PATLAMIŞ MISIR
Nice 14 Şubat'lara...
ŞİMDİ EPSİLON YAYINEVİ KATKILARIYLA TÜM KİTAPÇILARDA... ------- "Biz, aynı rengin iki farklı tonuyduk. Bir yanda soğuk bir gecenin üzerine dökülen ay ışığı, diğer yanda kar yağarken bile parıldayan bir güneş... O ve ben, birbirinden uzak ama aslında bir o kadar yakın iki kişiydik. O ateş, ben baruttum. Temasımız son d...
Parlayanların buluşma noktası Facebook grubumuz: Gamze Aydeniz Hikayeleri Instagram hesaplarımız: @gamzeaydenizz @aydenizdongusuu @curetkar_yakut Bir şeyler olduğu kesindi... Bıçak gibi keskin, aynadaki yansımalar kadar bencil, nefesle aynı doğrultuda olmazsa olmaz bir şeydi. Görmezden gelmeyi denedi genç kız. Görmedi...
Kaçtığımı sanırken, aslında her adımım beni ona daha çok yaklaştırmıştı... Ve her bir adımı, yasak bir zevkle atmıştım...
Eğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Şaka lan şaka nereye okuyun işte. Buraya dikkat çeken bir şeyler yazmam gerektiğini söylediler. Yeterince dikkat çekti sanırım. Çekmedi mi? Bir gün çeker, her şey geçer.
Yağmur, ülke çapında meşhur olan o bloga sonunda bakmaya karar verdiğinde, hayatının tamamen değişeceğinden habersizdir. Blogun sahibi, sadece bir kez görüp aşık olduğu kızla alakalı her gün bir tane gönderi paylaşmaktadır. Üç yüz altmış beşinci gönderinin ardından blogu tamamen sileceğini iddia eden gencin ne aşkına...
Her acı günü, her çektiği işkence, her çaresizliği bedenine, tenine ve bakışlarına işlenmiş fırtına gözlü bir adam.Sizi yakıp yıkan, her hücrenizi geri döndürülemez parçalara ayıran dipsiz karanlığına rağmen nefesinizi kesecek, kalbinizi acıtacak kadar güzel biri.Yıllarca boş bir kabuk gibi yaşayan, intikamını, masumi...
“Ne güzel papatyalar; bembeyaz” diye düşündü yatak odasının tek penceresinden bahçeye bakarken Deniz. Belki de aşağı inip biraz toplamalıydı, evine neşe getirebilirlerdi. Topu topu 1 odası, bir kutu mutfağı, bir salonu ve bir banyosu olan evin tüm duvarları nem yüzünden çürümüştü. Yatak odası yırtılmış, bordo duvar ka...
Bir zamanlar nefesimi kesen ela gözlerini benim üzerimden çekip kucağımdaki küçük vücuda çevirdiğinde içim titredi. Böyle olmamalıydı. "İşte bu güzellik de benim küçük kız kardeşim, Ashlyn." dedim kızımı saran kollarımı sıkılaştırarak.
Bir kadının, yirmi altıncı yaş gününde alabileceği en güzel hediyeydi, Ateş. Ve İdil hayatında aldığı her bir pırlanta ve elmastan, pahalı araba ve kıyafetlerden, vücuduna pelesenk olan küçük, altın pırıltılarından daha güzel olan bu hediye için, şükredecekti günün birinde...
Ay göğe yükselirken tüm duygular yeryüzüne damlayacak. Tek tek toplayacağız onları, avucumuzun içine alacağız. Gözlerini kapat, diyeceğim, sen gözlerini kapattığında dudağının kenarından öpüp sevgi duygusunu serpiştireceğim yüzüne. Yüzünde parıldayan sevgi parçacıkları, içerisine tutkuyu da katıp karmaşıklaşacak; aşk...
Sıradan bir blog kullanmıyordum. Tüm okulu avucumun içinde tutacak bir blogdu benimkisi. İstediğim kişiye istediğim rütbeyi verip kendisine saygınlık bahşedebildiğim gibi, istediğim kişiyi yerden yere vurabilir, insanların gözünde küçük düşürebilirdim. Bunu mümkün kılan, blog sahibinin gizli olmasıydı.
İmkansız aşk vardır. Özellikle de en yüksek rütbe bir asille alt tabakadan bir soysuzun arasında. Soyluların kendi küçük dünyasında yaşadığı ve bu ütopyanın dışında yaşananların varlığını reddettiği, zenginliğiyle ilgili sarhoş denizcilerin uydurduğu efsaneler okyanusun en uzak kıyılarına kadar ulaşmış Dektonya'da, ta...
Bu hikaye tereddütler, seçimler ve ışıldayan bal rengi gözler hakkındadır. Sevgili edebiyat öğretmenim Meral Alkaya'ya ithafen.
"Bir acı var kalbimin tam sol köşesinde. Hemen sen kokan satırların arasında beliriveren çok fazla acı var, sevgilim."