*Bakışlarında küçük bir kıpırdanma oldu,duyduğunu belli edecek kadar ama yorumlamayacak kadar kısa. Gözlerini bir anlığına kaçırdı, sonra tekrar karşısına çevirdi. Bu kez daha dikkatliydi, sanki kelimelerin tonunu değil, altındaki gölgeyi tartıyordu.Başını hafifçe yana eğdi, kaşlarından biri belli belirsiz kalktı.
“İsimler tanıdık geliyor bazen,” dedi, sesi bir gölge gibi yumuşaktı. Ne suçlama vardı ne de saf merak yalnızca bir yoklama.
Ellerini oynatmadı, bedeninde bir kıpırtı olmadı. Olduğu yerde kaldı; karşındakinin konuşmasına izin vererek, kendi sessizliğini bir sınır gibi ördü. Sorular sormadı ama boşluk bıraktı*