09 || vişneli vodka ve bir tutam kaos

203 31 50
                                    

━ [now playing]: the weeknd,
one of the girls

"Böyle liseliler gibi birbirinizi uzaktan dikizlemeye devam mı edeceksiniz?"

Miyeon özellikle bulduğu bardağının yarısına doldurduğu vodkanın üzerine kola eklerken söylendiğinde Yujin dudaklarından gergin bir nefes bırakmış ve sonunda aramıza dönmeye karar vermişti.

"Ben sanki durumdan çok memnunum." dedi ardından, kalçasını mutfak tezgahına yaslamış vaziyette iken birasından büyük bir yudum almıştı. Omuzları düşük, belini saran güzel bir bluz altına dar kotuyla dizlerinde biten siyah çizmeler giyiyordu. Aslında Kim Yujin oldukça iyi görünüyordu ama Jeno yine de sevgilisine tavrını sürdürmekte kararlı gibiydi.

Ben ise mutfak adasında bağdaş kurmuştum, altımdaki zemin mermer olduğu ve mini eteklerimden birini giydiğimden kalçam üşüse de içiyor olduğum sek vodka göğsüme sıcaklık yayılmasına sebep olmuştu. Yine de her zamanki gibi aramda aşk - nefret ilişkisi bulunan soğuktan korunmak için eteğimin içine boğazlı bir body sıkıştırmıştım.

Miyeon da mutfak adasının önüne yerleştirilmiş uzun taburelerde bacak bacak üzerine atmıştı. Siyah bir kimono giymişti yine, dümdüz saçlarıyla tam bir sanatçı gibi görünüyordu.

"Birazdan sana hayır diyemeyecek kıvama gelir." dedi Miyeon fakat Yujin bundan memnun değil gibiydi.

"Sorun yatmak mı Miyeon-ah? Şu öfkesini bir kenera atsın istiyorum artık. Çok sıkıldım."

"Bu gece atamaz gibi." dedim ben de. "Yeonjun'u gördüm az önce."

Yujin'in olabildiğince çatılan kaşlarına karşılık ise Miyeon küçük bir açıklama yapmıştı: "Arkadaşı takımdaymış galiba."

Jaemin'in beni sezon maçlarının başlaması şerefine maça davet edişi üzerinden neredeyse iki hafta geçmiş ve çocuklar sezonun ilk bölümünü bitirmiş ve bir üst lige atlamışlardı. Küçük bir kutlama ayarlanmıştı bunun şerefine fakat ne zaman yetki bölüm başkanından Jaemin'e geçtiyse tam olarak o sırada bu kutlama takımın frat house'unda yalnızca takım üyelerinin davetiyesiyle girilen bir partiye dönmüştü.

Üyelerin davetiyeleri dediğime bakmayın, bu kavram düşündüğümden farklıydı çünkü on iki kişinin yaşadığı evde neredeyse yüz kişi vardı. Müzik bangır bangır ve zevksizdi, içerisi sigara ve ot kokuyordu. Bu soğuğa rağmen bahçede bile insanlar vardı. Ayrıca her köşede yiyişen birileri görüyordum. Yeonjun'un arkadaşı da Miyeon'un söylediğine göre takımda yedeklerde bulunduğundan Choi Yeonjun, Jeno'nun zaten gergin haldeki sinirlerini daha çok gerecek gibi etrafta geziniyordu.

Yujin'i kendime benzettim bir anlığına, ikimizin işleri de hiç yolunda gitmiyordu.

"Arin-ah," Arkamdan duyduğum ses ile sırtıma sarılan sıcacık bir kol eş zamanlı olmuştu. Seungmin'in tanıdık kokusu burnuma dolarken başımı hafifçe kaldırdım ve arkadaşımın yorgun ve biraz da sarhoş simasıyla karşılaştım.

"Tebrikler gönlümün şampiyonları."

Donghyuck da Miyeon'un yanındaki tabureyi doldururken henüz bir saat önce geldiğimiz partide gecenin yıldızlarını ilk görüşümüzdü bu. Seungmin eve gelmemiş, maçtan sonra direkt buraya geçmişti.

Miyeon ve Yujin de ardımdan tebrik ettiklerine dair bir şeyler söylerlen "Teşekkürler güzellikler." demişti Seungmin, ardından yanağımdan makas aldığı sırada Donghyuck arkadaşımı işaret etti.

"Seungmin'i görecektiniz kızlar. Bugün o kadar çok basket attı ki bir süre sonra saymayı bıraktım ben."

"Abartıyor." dedi Seungmin. Donghyuck onu onaylamayan şeyler söylerken Yujin ve Miyeon'un ortasında kaldığından ve müziğin sesini yükseltmelerinden dolayı tam olarak sesini duyamıyordum. "Bir kere de bir iltifatı kabul etsen dişimi kıracağım."

the remedy for a broken heart :: hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin