Sesindeki merakı ustaca gizleyerek "Sizi buralarda daha önce hiç görmedim," dediğinde bakışları kızın arkasındaki arkadaş grubuna kaydı. Yasemin de Nefes gibi başını çevirip arkadaşlarına baktığı bir andan sonra yeniden, kendi cam yeşili gözlerini adamın gözlerini dikti. Böyle bir adamla karşılayacağını bilse buraya çok daha önceden geleceğini düşünürken gülümsedi. Adamdan görür görmez etkilenmesi bir kenara, keyifli bir sohbetten kimseye bir zarar gelmezdi. "Biz bir proje için gelmiştik aslında," diyerek anlatmaya başladı. "Sanat tarihi okuyorum ben. Bizim üniversitemiz ile Saygın İnşaat ortak bir çalışma yürütecekmiş." Bir an duraksayarak heyecanla iç çekti. "Aslan Nedim Saygın'la çalışmak hepimiz için harika bir deneyim olacak." Nefes tanımıyormuş gibi yaparak kızdan tarafa kaçamak bir bakış attı. Babasının buna benzer bir şeyler anlattığını hatırlıyordu ancak dikkatle dinlediği söylenemezdi. Projeye katılan kızların bu kadar güzel olduklarını da eklese, başka türlü davranırdı muhakkak. Kızın, babasından bahsederken sesine yansıyan hayranlık dudaklarını kıvrılmaları için zorlarken dişlerini sıkıca birbirine bastırdı. Yirmi üç yıllık ömrünü Aslan Saygın'a hayran kalarak geçirdiği için Yasemin'i anlayışla karşılıyordu ama yine de belli etmedi. "Aslan Nedim Saygın, derken?" "Ünlü bir mimar," diye cevap verdi Yasemin hülyalı bir sesle. "Öyle efsane bir yeteneğe sahip ki hayran olmamak elde değil." Kızın söyledikleri altına imzasını atmasına neden olacak kadar doğruydu. Bozuntuya vermedi. "Aslan Saygın'ı hayran olacak kadar iyi tanıyorsun yani?" Nefes'in sesindeki yapmacık alay Yasemin'in gözlerini kısmasına neden olurken "Sen tanıyor musun sanki?" diye karşılık verdi kız. Nefes yüzündeki muzip gülüşle umursamazca omuz silkti. "Oğluyum."