Kesitin Devamı...
Ellerim ile tekrardan yüzümü örttüm ve ağlamaya devam ettim. O anda bir el omuzlarımı sardı ve beni kendine doğru çekti. Kendimi kastım, omzumdan uygulanan kuvvete engel olmak için direndim ve uzaklaşmaya çalıştım. Fakat o baskıya mağlup oldum ve başım Hakan’ın omzuna düştü. Hep kullandığı o parfüm kokusu içimi doldururken, göz yaşlarım onun siyah gömleğini ıslatıyordu.
“Haklısın, zihninin içine giremem. Ama gözlerine baktığımda hissettiklerini hissedebiliyorum. Acını hissedebiliyorum Ahsen. Hayal kırıklıklarını hissedebiliyorum. Korkunu, yalnızlığını hissedebiliyorum.” dediğinde hıçkırdım. Nefesi saçlarıma çarpıp dağılırken göz yaşlarım hızlandı.
Hissedebiliyor muydu gerçekten? O yüzden mi gözlerime baktığında, bakışları saf bir şefkatin hükmü altına giriyordu?
“Kötü insanlar var Ahsen. Bu kadar kötü olanları ile bu kadar erken yaşta karşılaşmanı hiç istemezdim. Ama üzgünüm ki varlar ve hep var olacaklar. Kötülerin, o ruhunu yaralayan kötülüklerini bir gün atlatacaksın, bunu biliyorum. Hiçbir yas sonsuza dek sürmez. Sen, benim çıktığımız bu yolda tek arkadaşımsın Ahsen. Ben de yanında olacağım.” dediğinde yutkundum. Tek arkadaş, bu ifade tuhaf hissettirdi.
İçim acıyordu.
Beni nazikçe tutup kaldırdı ve omzundan uzaklaştırıp suratıma baktı. Saçlarım ıslak yüzüme yapışmıştı ama bunu umursamadım. Derin bir nefes çektim. Derin bir nefes çekti. "Ve bir gün yollarımız ayrıldığında seni çok güzel bir hayata kavuşturmuş olacağım."