That sticks around like summat in your teeth?
Dişine takılan şey gibi seni bırakmayan korku?
****************************************
Derin bir nefes alıp yorganıma iyice sarındım ve gözlerimi kapattım. Uyumak kolay değildi. Düşüncelerimi kontrol edemiyordum ve bu uyumamı zorlaştırıyordu. Ondan herhangi bir ses çıkmıyordu, ben de olabildiğince sessiz kalarak uyumaya çalışıyordum. Bugünü diğer günlerden ayıran neydi? Ben mi onu fazla düşünüyorum yoksa o mu beni düşünmüyor ayırt edemiyordum. Her zaman kendimi abartılı bulurdum ve bu yüzden bu ilişkide, buna ilişki denilebilirse tabi, olabildiğince kontrollü davranmaya çalışıyordum. Normal olmak, hislerimle birlikte taşmamak için efor sarf ediyordum. Olabildiğince sakin kalıp onun bana davrandığı gibi davranmaya çalışıyordum ama her zaman başarılı olduğum söylenemezdi. Onun yanında sessiz ve kontrollü kalmaya çalışsam da tüm detayları zihnime kazıyor, bir ipucu aramaya devam ediyordum. Asıl o yokken hakimiyetimi kaybediyordum. O işteyken her şeyi onun beğenisini düşünerek hazırlıyor, bunu özenerek ve keyifle yapıyordum. Mükemmel olmak için uğraşıyor, sonra da kendime kızıyordum. Bunu yapmamalıyım, kendi kendime ümitleniyorum diye düşünüp kendimi suçluyordum. O sadece normal davranıyor, ben hareketlerimi ölçüp biçmeye çalışıyordum ve kendime hakim olamadığımda yaptığım ve söylediğim şeyleri söylememiş olmayı diliyordum. Herhangi bir özgüven sorunum yoktu, sadece onun beğenisi benim için çok değerliydi ve ona çaktırmamaya çalışarak bunu bekliyordum. İsterdim ki iyi bir iletişimimiz olsun, birbirimize destek olalım ama henüz o kadar yakın olamadığımız için genel olarak mükemmel olanı yapmaya çalışıyor, elimden gelen en iyi eş (veya buna ne denirse) olmaya çalışıyorum ve onun da beğenmesini umuyordum. Bunu acizlik olarak da görmüyor, sevilme isteğini doğal bir refleks olarak görüyordum. Her zaman insanlarda yerimin ayrı olmasına alışkındım, ilgi alaka gören başarılı biriydim ve bu beraberinde takdir ve tatmin getirmişti. Ama sonra hayatım eskisi gibi gitmedi ve ben kendimi yükseklerde uçuyorken yarılmış yerin dibinde bulmuş gibiydim. Her şeyi yine de kabullenmiştim de, içimdeki bu hissi hazmedemiyordum. Olanları unutup yeni hayatıma tam olarak odaklanabilmem için yeni hayatımda mutlu olmam gerekiyordu ama ben her ne kadar bu hayatı kabullenmiş ve benimsemiş olsam da kendimi bir yandan utanmış hissetmekten alıkoyamıyordum. Çok daha farklı bir hayatımız olabilirdi. Ayrı ayrı veya birlikte çok daha mutlu olabilirdik ama şu mesafe, şu boşluk bana kararlarımı sorgulatıyordu. Olan olmuştu, artık biz bu yoldaysak buna uyum sağlayıp iyi olabilmeyi istiyordum ama aramızda bir şeylerin olmaması her şeyden kötüydü. Üzerine düşüneceğim kadar bile bir iletişimimiz olmuyordu. Belki kötü değildi aramız ama hiçbir şey yaşamamak her şeyden daha fena bir hisse sürüklüyordu beni. Kendimi bir bilinmezde gibi hissediyordum, fazla değer veren taraf olduğumu hissediyor, bir türlü bir sonuca varamamak bende güçlü bir sinir ve üzüntüye sebep oluyordu. Bu içimde beni sıkıştıran hisleri söküp atabilseydim, ah bir atabilseydim... bu yoğun duygular ve içimdeki hisler sinirlerimi yıpratıyor, gözlerimi dolduruyordu. Artık gözyaşlarımı tutamayıp ağlamaya başladım. Yüzümü yorgana bastırıp gizledim ve sonra hıçkırarak derinden ağlama hissimin geldiğini hissederek ve aynı zamanda bir mendile de ihtiyaç duyduğum için yerimden kalktım ve onu görmeyeceğim ve onun da yüzümü görmeyeceği bir şekilde kafamı eğip odadan çıktım ve mutfağa gidip kapıyı kapattım. Kendime bardaklardan sevdiğim bir tanesiyle bir su aldım ve burnumu temizlerken sandalyeye oturdum. Camdan dışarı bakarken içimdeki yoğunluğu ağlayarak atmaya çalışıyordum. Sessizce ağlayarak.
Camı açıp her zaman olduğu gibi gökyüzüne doğru kafamı kaldırıp dua etmeye başladım. Artık her şeyin daha güzel olması için dua ettim. Af diledim. İçimdeki ağlama hissi bitene kadar ağladım ve rahatlamış bir şekilde mutfak dolabının yansımasına bakarak yüzümü temizleyip saçımı düzelttim. Kendim hakkında yeni kararlar alarak hatalarımı telafi etmeye niyetlendiğim bir duygu boşaltma seansımın daha sonuna gelmiştim belli ki. Artık olanlara, daha doğrusu olmayanlara, el atıp bu durumu değiştirme vaktim gelmişti. kadar büyütmeyip çözümcül olma vakti gelmişti. İşler düzelecek miydi, daha fena mı olacaktı bilmiyordum ama tek istediğim anlaşılır bir hâle gelmekti. Ne olursa olsun daha iyi yaşayabileceğim bir hayatın böyle geçmesine müsaade edemezdim. Kendimi de artık daha çok koruyacak, sağlıklı bir ilişki ve düzen kurana dek incinmemeye dikkat edecektim. Omuzlarımı dikleştirdim ve kendime duyduğum güvenin artmasıyla ciddi bir ifadeye büründüm. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve hiçbir şey olmamış gibi odaya dönüp sessizce yatağa girdim. Uyanık mıydı, uyuyor muydu emin değildim ama artık bir şeyleri daha farklı yaşamaya karar verdiğim için bunu düşünmemeye çalışarak gözlerimi kapattım. Bu yorgunluğa güzel bir uyku iyi gelecekti...