya da içmeye giderdi.

Dolabı karıştırmaya başladı. Odasında bulunan banyonun aynasının altındaki dolapta tüm malzemeleri dururdu ama şimdi hiç biri yoktu.

-Siktiğimin temizlikçileri.

Üstüne hala sabahki kıyafetlerinin-siyah dar paça ve siyah bir sporcu atleti- olduğunu görünce hemen dışarı fırladı. Acilen bir bar bulması gerekiyordu. Oturduğu site o kadar karanlıktı ki nereye gideceğini bile şaşırmıştı. Bu arada yanından geçen biri omzuna çarptı.

-B-ben öz-hıçkırık-özür dilerim-hıçkırık-.

-İçtin mi sen?

Gözlerine inanamıyordu. Aradığı fırsat resmen ayağına gelmiş, şans bu sefer ondan yana olmuştu. Şimdi tek derdi o ufaklıktan Jack Daniels şişesini almaktı. 'Hah, çocuk oyuncağı.' diye düşündü.

-Evvet iç-hıçkırık-tim. Ahh lanet hıçkırıklar.

Diye söylendi. Genç bir kızdı ve belli ki ilk defa içiyordu. Daha şişenin yarısına bile gelmeden sallanarak yürüyor ve sürekli hıçkırıyordu.

-Tamam ufaklık bu kadar yeter şimdi o şişeyi bana ver.

-Neğğ-esneme-den verecekmişim sana?

Elinden şişeyi hızlıca çekti kızın ve kafasına dikti. Çünkü elleri titremeye başlamış ve sinirleri iyice gerilmişti. Şimdi biraz daha iyiydi ama yine de şişeyi bu ufaklığa vermeyecekti. Önüne döndüğünde ufaklığın orada olmadığı fark etti. Arkasına baktığında kızın ağlayarak gittiğini fark etti. Şimdi bir de bu kızın nazıyla uğraşacaktı. Soracağı şeye pişman olacağı halde sormuştu:

-Dur! Adın ne?

KARIŞIM.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin