"L, biliyor musun, ölüm melekleri sadece elma yer."

183 21 5
                                    

bölüm bir; "L, biliyor musun, ölüm melekleri sadece elma yer."

Yağmurlu havanın altında neyi beklediğimizi bilmeden bekliyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yağmurlu havanın altında neyi beklediğimizi bilmeden bekliyoruz. Yanımda duran Jeongguk siyah şemsiyeyi ikimizi de altına alacak şekilde tutuyor, sadece siyah giymiş insanlardan oluşan topluluğa bakıyorum. Bir cenazedeyiz.

Ama kimin cenazesi olduğunu bilmiyorum, siyah elbiselere sarınmış kadınların ya da takım elbiseli adamların hiçbirinin yakasında ne bir isim ne de bir fotoğraf hiçbir şeyden eser yok, hiçbir şey. Daha dikkatlice bakıyorum. Belki ağlayan birilerini görür ve kimin ailesi olduklarını tespit edebilirim diye düşünüyorum ama ağlayan kimse de yok. Toplandığımız alanın içindeki tek bir insan bile konuşmuyor, ağlamıyor, sızlanmıyor veya ölen kişinin hayallerinden bahsetmiyor. Hepsinin yüzünde aynı ifade var; boş, keyifsiz ama ciddi bir ifade. Sürekli gülümsediğinden yakındığım Jeongguk bile şemsiyeyi tutarken ciddi bir ifade ile ileriye bakıyor.

"Jeongguk," diye fısıldıyorum. "Kim öldü?"

Ama Jeongguk hiçbir tepki vermiyor, öyle ki beni duyduğundan bile şüpheliyim. Sebebini bilmediğim bir şekilde benimle küstüğü için -yaklaşık bir ay oluyor- bana cevap vermediğini düşünüyorum. En azından kimin cenazesinde olduğumu söylemesi gerektiğini düşünerek yeniden ona seslenmek istiyorum ama hareketsiz kalabalığın içinde bir hareket gözüme çarpıyor, bir renk. Konuşmak için aralanmış dudaklarımı birbirine bastırıp göz ucuyla yakaladığım o rengi görmek için etrafı tarıyorum. Sonra buluyorum, simsiyah takım elbisesinin içerisinde sarı saçları ile kalabalığın içerisinde bir adam duruyor. Merakla ona bakmama sebep olan şey sarı saçları değil, küçük elleri arasında tuttuğu kırmızı elma. Elmaya bakıyorum ardından yine adamın yüzüne bakıyorum, kasvetli ve renklerden yoksun günün içerisinde parlayan gri gözleri aniden bana dönüyor. Sonra kalabalığın içerisindeki hiç kimsenin yapmadığı ve yapmaya cesaret edemeyeceği bir şeyi yapıyor.

Bana gülümsüyor.

Silik bir gülümseme bile olsa benim görmeme yetecek kadar yüzünde duruyor, kaşlarımı çatıyorum. Onunla konuşmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Sanki aradığım bütün cevaplar onun gri gözlerinin içine saklanmış gibi.

"Hemen dönerim." diye mırıldanıp Jeongguk'un yanından ayrılıyorum. Beni durdurmaya çalışmıyor ve şemsiyesinin altında mahkeme duvarını andıran bir suratla dikilmeye devam ediyor. Kırgınlık dolu bir ifade ile yanından uzaklaşıyorum, en yakın arkadaşım olan Jeongguk'un bana tanımadığı birisi muamelesi yapması beni derinden yaralıyor. Beni görmüyormuş gibi davranıyor, sanki hiç var olmamışım gibi.

Tırnaklarımı avucuma geçirip şemsiyenin dışındaki dünyaya adım atıyorum, insanların arasında durmaya devam eden adam elindeki elmayı belli belirsiz havaya atıp tutuyor. Elmanın yüzeyinden kırılan ışık yüzünden bir an için etrafımızdaki her şeyin siyah beyazdan ibaret olduğunu ve bulunduğumuz karenin içerisindeki renge dair tek şeyin o elma olduğunu sanıyorum. Gözlerimi kırpıştırıyorum, adamın yanına ulaşmama çok az bir mesafe kalmışken adam bana doğru dönüyor. Nedenini bilmediğim hâlde durmam gerekiyormuş gibi hissettiğimden duruyorum.

"Biliyor musun?" diye mırıldanıyor. Aramızdaki mesafeye ve yağan yağmura rağmen onu nasıl duyabildiğimi sorguluyorum. O sırada artık bir şemsiyenin altında olmamama rağmen beni ıslatmayan yağmuru fark ediyorum. Kısacık bir an için avucumu açıp üstüne düşen damlaları seyrediyorum, su damlaları üstümden geçip gitmiyor onun yerine tenime düşüyor ve hızlıca ortadan kayboluyor.

Sanki hiç var olmamış gibi.

"Ölüm melekleri sadece elma yer."

Söylediği şeyi anlamaya çalışarak ona bakıyorum. İnsanlar yanımızdan geçip gidiyor.

"Bayım," diyorum. "Kimin cenazesindeyiz?"

Elindeki elmayı yeniden havaya atıp tutuyor, gözlerim elmanın hareketlerini izliyor. Takım elbisesinin kollarında parlayan kol düğmeleri dikkatimi çekiyor. Kol düğmesine işlenen motifi görmeden bile o motifin bir hayat ağacı olduğunu biliyorum ama bunu nasıl ve nereden bildiğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok.

"Taehyung-ssi," diyor. Gri gözleri o an doğrudan benimkilere bakıyor. Sen kimsin, diye düşünüyorum. Sen de kimsin?

"Senin cenazendeyiz."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ALUMINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin