o, üstüme örtülmüş bir kızıl perde, ağırlığı altında ezildiğim kat kat kıyafet, beni nefessiz bıraktırırcasına sıkıştıran bir korse ve yapış yapış hissettiren yaz gününde üstüme giydiğim kaban gibi... ne zaman umutlansam, yamacımda biten bir husumet, hüznün kaynağı, hayatımın özeti, mutsuzluğumun eseri. onu böyle tanımlıyorum tanımlamasına, çünkü ne zaman hayatıma girse, bana sadece bu gereksiz detayları hatırlatan bir anımsatıcı gibi. ne zaman hayatıma girse, beni sorgulatan bir dindar misali, cevaplarımdan tatmin olmayan tanrı gibi.