15 [Düz Yazı]

4.4K 395 289
                                    

Soo bir şeyler yapıyor ufacık uyarayım dedim.

İyi okumalar bebişlerim ♡

¤

"Bakın şimdi dilimi burnuma değdireceğim." Beomgyu arkasını dönüp dilinin burnuna değmesi için işaret parmağıyla bastırıyordu. Kai öne eğilip Beomgyu'nun eline vurmuş söze atlamıştı. "Sümüklü Minjae öyle yapabilseydi eminim parmağına ihtiyaç duymazdı." Yüzümü buruşturup elimdeki telefonuma odaklanmaya çalıştım. Öğle molasından önceki teneffüs bu kadar iğrençliği midem kaldırmıyordu.

"Lan neler neler olmuş." Taehyun koşarak yanımıza gelirken aynı zamanda da çevredekilere laf yetiştirmeye çalışıyordu. En sonunda sınıf tahtasının önüne geçmiş dikkat çekebilmek için boğazını temizlemişti. "Ey ahali duyduk duymadın demeyin. Diyenin kulaklarını sikeyim. Bir kere diyorum iyi dinleyin." O kadar çok bağırıyordu ki sınıftaki gürültü susmuş herkesin odak noktası o olmuş, kapının pervazına yaslanan Bay Jung'u kimse fark etmemişti.

"Kim kimi seviyor Bay Kang? Bunu birde benim odamda konuşalım istersen." Bay Jung'un sesiyle beraber Tae ona dönmüş zoraki gülümsemesini sunmuştu. "Hocam yapmayın etmeyin ağzımdan kaçmış" Bay Jung Tae'nin dediklerini duymazdan gelip kulağından tutarak yürütmeye başladı.

"Önümüzdeki 2 hafta boyunca Kim hocanın dersleri boş!" Sınıftan çıkmadan önce söylediği son sözlerle beraber bütün sınıf gülmeye başlamıştı. "Biricik aşkım aramızdan ayrıldığına göre daha fazla bu ornitorenk benzeri hayvanların yanında kalmak istemiyorum. Kantine gidelim. En azından daha geniş bir alana yayılmış oluruz." Yan sıramızdaki Jaeho Beomgyu'yu duyduğunu belli edercesine garip sesler çıkarırken haklı olduğunu bir kez daha anlamıştım.

Hep birlikte gittiğimiz kantinde daha yeni ders başlamasına rağmen hala derse girmeyen tek tük öğrenciler vardı. Rastgele bir masaya oturup telefonlarımızla ilgilenmeye başladık.

"Burada bir güzellik iki tane de sıçmık görüyorum. Sürüce göç etme mevsiminiz mi geldi? Bütün sınıf doluşmuşunuz." Beomgyu Hyunjin'e göz devirirken Kai sırıtıyordu. "Ders boştu Kim hoca doğum yapmış." Hyunjin onaylayan mırıltılar çıkarırken göz devirmekle yetindim. Masaya bıraktığım telefonum ardı ardına titremeye başlamasıyla elime aldım.

Yeonjun adlı kişiden üç yeni mesaj

Yeonjun:
Dersiniz boşmuş
Dışarı çık
Üstümü giyip geliyorum

Aklıma dolan düşünceler ile hızla masadan kalktım. Arkamdan nereye gittiğime dair sordukları soruları es geçerek alt kata indim. Şuana kadar elime geçen tek ve en büyük fırsattı. Soyunma odasının kapısını açtıktan sonra etrafta gözlerimi gezdirdim. Birkaç kişi hariç görünürde kimse yoktu.

"Beni dışarıda bekle dediğimi hatırlıyorum." Yeonjun dolapların arkasından başını çıkarmış, bana bakmaya başlamıştı. Saçlarımı karıştırıp gülümsemeye başladım. "Hyung bir konuda özel konuşmamız gerek." Başını sallayıp bedenini dolapların ardında çıkardı. Elindeki tişörtü giyip yanıma geldi.

"Hadi gidelim." Yanımdan geçip birkaç adım attıktan sonra hareket etmediğimi fark etmiş ve tekrar yanıma gelmişti. "Özel bir şey. Burada konuşalım." Soyunma odasındaki birkaç kişi bana dik dik bakmış ardından omuz atarak çıkmışlardı.

Dolapların önünde oturaklardan birine oturup bana bakmaya başlamıştı. Yanına gidip bende oturduğumda bana doğru dönmüş ve yüzümü incelemeye başlamıştı.

"Bana çok fazla yardım ettiğini düşünmüyorum." Onun bana yaptığı gibi yavaşça ona dönmüş birleştirdiğim ellerimi ayırmıştım. "Ama nasıl yardım edebileceğini de biliyorum." Sağ elimi sol baldırına koyduğum zaman engelleyecek gibi olmuş ama sonrasında vazgeçmişti. Yavaşça elimin altındaki bacağını sıktığımda ellerini yumruk yapmış alt dudağını hafifçe dişlemişti.

Sesimi olabildiğince kibar çıkarmaya çalışarak söze başladım "Böyle mi demek istemiştin?"

Kulağına yaklaşıp fısıldadım "Çabuk öğrenirim bir kere göstersen yeter." Gözlerini sıkı sıkı yummuş derin nefesler alıp veriyordu. Dudaklarımın hemen alt tarafında duran boynuna yavaşça eğildim. Minik öpücüklerime yer açmak için başını yan tarafa eğerken dudaklarımı büyük bir sırıtış kapladı. Daha fazla dayanamayıp ısırdığımda hafifçe inleyip kolumdan çekerek kucağına oturmamı sağlamış, ellerini belimin iki yanına yerleştirmişti.

"Bunu yapmak istemezsin Soo." Koyu siyah gözleri daha da koyulaşmış ısırdığı dudakları kızarmıştı. "Yapmadan bilemeyiz Yeon." Eğilip dudaklarımı dudaklarıyla buluşturduğumda hiç beklemeden karşılık vermişti.

Elleri pantolonumun içine koyduğum gömleğe giderken alt dudağını dişlemiş hafif kanamasına sebep olmuştum. Dudaklarımızı ayırıp alnını alnıma yaslayıp bir süre nefesinin düzene girmesini bekledi. "Demek ki bacağına elimi koyarsam böyle oluyormuş." Dudaklarına öpücük kondurup tekrar alınlarımızı birleştirdim.

"Peki ya böyle yaparsam ne olur?" Ellerimi ilk önce arkasında birleştirmiş ve yavaş olmaya özenerek kalçalarına indirmiştim sırtı dikleşirken belimdeki elleri sıkılaşmıştı daha fazla dayanamayıp ellerimi tişörtünün içine soktum. "Demek böyle olurmuş." Başımı yana doğru eğmiş yüzünün aldığı ifadeleri keyifle izliyordum. "Pek-" Sözlerim dudaklarıyla beraber yarım kalırken devam etmek pek de umurumda olmamıştı. Ellerimi bu sefer saçlarıyla buluşturduğumda ellerimin arasındaki saç tutamlarını çektim. Ağzından boğuk bir inleme kaçarken tekrar dudaklarımızı ayırdım.

Kucağından kalkarken dağılmış kahverengi saçları kırmızılaşmış dudakları ve her türlü ısırıldığı belli olan boynuna baktım. "Çabuk öğrendiğimi söylemiştim hyung. Vermek istediğin başka tavsiyeler de var mı?" Başını öne eğmiş ve sırıtmaya başlamıştı. "İlk attığın mesaj hala geçerli mi?"

"Seni sevmemi ister miydin?" Odayı ufak çaplı kahkahası doldururken ayağa kalkarak önümde durmaya başlamış, sağ elini yanağımla buluşturmuştu. Aylar önce kıskandığım güzel gülüşlerin bugün sebebi bendim.

"Götünü kesiyordum hem de her öğle arası." Siktir. Bedenimi ele geçiren cesaretten şuanda hiçbir şey kalmamış aksine heyecandan ellerim titremeye başlamıştı.

"Biliyorum güzeldir." Gülümsemesi gözlerine ulaşırken yanağımdaki elini çekti. "Gitmemiz gerek Bay Jung yok yazmadıysa şanslı sayacağım kendimi. Aslında yazdıysa bile şanslıyım."

"Başka tavsiyeler vermek istersen her zaman öğrenmeye hazırım." Başını iki yana sallarken gülümsemesi yüzünden bir an için bile ayrılmıyordu. "Pekala sen kaybedersin" Omuz silkerek önden yürümeye başladım.

Aramızdaki mesafe açılırken sesini duyurabilmek için yüksek sesle konuşmuştu. "İstemediğimi söylemedim."

¤

Önceki bölümlerde sadece Soobin'in duygularına odaklandığım için hiç Yeonjun'un duygularını belli etmemişim ve şu anlık en büyük pişmanlığım bu.

Yani demek istediğim Yeonjun'un bu denli değişimi sadece bu olaya bağlı değil. Mesela birkaç bölüm öncesinden ufaktan da olsa 'babacığın mı olmamı istiyorsun' gibi şeyler demişti. Biliyorum bu çok fazla bir şey ifade etmiyor ama başlangıcı öncedendi, tam olarak değiştiği an bu.

Öyle işte umarım beğenmişinizdir. Diğer bölümde görüşmek üzere ♡

Crazy Over You | YeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin