Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyiokumalar💜💜💜
Taehyung'un ağzından;
"Taehyung okula geç kalıyoruz! Aaa sen yine mi masada uyuyakaldın. Her yerin ağrıyordur şimdi kalk."
Jimin'in sesiyle kafamı masamdan kaldırdım. Belimdeki acı yüzünden yüzümü buruşturdum ve sandalyeden kalktım.
"Of belim, ya."
"Hadi giyin ve çıkalım."Başımı sallayıp lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra odama gittim. Sıradan yorucu gün. Okula gitmemin tek nedeni iyi bir meslek ve Jungkook'tu.
Jungkook...
Dokuzuncu sınıftan beri aşık olduğum ama asla açılamadığım platonik aşkım. Şuana kadar aramızda tek bir konuşmama geçmemesi, asla göz göze gelmeyen irislerimiz. Umudumu kesmeyi söylüyordu içimden bir ses. Şu sıralar bende o sesi dinliyor gibiydm.
Okula gidiyor, derse giriyor, görürsem onu izliyor sonra eve dönüyordum hüzünle.Son senemiz olması onu bir daha göremememi gösteriyordu. Bende bu son günleri değerlendirmeye çalışıyordum sadece.
Düşünmeyi bırakıp dolabımı açtım. Bol koyu kahve bir pantolon, beyaz gömlek üstüne de bordo bir kazak giydim. Siyah saçlarımı düzeltip gözlüklerimi taktım. Siyah sırt çantamı da alıp odamdan çıktım ve aşağı indim.
Jimin kapıda beni bekliyordu. Jimin ile aynı evde kalıyorduk, onun eviydi ben kira vermeyi teklif etsemde asla kabul etmiyordu. Bende çalışıp evin diğer masraflarında destek oluyordum. Onun kendi ailesi her şeyini karşılasada benim bir ailem yoktu ve yetimhanede kalıyordum ancak orada hiçte güzel anılarım yoktu bu yüzden kaçmıştım. Beni bir gece Bay Park bulmuş sahip çıkmıştı. O gün bu gündür Jimin ile kardeş gibiydik.
"Taehyung yine mi kazak? Biraz güzel giyinsene mükemmel bir fiziğin var."
"Of Jimin ben böyle rahat ediyorum." diyip siyah converslerimi giyip evden çıktım.
"Üstündeki her şey o kadar uyumsuz ki. Bak şöyle sana bir stil yapsak, Jungkook'un da dibi düşme-"
"Jimin! Jungkook benim giydiğim kıyafetlere aşık olacaksa hiç olmasın daha iyi, zaten olmaz da."
"Taehyung..."
Bundan sonra yol boyunca hiçbir şey söylemedik ve okula geldiğimizde Hoseok yanımıza geldi sonra da derse daha bir saat olduğu için kantine oturduk. Üçümüzde yeşil çay içip konuşurken Yoongi ve Yugyeom arkadan yaklaşıyordu. Onların arkaları dönük olduğu için görmemişlerdi ama ben görmüş gülümsemiştim. Yoongi işaret parmağını dudaklarına koyup güldüğünde bende çaktırmadan bekledim.
İkiside yaklaşıp sevgililerine sarılmış, yanaklarını öperken gülümseyerek onları izledim. Çok tatlılardı ama içimdeki buruk bir his vardı. Bir an kendimi Jungkook'la böyle bir şekilde düşündüm. Gözlerim dolarken hızlıca masadan kalktım.
