2.Bölüm

31 3 0
                                    


Gece yine dışarıda arkadaşlarımla beraber oyun oynadığımız için geç uyumuştum. Haliyle geç kalkmıştım. Annem ve babam evde olsaydı demediklerini bırakmazlardı. Zaten haftaiçiydi. Hafta sonu saat 09.00'da ayağa kalkmış olmamız gerekiyordu. Evin kuralı...
Daha sonra ailecek kahvaltı yapar,ev temizliği yapardık. Herkes farklı yerleri temizlerdi. Bu konuda kardeşlerimle annemize destek olurduk her zaman. Bazen mutlu bir hafta sonu bazen de mutsuz geçerdi. Sebebi ise babamdı.

Ev işlerinin kadın işi olduğunu söylerdi. Ona göre 'erkekler' yan gelip yatmalı, içecekleri yiyecekleri önlerine gelmeli, herşeyleri tertemiz olmalı...
Saçma değil mi? Sonuçta hepimizin kaldığı bir ev, ortak bir alan. Bence erkeklerin böyle düşünmesi yanlış. Sonuçta yardım edersen eline hiçbir şey yapışmayacak. Hadi diyelim - ona da kabulüm- ev işlerinden anlamazsın en azından ufak bir yardım, çayını suyunu yemeğini kendisi doldurmalı. Ama maalesef babam öyle biri değil, onları yapmaya bile aciz bir adam.

Bazen babam çocuk gibi olur iyi davranır, saçmalarız, güleriz. Ama bazen öyle bir soğuk olurdu ki bize karşı sanki hayatında hiç varolmamışız gibi. Annemle babamın hiç mutlu evlilikleri olmamış aslında. Yani bunu yeni yeni farkediyorum, o da bir kaç aydır. Çünkü annemi aldattığını öğrendim. Annem anlattı. 12 yaşında bir kız çocuğunun omuzlarına yüklerin ilk bindiği zamanlar. Bayağı bir borç yapmış, kredi kartını fazlasıyla aşmış. Annemde nereden baksanız birkaç senedir çalışıyor, babamın yaptığı eski borçları ödemek için. Ve biz dibe batmanın eşiğindeyiz. Batma demişken zengin olduğumuzu falan düşünmeyin.
Normal gelirli bir aileyiz ya da aileydik. Yani pek fazla paraya ihtiyacımız olmuyor, sadece dondurma ve kola alır içeriz her gün. Ya da arkadaşlarımızla kapımızın önünde piknik yaparız, yapmaya çalıştığımız kadarıyla.

Annem canına dişine katarak çalışıyor. Çalıştığı işten 18.00'da gelir, merdivenlerini temizlediği birkaç apartmanlara giderdi belirli günler. Ve bir de ayda bir kere gittiği çarpraz apartmanda temizlediği bir bina var. Bazen yardıma giderim oraya, ayrıyetten bana da para veriyolar. İstemiyorum ama 'o senin alın terin almazsan kalbimizi kırarsın' diyip her zaman parayı vermenin bir yolunu buluyorlar. Eh o paranın tamamını kardeşlerimle dondurmaya yatırır yeriz. Dondurma bizim hayat felsefemiz gibi birşey artık...

Kahvaltıyı hazırladım ve kardeşlerimi rütin uyandırma şekliyle uyandırdım, nasıl mı bağırarak tabi kii.
"Esil(!) kalkın artık kahvaltıyı hazırladım çok açım uyanın. Uyansanıza ya(!)"
Yataklarından mırıldanarak ve bana söylenerek kalktılar. Her zaman ki sabah rütimiz aslında. Ellerini yüzlerini yıkayıp sofraya oturdular. Hala uykuları olduğu suratlarından belli oluyordu zaten. Güldüm bu surat ifadelerine. Esil'e ve kendime çay, Aybars'a da ılık süt koymuştum. Sessiz sakin bir şekilde kahvaltımızı yaptık. Daha sonra ben mutfağı topladım, annem gitmeden zaten hafif dağınıklığı toplamıştı evin bize de kendi dağınıklığımızı toplamak kalıyordu.
Evi toplayıp izlediğimiz çizgi film kanalını açıp birkaç saat televizyon başında oturduk.
Belirli saatlerimiz vardı dışarı çıktığımız -arkadaşlarımız ne zaman camın önüne gelip bize seslendikleri zaman- o zamana kadar televizyon izliyoruz. Can'ın "Asel hadi dışarı gelin" demesiyle irkilmiştim, televizyon izlemeye o kadar dalmışım ki.

Yaz tatilindeyiz. Bu yüzden sürekli eve geç geliyoruz. Saat gece 2'yi bulduğu oluyor. Her neyse. Kardeşlerim benden önce dışarı çıkmış kendi yaşıtlarıyla oyun oynuyorlar. Üstüme bir tişört ve diz üstü tayt giyip evden çıktım. Bizimkiler kapının önüne oturmuş beni bekliyorlardı. "Sonunda bir an öldün zannettik. Bu ne yavaşlık" dedi Kemal. "Geldim işte neyin dırdırı bu. Eee ne yapıcaz?" dedim. Hepsi omuz silkmişti. Esma'nın "Ortaya sıçan -yakartop biz böyle demeyi seviyoruz da- oynayalım, sonra istop ve 9taş oynarız." diye fikir atmasıyla herkes onayladı. "Kimin topuyla oynuyoruz dün benim topumla oynadık, bugün kimin sırasıydı?" diye sordu.
"Asel'in topuyla oynuyoruz bugün. Hiç mızıkçılık yapma Asel. Biliyoruz topunla oynatmamak için yalan söylediğini hem dün Aybarstaydı topun. Kimseyi kandıramazsın" dedi Melisa.

Aslında haklılar bana ait olan hiçbir eşyayı kimseyle paylaşmak istemiyorum. Topumda buna dahil. 10 liraya alınmış futbol topum. Babamın 'düzgün kullan hep senin topunla oynuyorsunuz sonra patlatıp yanıma gelip yenisini istiyorsun' demeleriyle alınmıştı. O da kendince haklıydı, kızı hergün bir önce ki gün alınan topun patladığıyla gelip yeni top aldırıyordu.

Ama çocuk olmak güzel, niye güzel olmayasın ki değil mi ama? Bisiklet sürüyorsun, toplarla birsürü oyun oynuyorsun, dertsiz tasasız yaşıyorsun bikere. Ama tabi büyüdükçe omuzlarına yük binmeye başlıyor.

Doğup büyüdüğüm sokağımı çok seviyorum, kim sevmez ki? İlk arkadaşlıklar, ilk aşklar, ilk ağlamalar, hüzünler, kahkalarla gülmeler...

Hergün sokağa çıkıp kapısının önünde dedikodu yapan ev kadınları, hele birde o dedikoduları dinlemek araşırı mükemmel oluyor. Kim ne yapmış, neler yaşamış. Ama tabi bir yandan güzelken bir yandan da kötü. Çünkü arkalarından konuşup yüzlerine gülüyorlar. Birde haftasonu evlerinde çay partisi -gün gibi düşünebilirsiniz- düzenleyip herkesi çağırıyorlar. O gün kim gelmediyse dedikodularını yapıyorlar. Dediğim gibi bazen aşırı eğlenceli oluyor. Tabi annelerden gördüklerimizi bizde yapıyoruz yapmıyoruz değil. Ama bizim yaptığımız dedikodular öyle kötü şeyler değil. Oyun oynarken yaptığı bir hareketi konuşuruz, dalga geçeriz daha sonradan böyle böyle oldu özür dileriz sende bir daha böyle yapma deriz. Bir nevi bizimkisi yaptığımız hataları konuşup dalgaya almak daha sonrada uyarmak..

***
Akşam olmuş herkes evlerine dağılmışlardı. Akşam yemeği yemek için. Annem eve gelmiş, sofrayı hazırlamasına yardım ediyorduk.
"Bugün neler yaptınız? Kahvaltıda ne yediniz?" diye sordu annem sofraya bardakları yerleştirirken. "Aynı şeyleri yaptık anneciğim. Dışarda oyunlar oynadık. Patetes kızarttık, yumurta haşladık yedik. Senin nasıl geçti günün" diye sordum. "Çok yoruldum, o kadar kişinin çayları yemekleri derken oturmaya vakit bulamadım." dedi. Annem özel bir şirketin mutfak bölümünde çalışıyordu. Yemek servisi yapıyor, çayları demliyordu, birde mutfak katını temizlemek gibi işleri vardı. Birkaç kere babamla annemi almaya gittiğimizde görmüştüm neler yaptığını. Gerçekten aşırı yorulur, eve geldiğinde yemeğimizi yapar, çaylarımızı demler birkaç saat beraber otururuz, daha sonra annem yatmaya gider, bizde dışarı çıkardık. Oyunlarımızı oynar, eğlenir evlerimize geri dönerdik. Her yaz tatilinde yaptığımız gibi...

Babam elinde ekmek poşetiyle eve girmişti. Ellerini yıkamış, herkes sofraya geçmişti. "Herkese afiyet olsun" diyip yemeğe başlamıştı babam. Bizde peşinden başlamıştık yemeğe. Evin bir diğer kuralı ise; sofra başında konuşulmaz ve evin büyüğü yemeğe başlamadan yemek yenilmezdi.
Herkes yemeğini yemiş, mutfağı toplamak bana ve Esil'e kalmıştı. Esil masayı toplar, bulaşıkları makineye yerleştirmeyi de ben yapardım. Annem o sıra çayları demlemiş, bizede bakkala yollamıştı. Cips, çekirdek almamız için. Çaylarımızı içmiş, kirlileri makineye yerleştirmiş, dışarı çıkmak için babamdan izin almaya gitmiştim. "Baba bizim çocuklar bizleri bekliyorlar dışarı çıkabilir miyiz?"
"Esil ve Aybars çıksınlar seninlr birşey konuşacağım sonra sende çıkarsın" dedi. Tamam diyip odamıza gitmiştim, Esil ve Aybars'a dışarı çıkabilirsiniz demek için. Onlar dışarı çıktıktan sonra babamın yanına gittim. "Asel bu aralar idmanlarını yapmıyorsun sürekli dışarıda oynuyorsun." dedi. "Baba biliyosun dışarı çıkıyoruz ama futbolu eksik etmiyorum. İdmanlarımı yapmıyorum sadece, arkadaşlarla maç yapıyoruz sürekli" dedim. Okul kız futbol takımındaydım birde okul hariç futbol okuluna giderdim. Yaz tatili olduğu için biraz savmıştım o kadar.
"Biliyorum. Ama sen yinede eksik etmemeye çalış." dedi "Hadi arkadaşlarını bekletme ben çağırınca eve gelirsiniz" "Tamam" diyip evden çıktım. Birkaç saat oyun oynamış babam çağırınca eve geçmiştik. Duşlarımızı almış, yataklarımıza geçmiştik.

"İyi uykular kardeşlerim"
"Sana da iyi uykular ablacım" demişlerdi.

Ama bir türlü uyku tutmuyordu. İçimde nedensiz kötü bir his vardı. Hayırdır inşallah diyip uyumaya çalıştım.
**

Bu bölümü geçiş bölüm olarak düşünebilirsiniz. Bazı konuşmaları olsun, oyunlar olsun biraz azalttım. İyi okumalar :)

İnstagram:00ilaydanur

Delinin Kitabı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin