KİTAP

728 74 28
                                    

Karaca, kollarını göğüsünde birleştirmiş, başını soğuk cama dayayarak evin etrafını saran adamları tek tek en az onuncu kez saymaya başladığında kapısı nazikçe vurulmuştu. Onay verdikten sonra içeriye Seyhan girerek kapıyı ardından kapattı. Çok garip davranıyordu bu kız; Karaca'nın ondan çekinmesi gerekirken tam tersi Seyhan ondan çekiniyor, söyleyeceği kelimeleri birer birer tartıyordu. Kollarını serbest bırakarak ona bakmaya çalıştı. 

"Kadir ağabeyim seni aşağıda bekliyor, "  Karaca başını tamam manasında sallarken geldiğinden beri boş olan midesinden yayılan ses ile gözleri kocaman açılmış, Seyhan'ın hafifçe gülmesini sağlamıştı. 

"Hem yemek hazırladım birlikte yeriz ya da buraya da getirebilirim, istersen tabi."  

"Gerek yok. İlk önce abinle konuşalım sonra halledilir." 

İki genç kız birbiri ardına ahşap merdivenlerden inip salona ulaşınca mutfaktan yayılan koku Karaca'nın midesindeki krampları arttırmıştı sanki. Fakat tekrar gerildiğini hissedince bir anlığına açlığını unutmuştu. Çekinerek tekli koltukta yerini aldı. Savaş ve Yılmaz yana oturmuşlardı. Yılmaz telefonu ile ilgileniyor Kadir ise düşünceli gözüküyordu.

"Daha iyi misin?"  Karaca bu naziklik karşısında dehşete düşerken sanki gelişlerinde karşılaştığı adam aynı adam değil gibiydi. 

"İyiyim sağ olun."

"Güzel "dedi Kadir aniden. Yaşadığı sıkıntıdan parmakları nasiplenmişti.   

"Karaca bak bu sürecin iyi ve ya kötü geçeceğini biliyoruz. Ama en iyi şekilde geçirmek istiyorsak ilk önce karşılıklı birbirimize güvenmemiz lazım. Buna mecburuz, beni anlıyorsun değil mi?"

Karaca başka şansı olmadığı için büyük bir dikkatle dinliyordu onu. İçini kaplayan bir merak duygusu da vardı üstelik. Bu adamı öylesine merak ediyordu ki. Ne tür bir işe bulaştığını anlamak merakıydı onunkisi. Bir şekilde ayağı Kurtuluşlar'ın çukuruna batmıştı ve tüm bedenini kaptırmadan bir an önce kendisini kurtarmalıydı. 

"Biz burada kalmıyoruz." başıyla Yılmaz ve Seyhan'ı gösterince Karaca korkmuştu. Koca evde kendisi ve bir yoğun bakım hastası, etrafını saran onca adam, üstelik silahlı...Böyle bir ortama değil güvenmek bir dakika bile kalamazdı.

"Arada sırada Seyhan gelir, bizde geliriz. Burada evin etrafındaki korumaların başında olan Özgür ağabeyimiz var bir sorun olursa ona söylemen yeterli. "

Söyledikleri beynine mıh gibi çakılmıştı. Tüm kelimeler bir bir zihninin duvarlarına yankı yaparak ilerliyordu. Kadir konuşmasını devam ettirirken arka bahçeye açılan cam kapıdan görünen adamı gözleriyle ezdiğinin hiçte farkında değildi. 

"Ve son olarak Karaca biz sana ağabeyimizi değil babamızı emanet ediyoruz. O yüzden sana güvenebilmem lazım. Ve sana söz veriyorum ağabeyim sağ salim ayaklandığında bir daha ne sen bizi göreceksin ne de biz yoluna çıkacağız." Bu sözlerden sonra sessizce burnunu çeken Seyhan' a kaymıştı gözleri bu sefer. Önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. 

"Merak etmeyin elimden geleni yaparım. İlk önce ağabeyinizi görmek ve doktoru ile konuşmam gerekiyor ama."

 Karaca ilk önce doktor ile konuşmuştu sonrasında Azer'i görmüştü. Gördüğü andan beri şaşkındı aslında çünkü kaza geçirdi demişleri ama daha çok derisini saatlerce ezmiş gibi morluklar kaplıyordu yüzünü. Göğüsünde ve karnında derin yaralar vardı. Ağır bir ameliyat geçmişti ve beş gün komada kalmıştı. Yüzünde, kollarında, boynunda hatta her yerinde yara vardı. Genç bedeni bu durumu kaldırmıştı, o zaman kısa sürede toparlanır Karaca için çıkış bileti olurdu. Yine de bu yüzü kolay kolay unutamayacaktı genç kız. Hazırladığı ilacı serumuna enjekte ederden bir yoğum bakım odasından farksız olan bu odada gerçekten hiç zorlanmayacaktı. Tıpkı hastanede olduğu gibi genel durumu ile ilgili bazı raporlar hazırladı ve daha sonra doktorun bakabilmesi için dosyaya kaldırdı. 

NÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin