🌸

4.9K 129 187
                                    

okulumdan çıkmış çalıştığım kafeye doğru yürürken yine onu düşünüyordum. onun doğum günü yaklaşıyordu ve ben hâlâ ona nasıl sürpriz yapacağımı planlamadım. ah, Tanrı'm ne yapmalıyım bana yardım et.

işten aldığım parayı idareli kullanarak onun doğum gününe para biriktirdiğim için sıkıntı çekeceğimi sanmıyordum.

kafenin kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes almıştım. bugün de geç saate kadar ekstra maaş için çalışacaktım. yoruluyordum ama buna değecekti. içeri adımlayıp düşüncelerimi bir kenara bırakarak küçük barın oraya yürümüştüm. önlüğü alıp boynumdan geçirerek hem iş arkadaşım hem de en yakın arkadaşım olan Soyeon'dan bağlamasını istemiştim.

"hoş geldin Jungkook, bugün yine benim yerime vardiyaya kalacak mısın?"

"evet. neden ki?"

"Jungkook kendine birden bu kadar yüklenmen normal mi? hem de onunla bu kadar çok kavga etmeye başladığınız dönemde kendin yerine onu düşünmen... yapma Jungkook görmüyor musun halini gözle-"

"yapma Soyeon. canım daha çok yanıyor yapma. hem ben eminim o gece her şey yoluna girecek, benim için endişelenme lütfen."

"eğer hislerin böyle söylüyorsa hislerine güven Jeon. ben seni düşündüğüm için dedim. tabii sizin aranıza girecek en son kişi bile değilim."

"teşekkür ederim Soyeon."

"ne için?"

"beni düşündüğün için."

kafama bir tane tokat vurarak,

"salak mısın Jeon, tabi düşüneceğim, arkadaşlar ne için var?" gülümsemiş ve müşteriler ile ilgilenmeye başlamıştı. ben de arka tarafa geçip kirli bardakları yıkamaya başlamıştım.

Soyeon... gerçekten onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için çok şanslıyım. ne kadar kavga etsek de günün sonunda omuzunda ağladığım kişi o oluyordu.

"Jeon?"

"Ah, Minho. hoş geldin. bugün iş bölümünü nasıl yapalım?"

"yapalım mı? sen bugün oturacaksın Jeon. lütfen."

"sence böyle bir şeyi kabul eder miyim? daha çok konuşma da yardım et."

"tamam sen gerilme yeter ki." küçük bir kahkaha atıp yanıma gelip o da yıkamaya başlamıştı.

"ya! ben orada yetişemiyorum siz burada üç bardağı iki kişi mi yıkıyorsunuz? Jeon sen bana yardım et, Minho yıkar onları." dedi Soyeon.

"bana uygun."

adımlarımı bara yöneltmiş ve müşterileri beklemiştim. Kapının oraya baktığımda bir kadınla göz göze gelmiştim. sanki beni bekliyor gibi beni görünce omuzları dikleşmiş ve içeri girmişti. hemen önümdeki masaya oturmuş ve elini kaldırarak gelmemi işaret etmişti.

saçları uzun ve siyah, yüz hatları net ve keskin, dudakları kalın, boyu uzundu. gerçekten bakımlı ve alımlıydı. güzel bir kadındı.

"hoş geldiniz efendim. ne isterseniz?"

"bana bir espresso kahve getir." emrivaki şekilde söylediği için kaşlarımı çatmıştım ama hemen eski haline döndürmüştüm. çok karşılaşıyordum böyleleriyle.

"yanında bir şey ister misiniz?."

"hayır." eğilip bara gittiğimde kahveyi hazırlamaya başladım. makinenin başında bekliyordum. hazır olduğuna dair ses çıkardığında alıp karton bardağa doldururken kadın bağırmıştı,

say my name | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin