( Tamamen Jungkook ve Tae'nin olduğu bir bölüme hoş geldiniz ! )
" Eğer ipler senin elindeyse buzu kılıçla bile kesebilirsin "
***
Jungkook bana sırıtarak bakıyordu " Karşı konulması güç biriyim ". Ona gözlerimi kırpıştırarak baktım " Beni rahat bırak Jungkook ". Yanından geçmeye kalktım, ama beni dirseğimden tutup yakalamıştı bile.
" Sorun ne ? kusacak gibi görünüyorsun "
" Üzerimde ki etkin bu işte " diyerek lafı yapıştırdım.
Güldü, kasıklarına tekme atmamak için kendimi zor tuttum.
" Bir şeyler içmek iyi gelebilir " dirseğimi hala bırakmamıştı ve beni içecek standına götürmeye çalışıyordu. " Bana yardımcı mı olmak istiyorsun ? Beni rahat bırak "
"Benimle trene bin " dedi
Başımı geriye atarak yukarı baktım. Vagonlar rayların üzerinden gürültüyle ilerlerken yüksek perdeden sırayla çığlıklar duyuluyordu.
" Bir koltukta iki kişi " Jungkook'un gülümsemesi, yerini meydan okurcasına bir sırıtışa bırakmıştı.
" Hayatta olmaz "
" Benden kaçmaya devam edersen neler olduğunu asla öğrenemezsin Taehyung "
Bu sözü bile koşarak uzaklaşmam için yeterli olmalıydı, ama olmadı, Jungkook benim dikkatimi çekmek için ne söylemesi gerektiğini çok iyi biliyor gibiydi.
" Neler oluyor ? " diye sordum
" Bunu öğrenmenin tek bir yolu var "
" Yapamam yükseklik korkum var ve ayrıca Jimin beni bekliyor " Oysa birden o yükseğe çıkma fikri beni korkutmaz olmuştu . Jungkook'un yanımda olacağını bilmek bana tuhaf bir şekilde güven veriyordu
" Eğer bütün turu çığlık atmadan tamamlarsan Biyoloji hocasından yerlerimizi değiştirmesini rica ederim "
" Ben şansımı denedim geri adım atmıyor "
" Emin ol senden daha ikna edici olabilirim "
Jungkook'a ayak uydurup trene biniş sırasına ilerledim. Gece gökyüzünde bir yükselip bir alçalan çığlık sesleri duyuluyordu .
Dönen kapıyı iterek geçtim. Biniş platformuna vardığımızda, hız treninin sadece en ön ve en arka koltukları boştaydı, Jungkook hemen en ön koltuğa yöneldi.
Jungkook'un seçtiği vagonun üzerinde dört resim vardı. İlki çığlık atan bir erkek meleğin kanatlarını yolmakla meşgul olan boynuzlu bir şeytan kavmini tasvir ediyordu. İkincisinde kanatsız bir melek bir mezar taşına tünemişti ve oyun oynayan çocukları uzaktan seyrediyordu. Üçüncü resimde, kanatsız melek çocuklara yaklaşmıştı ve parmağıyla yeşil gözlü, küçük bir çocuğu yanına çağırıyordu. Ve son resimde, kanatsız melek bir hayalet gibi o küçük çocuğun içinden geçiyordu, çocuğun gözleri... siyaha dönmüş gülümsemesi kaybolmuştu ve ilk resimde ki şeytanlar gibi boynuzları çıkmıştı... resimlerin üzerinde hilal gibi bir ay asılıydı.
Gözlerimi kaçırdım ve kendime dizlerimin titreme nedeninin soğuk olduğunu söyledim sonraysa Jungkook'un oturmuş olduğu vagona yerleştim. Kemerimi bağlarken " Geçmişin veya yaptığın şeyler beni korkutamaz Jungkook, anca dehşete düşerim o kadar " dedim
" Dehşete düşmek " diye tekrarladı. Ses tonu bana suçlamayı kabuk ettiğini düşündürmüştü, Jungkook asla geri adım atmamıştı ve bu benim tuhafıma gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
silence | taekook
Fantasia" ama sakın iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme, çünkü ondan yediğin gün mutlaka ölürsün "