yooooonmmmmin
Ağlamak istiyorum umarım kitaplarına devam edersin. Fark edilmesen de gerçekten kitabın çok çok güzel eminim diğer kitaplarında mükemmeldir.
@FinestRain
4
Works
7
Reading Lists
288
Followers
Birilerini mutlu eder mi bilmiyorum ama tekrardan yazmaya başlayacağım, hayatımda gerçekten akıl sağlığımı korumaya yardımcı olan şey buymuş, umarım en kısa sürede yeni hikayelerle buluşuruz, ki buluşacağımızı içimden bir ses söylüyor. Umarım bu haberiyle mutlu olan birileri vardır♡
Ağlamak istiyorum umarım kitaplarına devam edersin. Fark edilmesen de gerçekten kitabın çok çok güzel eminim diğer kitaplarında mükemmeldir.
Swwmw nin aklimdan hic cikmamasi saka midir D: okudugumdan beri sık sık aklima geliyor bi doz cekiyorum
Birilerini mutlu eder mi bilmiyorum ama tekrardan yazmaya başlayacağım, hayatımda gerçekten akıl sağlığımı korumaya yardımcı olan şey buymuş, umarım en kısa sürede yeni hikayelerle buluşuruz, ki buluşacağımızı içimden bir ses söylüyor. Umarım bu haberiyle mutlu olan birileri vardır♡
geri dönmeyecek misin? dönmelisin.
@ agraphomaniac aslında donmeyi çok istiyorum ama yazdiklarim kimsenin ilgisini çekmiyor gibi geliyor, bu mesaj beni mutlu etti teşekkür ederim
Sevgili erkek arkadaşıma, Seninle birlikte yürüdüğümüz o ilk akşamı hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Çok sevdiğim o yağmurlu akşamlardan biriydi, sen ikimiz için şemsiye tutarken evlerimize doğru yürüyorduk. İnsanlar telaşla evlerine yürüyor, yağmur ise kimsenin onu istememesine aldırmadan yağmayı sürdürüyordu. O zamanlar iki yabancıydık, sevgilim. Birbirimiz hakkında bildiğimiz sınırlı sayıda şey vardı. Aynı yerde oturduğumuz ve mizah anlayışımızın benzer olmasıyla sınırlıydı sanırım bunlar. Ah, bir de benim seni ukala olarak görmem var tabii... İlk başta çekingendik ikimiz de, iki kelimeyi bir araya getirirken zorlanıyorduk. Ama o yağmurlu akşamdan sonra her şey değişti. Çok iyi hatırlıyorum, şemsiyeyi açana kadar biraz ıslanmıştık, rüzgar acımasızca çarpıyordu bedenlerimize. Eve yürürken farklı farklı konulardan konuşmuş, o güzel yağmurlu akşamı tatlandırmıştık. Senin ukala olduğunu düşünürken birden aslında gözlerinin ve gülüşünün ne kadar da ilgi çekici olduğunu, yaptığın esprilerle beni nasıl da güldürdüğünü düşünmeye başladım. İşte her şey böyle başladı. Çünkü bu düşünceler "Ne kadarda çekici bir gülüşü var!" seviyesinden "Acaba birlikte bir geleceğe sahip olmamız mümkün mü?" seviyesine dek yükseldi. Çünkü sende beni çeken bir şeyler vardı sevgilim, neydi bilmiyorum ama bir şekilde birlikte bir geleceğimiz olduğuna inanıyordum, üstelik senin benden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmezken bile. +
Eğer hâlâ buraları okuyan varsa, bu Jimin'in, dershanenin ukala ve aynı zamanda en başarılı çocuğu olan Jeon Jungkook'a yavaş yavaş nasıl da kapıldığını ele alan bir hikâye. Sınavdan sonra, stresimi attığımda yayınlamayı planlıyorum
Aşk gözlerle değil, kalple görülür, demiş Shakespeare. Umarım sen de bana kalbinle bakıyor ve görüyorsundur ruhumun en ince yerlerini bile, okuyorsundur beni bir kitap gibi ve bendeki, kimseciklerin duyamadığı, bilemediği, göremediği şeyleri duyuyor, biliyor ve görüyorsundur. Zira ben çok miniğim aslında, kırılgan ve savunmasızım. Güçlü duruşumun ardında ince bir cam gibiyim, un ufak olmaya hazırım kollarında. Bu çirkin dünyada, bunca şeyin arasında, ben sana böylesine açmışken kalbimi, lütfen sev beni. Çünkü dedim ya, cam gibiyim ben, incecik ve miniğim bu koca dünya karşısında. Sevgi dolu ve fazla romantik, kırılgan ve minik. Bir yaz akşamı esintisi gibi, usul usul ve nazik, gönlünce sev beni. Kırma, dökme, un ufak etme, sadece sev. Bir dahaki mektuplarımda görüşmek dileğiyle. Sevgilerle, jm.
Senin yanında minicik kalmak, ciddi konular değil de aklımızı dağıtan ve bizi rahatlatan eğlenceli şeyleri konuşmak gibi şeyler bana çok güzel geliyordu. Hatta ve hatta bu çoğu kişiye göre keyifsiz bir durum olsa da senin benden hoşlanıp hoşlanmadığına dair sürekli şüphede olmak, davranışlarını çözmeye çalışmak da eğlenceliydi. Doğum günümde dershaneye geldiğim gün sesini duydum diyerek yanıma gelişinin ve önceden çok kalıplı bir çocuk olduğumdan bahsetmemin ardından artık minicik kalıyorsun demeni asla unutmuyorum. O zamanlar da delicesine kafamı karıştırmış, şimdi bu çocuk benden hoşlanıyor mu, hoşlanmıyor mu diye sürekli düşündürmüştün beni. Bu heyecanlı bir yolculuk gibiydi, sanki sen bir yerlere yapbozun bir parçasını bırakıyordun ve ben de her seferinde yapbozun o küçük parçasını bile düzgünce tutup, nereye ait olduğunu kestirmeliydim. Ama ben tüm bunlar olurken hiç yorulmadım. Aksine uyumadan önceki mahmurluğu ile en sevdiği masalı dinleyen bir çocuk gibiydim. Aramızdaki ilişkinin dallanıp budaklanmasını tıpkı böyle izledim. Sakin ve en sevdiği masalı dinleyen bir çocuk gibi. Ben belki biraz farklıyımdır, şu ana kadsr karşılaştığın insanlara benzemiyorumdur ya da aksine sıradan biriyimdir. Hiç önemi yok inan, zaten senin gözlerine baktıkça ve sen bu dünyayı daha katlanılabilir hâle getirdikçe neyin önemi olabilir ki? Kimler durabilir benim karşımda?
Sevgili Maria, Bu sana olan üçüncü mektubum. Saat iki. Sana hep geç saatlerde yazdığımı fark ettim. Gözlerim o kadar acıyor ki açık tutmakta bile zorlanıyorum ama elimden geldiğinde kendimi ifade etmeye çalışacağım. Sevgili Maria, ben bir sahildeyim ve o sahilde kimse yok. Arada bir sevdiklerim uğrayıp gidiyorlar ama orası benim sahilim, denizi ne kadar çok sevdiğimi göz önünde bulundurursak benim hayalimdeki yer için bu seçimi yapmam gayet mantıklı geliyor. Bir süredir denizin veya okyanusun beni kendi parçası yapmasını diliyordum. Bazı zamanlarda gezegenler arasında dolaşan bir varlık olmayı diliyorum. Belki o zaman bu iğrenç dünyanın varlığı ve zihnimden geçen onca düşünce daha az canımı sıkardı. Genel olarak iyi hissediyorum aslında Maria, ya da öyle zannediyorum bilmiyorum. Bazen tüm duyguları unuttuğumu düşünüyorum. Çünkü bazı zamanlar bunları hat safhada yaşarken bazen ise, uzun süre boyunca hiç hissetmiyorum. Ben garip biriyim, Maria. Bazenleri o kadar hissizim ki kalpsiz olduğumu düşünüyorum. Kendi düşüncelerim ve kararsızlıklarımla dolu bir kafeste sıkışıp kalmış gibiyim, nefes alamıyorum.
Beni düşüncelerimle baş başa bırakmak yerine bana bir melodi ver Maria. Beni tut ve bırakma. Kaburgalarım arasında kalan o yiyip bitirici hissin beni bırakmadığı gibi sen de bırakma. Gecenin ikisinde, sessizliğin ortasında bir duvarın kenarında öp beni ve unutayım her şeyi. Sonfa kıkırdayayım, hiçbir şey olmamış gibi sana cilve yapayım ve saat ikiyi yavaş yavaş geçsin. Öpücüklerimiz duvarlarda yankılansın, parmaklarımız ve dillerimiz birbirine dolansın nefeslerimiz gibi ama benden vazgeçme. Güneşin batışında bir şarkı melodisinin içinde hüzünlenirken zihnimdeki dünyada okyanusa karışmama izin ver. Bu satırları hatırla, hatırlanmam gerektiğini hiç unutma. Sevgili hayali mektup arkadaşım Maria, beni yaşat. Bir gün sahiden rüzgarla solup gitsem bile cümlelerinde, saçma bir pastanın aromasında, bir piyano notasında ve hayali öpücüklerimizde beni yaşat. Ben rüzgar olacağım, bazen de hırçın bir dalga. Kendimi unutturmayacağım ama sen de unutma beni. En güzel gülüşümle, gökyüzünü sevişimle ve kelimeleri birleştirişimle hatırla.
Ben karışık biriyim Maria, seviyorum ve çoğunlukla sevilmiyorum. Sessizim ama çok konuşkanım. Sakinim ama çok heyecanlıyım. Umursamazım ama çok duygusalım. Boğazımdaki yumruyla saati inceliyorum, kollarım ağrıyor, zihnim ağzına kadar dolu bir çuval kadar ağır sanki, taşımak bazen zor geliyor. Ama kimse sesimi duymuyor gibi geliyor. Kimseyi suçlamıyorum, bazen ben bile kendi sesimi duymuyorum. Kendi kendime kulak asmıyorum çünkü kendimi anlamakta zorlanıyorum. Ben rüzgara doğru buharlaşmalıydım belki, Maria. Sanırım sahip olduğum yeteneği de kaybediyorum. Ben rüzgarla buharlaşmalıyım, denize karışmalıyım ama asla unutulmamalıyım. Hep bir yerlerde, bir şekilde var olmalıyım. Akıllarda, herhangi bir pastanede görülen bir pastada, bir şarkının melodisinde, bir piyano notasında ve en anlamsız anlarda. Ben hiç unutulmamalıyım. Beni sev, Maria. Bazen buna o kadar ihtiyaç duyuyorum ki harelerim arasından bile hissettirebildiğimi düşünüyorum. Kulağımda yankılanan melodilerin sonsuzluğu gibi sende beni sonsuza dek sev; sonsuz diye bir şey fani dünyamızda olmasa bile eğlenceli tarafı bu. Sonsuza dek sevmen imkansız olduğu için belki de beni sevmen de imkansızdır. Beni öp, Maria. Buharlaşmadan önceki son nefesimden, denize karışıp gitmeden önceki ıslak dudağımdan, güldüğüm o güzel zamanlardan ve zihnimin ağırlığından.
Bazen hiçbir şey hissetmeme rağmen bazı zamanlar da o kadar dolu ve değersiz hissediyorum ki sana bunu izah bile edemem. Ellerim ve nefesim titreyerek uzun süre ağlıyorum, hiçbir suçum yok Maria ama hep ben suçlanıyorum. Bu dünya bana göre değil, insanlar beni dinlemiyorlar ve ben hep aynı talihsizliğin içinde gibi hissediyorum. Bazen çok değerli ve özel hissederken bazen de çok değersiz ve hiçbir şeyi becerememiş hissediyorum. Yeteneklerimden bile emin olamıyorum artık, bir araya getirdiğim kelimeler güzel mi onu bile bilmiyorum. İçimde konuşan onca sesin aksine o kadar çok susmak istiyorum ki. Sonsuza dek tek bir kelime çıkarasım gelmiyor ağzımdan. Bazen de sürekli konuşmak ve bağırmak istiyorum, ama kimseden beni dinlemesini isteyemiyorum çünkü ben cidden geveze olabiliyorum Maria. Rüzgar esip saçlarımı uçuştururken bu hissi ne kadar sevdiğimi düşünüyorum. Kimsenin olmadığı, sessiz ve güzel zamanları. Bazenleri rüzgar uçarken keşke buracıkta kül oluversem diye diliyorum. Küle bürünüversem ve herkes hayatından geçen hoş ve kalıcı bir gölge olarak hatırlasa beni, bazen rüzgar beni onlara hatırlatacak bir şey taşısa ellerine ama ben çok uzaklarda, başka diyarları hafiflemiş bir şekilde geziyor olsam. Hafiflemiş olsam. Sarılacak birini bulmalıyım, Maria. Bazen her şey o kadar ağır geliyor ki saatlerce sadece yatmak istiyorum ama sadece yattığım için de kendime sinir oluyorum. Ben bu dünyaya gelmiş en kararsız kişilik olabilirim ve mektup yazmak için seni buldum. Çamurla dolu bir kuyuda gittikçe dibe çekiliyor gibi hissediyorum ama nefes almauı hiç kesmiyorum. Yaşıyorum Maria ama hep eksik yaşıyorum, yapabildiğim kadarıyla kuyudan hep ilerisini görmeye çalışıyorum ama kendimi hiç yukarı taşıyamıyorum ve bunu yapamadığımdan dolayı kendime oluşturduğum alınganlığım daha da dibe batmamı sağlıyor.
Yazmayı çok özledim ama üstünden kalkmam gereken öyle büyük bir şey var ki... keşke hem geleceğimi inşa edecek şeye hazırlanırken hem de sevdiğim şeyi yapabilsem...
Uzun süredir aktif değildim burada. Yazmayı ve bunları paylaşmayı o kadar özledim ki ;( umarım benim yazılarımı özleyen birileri de vardır ;(
friendzone yemekten kilo alcam yakında
rain okuduğum ilk ve tek oneshottı ve o kadar güzel ki gerçekten çok güzel ve sürükleyici yazıyorsun. ficlerini çok severek okuyorum:)
@ pjparkjm Çok teşekkür ederim güzellik, inan bana bu satte ihtiyacım olan tek şey böyle bir mesaj gibi hissettirdi, umarım ileride de okumaya devam edersin! ♡
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: