"Acıktın mı Simba?"
Sağ elimle yavru kurdumun kafasını okşadım. Kendisi çok küçük bir kurttu ve albinoydu. Alnındaki kocaman kırmızı lekeyi saymazsak tamamen bembeyazdı. O kadar tatlıydı ki bu haliyle, onu ısırasım geliyordu.
Kasabaya inmediğimden çoğu şeyi bilmiyordum ama insanların böyle özel hayvanları öldürüp içlerini doldurdukları kulağıma gelmişti ve o zamandan beri onu ormanda saklıyordum.
Simba kafasını kaldırıp elimi yalayınca beni yemeden önce hem ona hem kendime yemek bulmam gerektiği bir anda aklıma geldi. Bu gidişle ya o beni yiyecekti ya da ben onu ve ben onu yemeyi istemiyordum. Aynı duyguları ve düşünceleri Simba'nın da paylaştığını düşünmek istiyordum.
"Hadi gidip karnımızı doyuracak bir şeyler bulalım."
Ormanın kuzey kesimine kasabadan kimsecikler gelmiyordu. Burası daha çok sivri ve yüksek kayaların olduğu, yaşamak için uygun olmayan bir kesimiydi. Kasabadan hiçkimse, Hiromika kayasının ardında daha önce görmedikleri meyveler olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden bir miktar şanslıydık. Yolumuz zorluydu ama karnımızı doyuracak birçok şeye sahiptik.
Ayrıca Hiromika kayası onların ibadetlerini yerine getirdiği kutsal bir mekandı. Her ay düzenli olarak kayanın önünde kadın, erkek, çocuk hatta hayvanları ile gelip ibadet ediyor ve meyve yiyorlardı. Ve hep aynı duaları sesli bir şekilde ediyorlardı. Bu görüntüyü izlemek ilk başlarda beni büyülese de bir süre sonra sıkmaya başlamıştı.
Ve bu kasabaya uzun zamandır yağmur yağmamıştı. Bu yüzden tarlalarındaki ekinler büyümüyor, bitkileri ise çoktan ölmüştü. Su sorunu da yakında baş gösterecekti. İçecek suları neredeyse yoktu. Kasabanın yanındaki orman ise ölüyordu. Ağaçların çoğu çoktan kurumuş ve dalları kırılmıştı. Hayvanlarını da kaybetmeye başlamıştı. Yakın zamanda hepimiz buradan taşınmak zorunda kalacaktık ama gidebilecek bir yerimiz yoktu.
Yakınlarımızda da ne bir kasaba ne bir su ne bir orman ne de bir hayat belirtisi vardı. Sanki koca dünyada tek biz var gibiydik. Her yer kumdan ibaret gibiydi. Kendimi fazlasıyla yalnız ve boşlukta hissediyordum.
Simba ayağına sürtündüğünde irkilmiştim. Ne zamandır yürüdüğümü bile hatırlamıyordum. Kayaya ulaşmamıza ne kadar kaldığını merak ediyordum. Ya da doğru yolda olup olmadığımızı. Düşüncelere dalmayı bu yüzden sevmiyordum. Kimseyle konuşamadığımdan hep içimde kendimle konuşuyordum ve bu yüzden her şeyi unutuyordum. Simba dışında bana gerçekliği hatırlatacak hiç kimsem yoktu.
"Yakında ben de öleceğim Simba. Eğer yağmur yağmazsa benim de sonum gelecek."
Simba beni dinlemiyordu bile. Anladığını da düşünmüyordum ama biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Herhangi biri bile olurdu. Sadece söylediklerime bir tepki vermesi yeterdi. Ama kimse yoktu işte. Günlerce yemek yemek dışında ağzımı açmıyordum ve konuşmak istediğimde boğazım çok acıyordu.
"Yağmur yağmazsa bu pullu arkadaşın ölecek Simba. Bunu kaldırabilecek misin? Ben ölürsem sana kim yemek bulacak? Bu yüzden bana iyi davran ve eğer bir tanrı varsa ona dua et, olur mu? İkimizin de kurtulması için. Kasabadakileri de unutma."
Simba suratıma baktı ama beni anlamadığı için hemen kafasını çevirip etrafa bakmaya devam etti. Şu an sadece açtı ve onu doyurmadığım sürece beni terk edecekti. 'Nankör kurt.'
"Bu seferlik sen yemek getirmeye ne dersin?"
Simba bir anda durup etrafı koklamaya başlayınca ben de durmak zorunda kalmıştım. Bunu sadece bir insan yaklaştığı zaman yapıyordu. Bir anda tüm korku bedenimi ele geçirdiğinde ne yapacağımı şaşırdım.
Hızlıca etrafıma bakındım ve gözüme bir çalı kestirdim. Koşarak arkasına saklandım ve Simba'nın gelen her ne ise onu tespit etmesini bekledim.
Simba burnunu yerden kaldırıp etrafına baktı ama yerinden kıpırdamıyordu. Bu daha da çok korkmama neden oluyordu. Olduğum yerden etrafı çok göremiyordum ve bu da beni korkutup endişelendiriyordu. Simba'ya bir şey olacak diye korkuyordum. Ve daha önce ikimiz de böyle bir şeyle karşılaşmamıştık. Bu daha da korkutucuydu.
"Simba..."
Fısıltım Simba'ya ulaşmadığında umudumu iyice keşmiştim ve korkuyla çalılığa iyice sindim. Simba'nın yanına gitmeliydim. Onu korumalıydım ama ne yapacaklarını bilmiyordum. Korku tüm bedenimi ele geçirmişti ve ben olduğum yerde titriyordum. Simba'nın kendini korumasını umuyordum. Ufak tefekti ama dişleri keskindi. Ona bir şey olmasına asla izin vermezdim. Gerekirse biri onu almaya kalktığı zaman savaşırdım bile.
Birden bir hırıltı sesi duyunca hızlıca kafamı biraz kaldırıp Simba'ya baktım. Simba'nın gözlerinden alevler çıkıyordu resmen. Bu bakışı biliyordum. Gözüne bir av kestirmişti. Onun yakalayabileceği bir şey olmalıydı çünkü onu öldürecek şeyleri biliyordu ve gördüğü zaman kaçıyordu. Pençelerini ortaya çıkarmıştı şimdi ve avının üzerine atlamaya hazırdı.
"눈을 뜬다 어둠 속 나
Gözlerimi açarım karanlıktayım심장이 뛰는 소리 낯설 때
Kalbim attığında마주 본다 거울 속 너
Seni aynada görüyorum겁먹은 눈빛 해묵은 질문
Korkmuş gözler, eski soru어쩌면 누군가를 사랑하는 것보다
Belki birini sevmekten daha더 어려운 게 나 자신을 사랑하는 거야-
En zor şey kendimi seviyorum-"Şarkı sözleri bir anda havada kaldığında korkudan sımsıkı kapattığım gözlerimi açtım. Bu bir kızın sesiydi. İnceydi ve çocuk sesi gibiydi.
Hızlıca kafamı Simba'nın olduğu tarafa doğru kaldırdım ama temkinliydim. Beni görmemesi gerekiyordu gelen kişinin.
Simba'ya baktığımda gözlerini karşısındaki avına doğru çevirmişti ve göz bebeklerinin içi parlıyordu. Simba'nın karşısında ise sesin sahibi olan kız duruyordu. Korkmuş gözlerle karşısındaki albino kurda bakıyordu. Ne yapması gerektiğini tartıyormuş gibi yerinde kıpırdanıyordu.
Biraz kızı incelediğimde ufak tefek olduğunu fark etmiştim. Minicikti ve yüzü güzel bir kızdı. Saçları neredeyse beline kadar uzanıyordu. Giydiği mavi beyaz elbisesinin içinde küçük bir çocuk gibi duruyordu ama büyük olduğunu yüzüne bakarak anlayabiliyordunuz.
Eğer böyle olmasaydım onu kurtarmayı deneyebilirdim. Ama o iyi bir insana benziyordu ve ben onun şansını tersine çeviremezdim. Ona kötülük getiremezdim. Tüm hayatını altüst edip onu ölüme terk etmek istemiyordum. Bu yüzden yerimden çıkmadan sessizce bekledim ve çok acı çekmemesi için olan tüm tanrılara dua etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No witness| ten
Fanfiction"Kimsenin görmemesi gereken bir çocuğum ben. Ama neden senin beni sürekli görmeni istiyorum?" © 2020 | readerlittlewitch / rlwitch