Bölüm 1: "Güvenemiyorum, b*k da çıkabilir."

195 7 209
                                    

"Belediyeye ne zaman gideceğiz?"

Tabi ki yanındakinden bir cevap gelmemişti. 

O çekik gözleri daha ne kadar kısılabilirdi ki? Telefona o kadar yakın duruyordu ki... Mesaj ekranında adeta küçük eşekler gibi tepinen parmakları Minsoo'nun sol kaşının sinirden titremesine sebep oluyordu.

Çok sevgili arkadaşının, 2 senedir beraber olduğu sevgilisi ile uzun süren bir ayrılık döneminden (bir hafta) sonra barışmaları üzerine, Minsoo yeniden kendi kendine konuşma şerefine erişmişti. Yavaşça gülümsedi.

"Yoongi ile barışmanıza ne kadar çok sevindim, tahmin bile edemezsin."

"Ev boşmuş. Onlara geçiyorum." Denis sanki az önce üzerinde çalışacakları projeden konuşmamışlar gibi, lafı havada bırakarak ayağa kalktı ve farklı renkler ile boyadığı sırt çantasını omzuna atarken söylendi "Yarın görüşürüz!"

Minsoo arkadaşına imkan verdiğince öldürücü bakışlarını sunarken boğuk bir şekilde konuştu.

"O yürüyen cinsellik için dersi mi ekiyorsun?"

"Heeey.. Güzellik.. Sakin ol.." Denis sadece üzgün olduğunda değil, bazen mutlu olduğunda da oldukça sinir bozucu olabiliyordu "Daha ilk ders! Grupları bile dağıtmadıklarına eminim. Hocalar birkaç şey daha söyleyip bırakacaklardır!"

Minsoo yanağından bir makas alıp uzaklaşan genç kızın arkasından donuk ve mutsuz bakışlarını attı.

Yoongi ile barışır barışmaz yatağa atlamaları uzun sürmüyordu. Minsoo her ne kadar dinlemek istemese de, Denis'in tüm anılarına birinci dereceden şahit oluyordu ve maalesef ki hayal gücü ona son derece gerçekçi görüntüler sunuyordu. Aklına gelen düşünceler ile fiziksel olarak da dahil titredi ve gözlerini yukarı doğru çevirerek irkildi. 

Bu oldukça iğrençti.

Onu kullanmasına nasıl izin verebiliyordu?

Erkeklerden gerçekten.. nefret ediyordu.

Telefonunun ekranına parmağı ile nazikçe iki kere vurduğunda gözü önüne gelen saat, önündeki kahvesini hızla midesine göndermesine sebep olmuştu. Ahşap piknik masasının bankından dışarı çıkabilmek için bir süre cebelleştikten sonra hızla sınıfa yönelmişti.

Bu üçüncü senesiydi. Eğer dayanabilecek olursa, 2 sene sonra bir mimar olacaktı. Tabi, önündeki 4 adet proje dersi ve 8 adet jüri süreci kesinlikle onu korkutan bir sebep olamazdı. Mola verdikleri ilk yarının ardından dalgın bakışları ile 2 sene okuduğu sınıfa girdi ve düşünceli bir şekilde kafasını kaldırdığında donup kaldı.

Bu.. olamazdı.

O sıra... onundu!

Bu öğrencileri tanımıyordu. Neden onun oturduğu tarafta oturuyorlardı?

Kızlı ve erkekli neredeyse 10 kişilik grup, iki sıra çevresinde kendi aralarında konuşurken Minsoo onların üst sınıf olduğunu fark etti.

Harika.. Şimdi nereye oturacaktı?

Ön sıralar dolmuştu.

O arka sıralarda oturmaktan nefret ederdi!

En ön sıra onundu. Onun olmalıydı!

Not tutmalıydı.

Gözleri..

Uzaktan slaytları göremeyecek-

Minsoo hızlı hızlı solumaya başladığında gruptan biri ile göz göze geldi. 

O an ne yaptığını fark ettiğinde bakışlarını abartılı bir şekilde çevirdi ve hızlı ve geniş adımlar atarak ve utançtan kızaran yüzünü eğerek arka sıralardan birine geçti.

FRİENDZONE ~Kim TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin